English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tactile

Tactile translate Turkish

99 parallel translation
Oh, yes, I'm a very... tactile person.
- Evet, ille dokunacağım.
Page 12 : "visual and tactile."
Sayfa 12 : "görülebilir ve dokunulabilir."
The king of France and I will shortly have a tactile conversation, like two surgeons looking for a lump.
Birazdan ben ve Fransa kralı sıcak bir sohbet yapacağız ki hâli hazırda çok yakın ilişkilerimiz var.
They can never know the tactile ecstasy of our caresses.
Sevişmelerimizdeki dokunsal tatmini asla bilemezler.
Shape, form and color can't even approach our tactile level of artistic expression.
Biçim, düzen ve renkler yanına bile yaklaşamaz sanatsal ifadenin dokunsal seviyesine.
But in our tactile world of touch and feeling, we discovered unwritten, unrelenting, natural laws.
Ama dokunma ve hissetme üzerine kurulu dünyamızda yazılmamış, acımasız, doğal kanunları keşfettik.
But... then I decided to switch to the tactile.
Ama... sonra elle dokunur şeylere geçmeye karar verdim.
The tactile world around you now is a brain.
Etrafındaki dokunduğun bu dünya, bir beyin.
At close range, the male uses tactile signals rather than visual ones.
Erkek, yakın mesafede görsel işaretler yerine dokunsal işaretler kullanıyor.
We always want more, whether it's tactile, emotional or sexual... and I think that's bad.
İster dokunaksı ve duygusal, ister cinsel olsun.
Well, the Americans have tactile nuclear superiority, due to their IBMs and their polar submarines.
Amerikalıların elle tutulur bir nükleer üstünlükleri var IBM'leri ve kutup denizaltıları sağ olsun.
He's very tactile.
Dokunmaya çok istekli.
Very tactile.
Dokunsal.
Victims experience somatic, tactile and visual hallucinations, accompanied by psychogenic hysteria.
Hastalar eşlik psikojenik histeri sonucu, somatik, duyusal ve Görsel halisünasyonlar görüyorlar.
The tactile sensors must be too low.
Taktiksel algılayıcılar biraz düşük.
- It provides tactile sensations.
- Taktiksel hassaslık sağlıyor.
Don't you think angora has a tactile sensuality... lacking in all other clothing?
Sence de angora diğer kıyafetlere göre daha şehvetli... bir dokunuşa sahip değil mi?
They're, uh, tactile people.
- Çok yakın insanlardır! - Sorun değil.
Sir, does tactile contact alter your perception of the Phoenix?
Efendim, temas sizin Phoenix hakkındaki düşüncelerinizi değiştiriyor mu?
By reconfiguring your tactile response sensors.
Dokunsal tepki sensörlerin yeniden şekillendirildi.
Additionally, as you see here, my imaging system allows me to perform and, in many cases, improve upon the most delicate tactile maneuvers required by a dizzying array of surgical procedures.
Buna ek olarak, sizinde gördüğünüz gibi görüntüleme sistemim sayesinde bir çok olay ve bu ameliyat esnasında bir çok hareketi yaparak işimi en iyi şekilde yapmamı sağlıyor.
There may be a malfunction in my tactile acuity subroutine.
Dokunma yazılımlarımda, bir sorun olmalı.
Computer, activate tactile interface.
Bilgisayar, dokunmatik arayüzü aktive et.
The substance, the tactile proof of despair.
Umutsuzluğun dokunulabilir olduğunun kanıtı.
Before listening with a stethoscope, test for tactile fremitus.
Steteskop ile dinlemeden önce elini hastanın sırtına koyman gerekiyor.
We still have to create analytical subroutines to help him diagnose patients, tactile protocols, so he can perform surgery, not to mention a personality profile.
Hastalara teşhis koyabilmesi için, hala bir çözümleme yazılımı yazmamız gerekiyor, taktik protokoller ve böylece ameliyat yapabilsin, kişisel profil dosyalarından bahsetmiyorum bile.
It would need to be nearly as sophisticated as I am- - tactile interfaces, personality subroutines...
En az benim kadar, karmaşık olması gerekir- - dokunulabilirlik ara yüz, kişilik alt yazılımları...
Someone whose vocabulary, whose sensibility, whose picture of the world is based on tactile, non-visual terms.
