English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / That's good to know

That's good to know translate Turkish

1,085 parallel translation
Good Laertes if you desire to know the certainty of your dear father's death is't writ in your revenge that, sweepstake you will draw both friend and foe, winner and loser?
Dinle Laertes. Eğer sevgili babanın ölümündeki gerçeği arıyorsan dost, düşman dinlemeden, bu işte kazanan kim, kaybeden kim demeden gözü kapalı saldırmak mı öç alman?
I know it looks good, and some of y'aII like pork chops, but this greasy, nasty pork chop - there's a gene in your D.N.A.... that routes this straight to your fat cells, and it causes unsightly conditions.
İyi göründüğünü biliyorum, ve çoğunuz, domuz pirzolası sever Bu yağlı, sağlıksız domuz pirzolası... Sizin D.N.A'nız içinde bir gen vardır O gen, bunu doğruca, yağ hücrelerinize gönderir, ve çirkin görüntülere neden olur.
That's good to know.
Bunu bilmek güzel.
With everything that's going on it's good to know where we all stand with each other.
Olan bunca şeyden sonra kime güvenebileceğimizi bilmek zorundayız.
I'd tell you to take good care of the station, but I know that's not necessary.
Üsse iyi bakmanı tembih ederdim ama buna gerek olmadığını biliyorum.
Good, because I want you to know that I think I might have... made a mistake with your test result. Jumbled them.
İyi, çünkü bilmenizi istediğim bir şey var, ben... sonuçlarınızı karıştırmışım..
It's good to know that there's another kidney out there for me.
Dışarıda bir yerde benim için bir böbrek olduğunu bilmek güzel.
You know, it's attitudes like that that keep you people from getting invited to all the really good parties.
Bilirsin, siz insanlar tüm gerçek iyi partilerden davet almak için böyle davranırsınız.
Well, that's good to know.
Bunu duymak güzel.
Well, that's good to know too.
Bunu duymak da güzel.
- That's good to know.
- Bunu bilmek harika.
You know she has a pretty good- - lt's so important to your future that you not finish that sentence.
Sen de biliyorsun ki, oldukça... O cümleyi tamamlamamak geleceğin açısından hayırlı olur. Lütfen dışarı!
That's good to know.
Bunu bilmek çok iyi.
That's good to know!
Güzel olduğu anlaşılıyor!
Ah, that's what they call it, but you know, I think it's really more a good opportunity for a writer to keep working.
Ah, öyle diyorlar ama bilirsin, bu daha çok bir yazarın çalışmaya devam etmesi için gerçekten iyi bir olanak.
That's good to know
Merak etmeyin, efendim.Elimizden gelenin en iyisini yaparız.
Well, it's good to know that Your Excellency's sense of humor is still intact after such a long voyage.
Bu kadar uzun bir yolculuktan sonra bile mizah yeteneğinizi kaybetmemiş olduğunuzu görmek ne kadar güzel.
It's good to know that at my advanced age there is still respect for wisdom and perception.
İlerleyen yaşıma rağmen hala bilgelik ve anlayışa saygı gösteriliyor olması güzel.
It's just a really good way to get to know each other better, that's all.
Sadece birbirimizi tanımanın daha iyi bir yolu hepsi bu.
Oh. You know, now that he's free of all that negative karma... tonight would be a good night foryou to make a baby.
Biliyosun, bütün negatif karması * gitti.
We don't have to talk. You know, there's a lot that's good about us together.
Aramızda güzel olan bir sürü şey var.
You know, me and Raymond, we don't get to hang out together that much and it's been £ ­ £ ­ it's been good.
Raymond ile ben bu kadar çok zaman geçirmeyiz. Ama iyi geldi.
I want your viewers to know that something good's coming out of Oz.
İzleyicilerinin Oz'dan iyi şeyler geldiğini de bilmelerini istiyorum.
Oh, forget it, you know, I can't do that, no, it's no good, you know I want to, but the time?
- Unutayım mı? Bunu yapamam Pete. Bu hiç iyi değil.
That's a good move, because I happen to know a differently-abled transsexual with split ends, and that beats the house, mister. I fold.
