English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Good to know

Good to know translate Turkish

6,746 parallel translation
Well, that is very good to know.
Hmm, bunu duyduğumuz iyi oldu.
Good to know.
Söylediğin iyi oldu.
- Yeah, yeah. I actually brought my blood bucket in case you guys want to run his blood and see if it all checks out. - It'd be good to know.
Aslında onun kanıyla karşılaştırıp test etmek istersiniz diye kan kovamı getirdim.
But it's good to know it's available.
Elimizde böyle bir şey olduğunu bilmek iyi hissettirir.
It is good to know I never have to move again.
Bir daha asla taşınmak zorunda olmayacağımı bilmek güzel.
Oh, good to know.
Bildiğim iyi oldu.
Good to know.
Bildiğim iyi oldu.
Okay, good to know.
Peki, bildiğim iyi oldu.
It's good to know that you not only care about finding the killer but you care about Jason as a person. Yeah.
Sadece katili bulmayı umarsamadığınızı bilmek çok güzel, bir insan olarak Jason'ı umursuyorsunuz.
That's good to know.
Bunu bildiğim iyi oldu.
that's good to know.
Bunu öğrendiğim iyi oldu.
That's good to know.
Bunu bildiğimiz iyi oldu.
I appreciate it and I, um, you know, hope we can work together to see through some of the good initiatives you've been shepherding.
Bunu takdir ediyorum ve, uhm, bilirsin, umarım beraber çalışabiliriz bazı iyi inisiyatifleri nasıl yönlendirdiğini görebilmek için.
Well, oh... well, I happen to know the cookie maker. She's a good friend of mine.
Kurabiye yapan kişiyi tanıyorum, yakın arkadaşımdır.
But the main reason why I want you to help me recruit is because you do know the difference between a good person and a bad person.
Ama üye alımında bana yardım etmeni istememin asıl sebebi iyi bir insanla kötü bir insan arasındaki farkı ayırt edebilmen.
You know I tried to do good with that badge.
O rozetle iyilik yapmaya çalıştığımı biliyorsun.
I know a very good junior man at Dartmouth who would be eager to make a step up.
Dartmouth'ta tanıdığım çok parlak bir genç var. Kariyerinde bir basamak yukarı çıkmak isteyeceğinden eminim.
Well, you told me to keep plugging and, you know... do good work, and the clients will come.
Bana çabalamaya devam edip siki çalismami ve bu sekilde müvekkillerin gelecegini söyledin.
It's all good. Talking to myself, but that's just'cause I, you know, I've got shit to say, you know?
Kendimle konuşuyorum ama sırf dile getirmem gereken haltlar yüzünden.
I don't know what you did to piss them off but it must have been good.
Onları kızdıracak ne söyledin bilmiyorum ama epey kızmışlar.
Well, I don't know about that, but I like to think I got good intentions.
Orasını bilemeyeceğim ama niyetimin iyi olduğunu düşünmeyi severim.
I don't know what image you have of him, past or present. Or whatever he did or said to you, but Jimmy is a good lawyer.
Geçmişte veya şimdi hakkında nasıl düşünüyorsunuz ya da size ne söyledi, ne yaptı bilmiyorum ama Jimmy iyi bir avukattır.
I value good counsel, and I'm smart enough to know what I don't know.
İyi tavsiyeye değer veririm ve neyi bilmediğimi bilecek kadar zekiyim.
When I lie to you, you'll never know it, and it will be for a good reason.
Sana yalan söylediğimde bunu hiçbir zaman bilmezdin ve iyi bir sebebi olurdu.
And, um, I know your wife wrote a book, and, uh, it was very good, but you, you have a great story to tell, and I want to be the one to tell it,
Ve, um, ı karını bir kitap yazdı biliyorum, Ve, ah, o çok iyiydi, Ama sen anlatmak için harika bir hikaye var,
That's good to know.
Çok sevindim.
~ I don't know what to say to you. ~ Good.
- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Hey, I am no good to anyone here until I know that my son is safe.
- Tamam. Oğlumun güvende olduğunu öğrenene kadar buradaki kimseye yararım olmaz.
A good nose and a pair of eyes are all a doctor needs to know what he's dealing with.
Hassas bir burun ile sağlam bir çift göz, bir doktorun ne ile uğraştığını bilmek için yegâne ihtiyacıdır.
Charity is all well and good, and you know I believe in it as much as you, but we need to find other donors to lessen our share.
Hayırseverlik iyi, güzel, hoş. Buna ben de senin kadar inanıyorum. Ama kendi payımızı azaltmak için başka bağışçılar da bulmamız gerek.