Kelime dağarcığı, duygusallığı, dünyayı görüşü ; dokunmaya ve görsel olmayan öğelere dayanan bir insandı.
In time, your fingers can develop a tactile memory... for just the right amount.
Zamanla parmaklarınız hafıza kazanacaktır... tam tutturmak istediğiniz kıvam için.
You have engaged weaponry in a tactile free zone surrounding the Royal planet.
Kraliyet gezegenini çevreleyen dokunsal serbest bölge içerisinde silahlarını kuşanmış bulunuyorsunuz.
My host Freya enjoys the tactile sensation of handwriting.
Yardımcım Freya el ile yazmanın muhteşem olduğunu düşünüyor.
An unpleasant tactile experience, like putting my hand in pudding.
Dokunduğumda çok acayip bir his oldu. Elimi pudinge sokmuşum gibi.
While you were away I changed the tactile scheme.
Sen yokken dokunsal planı değiştirdim.
If you look at how brilliantly Monet suggested glimpses of sky... and the luscious, tactile quality of the canvas... you can see how he established his fate as one of the true poets of nature... and my personal favorite.
Monet'nin gökyüzü ışıklarını ne güzel belirttiğine, tuvali ne akıllıca kullandığına bakarsanız doğanın gerçek şairlerinden biri olarak nasıl ün kazandığını anlarsınız. En sevdiğimdir.
'Cause human beings, we're tactile.
Çünkü insanlar dokunmak ister.
Locked up by the Mean Lion to keep him from contacting his former king, the tactile Tookie-Tookie had been plotting his escape.
Zalim Aslan, Tuki Tuki'yi George'a haber vermemesi için... kafese kapatmıştı. Ama o kaçmak için fırsat kolluyordu.
It's tactile. It's immediate.
Dokunma hissi uynadıran, ani.
Its intended use is to facilitate visual, tactile, and auditory experiences of alternate realities.
Asıl amaç, alternatif gerçeklik deneyimlerindeki görsel,.. ... dokunsal ve işitsel deneyimleri hafifletmek.
The tactile sensation of running my tongue over a man's nipple ever so gently.
Bir erkeğin meme ucunda dolaşan dilimin dokunma hissi çok çok hafifçe.
It was much more tactile or sensual.
Daha çok dokunma duygusu veya tensel duyumla ilgili.
Eyesight and smell are of little use in this night-time world... she uses long tactile whiskers to detect prey.
Bu oradaki bu küçük balıklar yemek için Filipinli aileler tarafından düşük gelirli ve orta gelirli aileler tarafından satın alınıyor ve artık bu aileler onlara erişemeyecek.
He goes on about how warm they are in the Mediterranean, they're very tactile, but he doesn't touch anyone as much as he touches my fiancée.
Akdeniz'de insanların sıcak olduklarından bahsediyor, çok sevecenlermiş, ama kimseye nişanlıma dokunduğu kadar çok dokunmuyor.
I - I believe that children can learn what's safe and what's not safe through tactile encounters.
Ben çocukların neyin güvenli olup olmadığını yaşayarak öğreneceklerini düşünüyorum.
It's tactile, you're feeling it.
Dokunsan hissedeceksin.
These family groups are extremely tactile, with strong social bonds.
Bu aile grupları birbirlerine çok fazla dokunurlar ve güçlü sosyal bağları vardır.
Because of the amplification and the tactile quality of it., you can hear the very, sort of, characteristics of each player.
Ampflikasyon ve o elle dokunulabilir niteliği yüzünden her müzisyenin kendi karakteristiğini ayrı ayrı duyabiliyorsunuz.
Many believe tactile experience is integral to AI development.
Çoğu insan, dokunsal deneyimin yapay zeka gelişimi için gerekli olduğunu düşünüyor.
Tactile proximity enhances bonding protocol.
Fiziksel temas daha iyi etkileşim sağlıyor.
Tracy's is a tactile-kinesthetic learning style...
Tracy'nin ki dokunsal, devinduyumsal bir öğrenme biçimi.
She had visual, auditory and tactile hallucinations about her dead fianc?
Ölmüş nişanlısıyla ilgili, görsel, işitsel ve dokunsal halisünasyonlar gördü.
He was extremely sensitive to touch, yet he had a tactile fascination with newspaper.
Temasta bulunmak için oldukça hassastı ama yine de gazeteye karşı dokunsal bir merakı vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]