Templeton translate Turkish
325 parallel translation
We've got to see Fay Templeton before she goes on.
Başkası kapmadan Fay Templeton ile görüşeceğiz.
- Fay Templeton, not bad.
- Fay Templeton, fena değil.
- He's got influence with Miss Templeton.
- Bayan Templeton üzerinde epey etkisi var.
- You take Erlanger and I'll tackle Templeton.
- Sen Erlanger'e yanaş, ben de Templeton'a.
You don't tackle a star like Miss Templeton, you approach her and very tactfully.
Bayan Templeton gibi bir yıldızı sıkıştıramazsın, sadece nazikçe yaklaşırsın.
If you get me in to see Miss Templeton I'll get you passes to my next show.
Eğer beni Bayan Templeton ile görüştürürseniz ben de size sonraki gösterimde yer ayarlarım.
- Where's Miss Templeton's dressing room?
- Bayan Templeton'ın soyunma odası nerede?
Tell you what I'm gonna do, I'm gonna see that Miss Templeton gets your flowers.
Sana ne yapacağımı söyleyeyim, Bayan Templeton'a çiçeklerini vereceğim.
Miss Templeton's never seen your work.
Bayan Templeton senin gösteriyi izlememiş.
Don't misunderstand me, Miss Templeton.
Beni yanlış anlamayın Bayan Templeton.
Excuse me for breaking in on you, Miss Templeton but I would like to present my own flowers, my own way.
Böyle izinsizce daldığım için özür dilerim Bayan Templeton ama kendi çiçeklerimi kendi bildiğim şekilde takdim etmek isterim.
Miss Templeton, I can write a play without anything except a pencil.
Bayan Templeton, kalemim olsun da her şekilde bir şeyler yazarım.
You're being modest, Miss Templeton.
Çok alçakgönüllüsünüz Bayan Templeton.
- Now, Miss Templeton, you can't...
- Bayan Templeton, beni biraz...
Excuse me, Miss Templeton, I didn't realize who you were.
Özür dilerim Bayan Templeton, siz olduğunuzu anlayamadım.
- Thank you, Miss Templeton.
- Teşekkür ederiz Bayan Templeton.
You like it, Miss Templeton, do you?
Hoşunuza gitti Bayan Templeton, değil mi?
What happened with Fay Templeton?
Fay Templeton işi nasıl gitti?
You're hesitating about having Fay Templeton in your show?
Fay Templeton'ı gösterine alma konusunda tereddütlerin mi var?
Why are you so concerned with Fay Templeton?
Fay Templeton hususunda neden bu kadar endişelisin?
Think what it means for you to have a star like Templeton in your show.
Gösterinde Templeton gibi yıldız bir ismin sana kazandıracaklarını bir düşünsene.
I gave your song to Fay Templeton tonight.
Senin şarkını bu gece Fay Templeton'a verdim.
- I gave your song to Fay Templeton tonight.
- Şarkını Fay Templeton'a verdim.
- Is this Templeton 89970?
- Templeton 89970 mi?
Besides, it's a party to welcome Lord Templeton's only son and heir.
Lord Templeton'un tek oğlu yani varise hoş geldin partisi bu.
I know exactly how young Templeton feels.
Genç Templeton'un nasıl hissettiğini biliyor olmalısın.
Templeton needs me much more than I need him.
Templeton'un bana çok ihtiyacı var.
- If I were a woman... I'd prefer Carson to Euan Templeton.
- Ben kadın olsaydım Euan Templeton yerine Carson'ı tercih ederdim.
"Private the Honorable Lord Templeton E.J., number 6139."
"Er Saygıdeğer Lord Templeton E.J., 6139 numara."
I was simply concerned with the thought... that Lord Templeton might find himself involved in unpleasantness.
Sadece düşünülecekler hakkında endişelenmiştim... Lord Templeton kendini hoş olmayan bir durum içerisinde bulabilir.
I shall tell Lord Templeton who he is.
Lord Templeton'a kim olduğunu söyleyeceğim.
I don't want you to talk to Lord Templeton.
Lord Templeton ile konuşmanı istemiyorum.
Or for Euan's... or even for Lord Templeton's.
Ya da Euan'ın uğuruna hatta Lord Templeton'ın uğuruna.
I mean, London, a big house, and being Lady Templeton.
Yani Londra'da büyük bir evde, Leydi Templeton olmak.
Scotch on the rocks for Mrs. Templeton and bourbon for me with a little water on the side.
Bayan Templeton'a buzlu viski, bana da viski,... yanında biraz su olsun.
My name is Templeton and this is Mrs. Templeton.
Benim adım Templeton ve bu da Bayan Templeton.
I know something about you, Mrs. Templeton.
Hakkınızda bildiğim bir şey var, Bayan Templeton.
This is the worst weather you've ever heard about in your life, Mrs. Templeton.
Hayatınız boyunca görüp görebileceğiniz en kötü hava bu, Bayan Templeton.
To your very good health, Mrs. Templeton.
Sağlığınıza, Bayan Templeton.
Guess we still ain't learned to count our blessings, do we, Mr. Templeton?
Sanırım şükretmeyi öğrenemedik, değil mi Bay Templeton?
Have you ever been caught out in the cold, Mr. Templeton?
Hiç soğuğa yakalandınız mı, Bay Templeton?
Yeah, so, you know, stopping this train tonight, out in that storm, it... Oh, I just felt like I've been here before sometime, Mr. Templeton.
Böylesine fırtınalı bir gecede trenin durması,... sanki o anı tekrar yaşamışım gibi hissettirdi, Bay Templeton.
That's exactly right, Mrs. Templeton.
Haklısınız, Bayan Templeton.
Faith Templeton.
Faith Templeton.
Miss Templeton wants merchandising, copy and art in her office.
Pazarlama, metin ve grafik Bayan Templeton'un bürosuna.
Sir, I'm Carol Templeton, with Bracket, McGalpin Gaines.
Ben Carol Templeton, Bracket, McGalpin ve Gaines'den.
Miss Templeton, you've only been with us a while.
Bayan Templeton, siz bu işte daha yeni sayılırsınız.
I've had a rough morning. Took a tongue-lashing from Carol Templeton.
O korkunç Carol Templeton yüzünden zaten zor saatler yaşadım.
What about Miss Templeton? What am I gonna say?
Peki, Bayan Templeton'a ne söylensin?
Carol Templeton, please.
Carol Templeton, lütfen.
Carol Templeton surely was right.
Carol Templeton haklıymış.