Mank, I know your rookies squeal with delight when you ask them to actually give a good God damn, but these tip sheets are worthless.
Mank, Biliyorum senin çaylaklar zevkle devam ediyor Onlara sorduğunda iyi gidiyor diyorlar. ama bu kağıtlar berbat.
Do you know how to say "good night" in French?
Tabii ki. Fransizca nasıl " iyi geceler dendiğini biliyor musun?
Good move on taking the table, Scott you know how I love to eat standing up.
Masayı kaldırman güzel bir hareket Scott. - Ayakta yemeyi nasıl severim bilirsin.
I know he was just trying to do what's good for me.
Onun benim için iyi şeyler yapmak istediğini biliyorum.
But I know my child was a good child, and I'm not about to sit around and fight with you all while the animal who shot him walks.
Ama ben çocuğumun iyi bir çocuk olduğunu biliyorum, onu vuran hayvan dışarda dolaşırken burada oturup sizlerle mücadele etmeyeceğim.
I know you're not on good terms with your husband, but you have to sit next to him, okay?
Kocanla iyi koşularda olmadığını biliyorum, ama, onun yanında oturmak zorundasın, tamam?
I know that this isn't a date or anything, but... I just realized I haven't spent time with a guy alone in a long time, and... it feels good to do it with someone I feel so safe with.
Biliyorum bu bir buluşma değil ama uzun süredir bir erkekle baş başa zaman geçirmediğimi fark ettim ve yanında kendimi güvende hissettiğim biriyle olmak çok güzel.
♪ You're so good to me, I know, but I can't change ♪
# Çok iyi davranıyorsun bana ama değiştiremem kendimi #
He must really know how to get you off good.
Seni nasıl tatmin edeceğini iyi biliyor olmalı.
Well, you know that naturally, the company'll try to screw you out of a good one, right?
Doğal olarak şirketin kullanılmış verip kazık atmayı deneyeceğini biliyorsun, değil mi?
And maybe, you know, just maybe, he'll be in a good mood, and he'll come to his senses.
Ve belki keyfi yerindeyse mantığın sesini dinler.
I know somewhere Dr. Lecter is going to and fro in the earth and walking up and down in it, and very likely having a good, fun time.
Dr. Lecter'ın dünyanın herhangi bir yerinde takıldığını oraya buraya gittiğini ve muhtemelen çok iyi vakit geçirdiğini biliyorum.
I don't know if it's a good idea for you to come over anytime soon.
Yakın zamanda bize uğraman iyi bir fikir mi bilmiyorum.
I know my mom used to tell me how good it made her feel that I was such a happy kid, but honestly, I don't even remember what that would've even felt like.
Annem bana, mutlu bir çocuk olduğumda kendisinin de mutlu olduğunu söylemişti ama dürüstçe söyleyebilirim ki, öyle bir hissin nasıl bir şey olduğunu hatırlamıyorum.
I KNOW SHE WANTED TO BE THERE BUT SHE COULDN'T BECAUSE SHE DIDN'T FEEL GOOD.
Orada olmak istediğini biliyorum ama kendini iyi hissetmediği için gelemedi.
That's good because I got some questions that need answers, and you seem to know what happens to people who don't give me what I want.
Buna sevindim çünkü cevap bekleyen birkaç sorum var sanıyorum ki bana istediğimi vermeyenlere ne olduğunu bilen birisine benziyorsun.
You know, if you want to take a break sometime, I'm good with kids.
Eğer biraz kafa dinlemek istersen aram çocuklarla iyidir.
My mama, her mama, and they daddy before them were some of the wickedest witches the west side of this city has ever seen, and yet still, I'm able to walk away from magic because I know that it's not good for me,
Annem, onun annesi ve onların babaları şehrin gördüğü en karanlık cadılarıydı. Ancak hâlâ büyüden kendimi çekebiliyorum zira bana faydalı olmadığını biliyorum.
Well, if I tell her I'm having a child with another woman, that's not going to make her feel, you know, good.
Eğer ona başka bir kadından çocuğum olduğunu söylersem bu, ona kendini iyi hissettirmez.
Well, you know, I thought today of all days would be a good day to start.
Özellikle bugünün buna başlamak için iyi bir gün olacağını düşündüm.
And, uh... later on, he started to pitch in, and then we thought it would be good to have something to do together, you know, so I-I got this old car,
Ve daha sonra, bana yardıma başladı, daha sonra bir şeyi birlikte yapmanın iyi olacağını düşündük, bu yüzden bu eski arabayı aldım,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]