Tükendim.
But I know that her first instinct is usually an unselfish one and that's a really good place to start.
Ama biliyorum ki onun ilk iç güdüsü genellikle bencil olmayanı... ve bu da başlamak için gerçekten iyi bir yer.
Whoever did that thing to you-know-who, my good friend is trying to do that to me.
O iyi dostuma, o şeyi yapan her kimse, aynı şeyi bana da yapmaya çalışıyor.
And the minute they showed that Charles Manson on the news, I said, "I know this guy's up to no good."
Charles Manson'ı televizyona ilk defa çıkardıklarında işe yaramaz biri olduğunu hemen anlamıştım.
You know, I wish to God... that my family could have... my father's good name.
Tanrı'dan dilerdim ki ailem babamın onurlu ismini taşıyabilsin.
- That's good to know.
- Bunu bilmek güzel.
That's good to know.
Çok rahatlatıcı.
Also, you should probably know that if you injure Andrew's brain or positronic pathways in any way my lawyer, the good Mr. Feingold, will be happy to sue you.
Bir şeyi daha bilmenizde fayda var. Andrew'un beynine ya da sinir sistemine bir zarar verirseniz... sevgili avukatım Feingold, Andrew'un sonsuza kadar kazanacağı parayı... tazmin etmeniz için size karşı dava açmaktan mutluluk duyacaktır.
Well, it's just good to know that when the chips are down and things look grim... you'll feed off the girl who loves you to save your own ass.
Durum kötüye gittiğinde seni seven kızın kanıyla beslenip kendini kurtarmayı biliyormuşsun demek ki.
Yeah, well, that's good to know.
Evet, bunu bilmek güzel.
That's good to know, and ouch.
Bildiğim iyi oldu. Acıdı!
That's good to know.
Bunu öğrendiğime sevindim.
That's good to know.
Bunu bilmek iyi oldu.
Some of the stuff that happens, it's good for a few people to know about, as opposed to, say a million people.
Bazı şeyleri birkaç kişi bilse yeter. Bir milyon kişi değil.
You see, I wouldn't know how to give him anything that's, well... anywhere near good enough.
Görüyorsun, ona nasıl birşey verebileceğimi bilmiyorum. Pekala... Fena sayılmaz.
I just, you know, after all that religions conversation, I realize... it's probably not so good for him to be spending so much time with someone... who doesn't believe that his life is important in the scheme of things
Ben sadece, bilirsin o dini konuşmadan sonra... zamanını hayatına evrensel anlamda önem vermeyen biriyle... geçirmesinin doğru olmadığını düşündüm.
I know things didn't work out too well this time... but it's really good to know, wherever I am... whatever stupid shit I'm doing that you're back at my home, rooting for me
Biliyorum bu sefer herşey yolunda gitmedi... ama nerde olursam olayım... hangi aptalca işin içinde olursam olayım senin arkamda olduğunu bilmek, güzel.
I just know that there's a really special woman out there who'd be so good to you who'd make your life complete.
Size çok iyi davranacak..... çok özel bir kadın var. Hayatınızı tamamlayacak biri.
But now that I came to know her, I realized she's a good person.
Ama onu tanımaya başladıkça iyi biri olduğunu anladım.
Piper, it's good to know that you're deeply in like with me.
Piper, benden ne çok hoşlandığını görmek ne güzel.
- That's good to know.
- Bildiğimiz iyi oldu.
That's good to know.
O iyi biliyor.
- That's good to know.
- Öğrendiğim iyi oldu.
After breaking up with Amy, I know you swore off women, but I don't think turning to meat is the answer. Ha ha, very funny, that's a good one.
Biliyorum, Amy ile ayrıldıktan sonra kadınlardan uzaklaştın ama bence onların yerine eti koymak çözüm değil.
Oh, well, that's... that's good to know.
Bunu söylemen... çok iyi oldu.
Well, that's good to know.
Bunu bilmek iyi oldu.
It's also good to know that I will be taking a pudding.
Aynı zamanda bir puding alacağımı bilmek de iyi geliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]