That wasn't my fault translate Turkish
151 parallel translation
That wasn't my fault.
Benim suçum değildi.
It wasn't my father's fault that the being he created... became a senseless, murderous monster. He was right.
O yaratığın cani, duygusuz olması... babamın suçu değildi.Babam dürüst biriydi.
- That wasn't my fault.
- Benim suçum değildi.
I want him to know it wasn't my fault, that Thurston had it in for me.
Thurston'un söylediklerinin benim hatam olmadığını bilmesini istiyorum.
It wasn't my fault. I thought I told you that.
- Benim suçum değildi.
- That it wasn't my fault.
- Benim hatam değildi.
I wasn't my fault, I assure you I would never do something like that.
Seni temin ederim benim hatam değildi. Ben asla öyle bir şey yapmazdım. Yemin ederim.
Explain to her that it wasn't my fault.
Benim hatam olmadığını söyle ona.
It wasn't my fault that Buttle's heart condition wasn't on Tuttle's file.
Buttle'ın kalbinin teklediği Tuttle'ın dosyasında yoksa, benim suçum değil.
That means it wasn't my mom or dad's fault.
Ailemin bir suçu yok yani.
It wasn't my fault, I can tell you that.
Benim hatam olmadığını söyleyebilirim.
I figured if Charles had looked for me... and I'm certain he did... he'd think it wasn't my fault that his letter was returned!
Charles'ın beni aradığını anladım hatta aradığından eminim mektubun geri dönmesinin benim suçum olmadığını düşünmüştür!
Well, that wasn't my fault.
Benim hatam değildi.
But that wasn't my fault.
İyi de bu benim hatam değildi ki.
I went out of my way to set up an interview for him... and he didn't even bother to show up. That wasn't his fault.
Ona görüşme ayarladım ama gelme zahmetine girmedi.
It wasn't my fault that things got out of hand.
Olayların kontrolden çıkması benim hatam değildi.
That wasn't my fault.
Benim hatam değildi.
It wasn't my fault that he drank the methanol.
- Metil alkolü benim yüzümden içmedi.
I said it wasn't my fault, that it was because of his music.
Benim hatam olmadığımı söyledim her şey onun çaldığı müzik yüzünden oldu.
At least I'd like you to know that it wasn't my fault.
En azından bunun benim hatam olmadığını bilmeni isterim.
That wasn't my fault!
Ben yapmadım!
It wasn't my fault, he asked me to do that
Benim hatam değil, öyle yapmamı o istedi!
Look, Joey, it wasn't my fault that you got fired and even if it was, which it wasn't you can't stay mad at me forever, okay?
Bak, Joey, kovulmanın suçlusu ben değilim. Olsam bile ki değilim. Sonsuza kadar bana kızamazsın, tamam mı?
I built a housing complex that collapsed it killed two people, but it wasn't my fault.
Bir site inşa etmiştim ve çöktü, iki kişi öldü, ama benim suçum değildi.
I know that wasn't my fault.
Bu benim hatam değildi.
Wait, that, that wasn't my fault.
Bir saniye. Benim suçum değildi.
That wasn't my fault.
Benim suçum yoktu.
- That wasn't my fault.
- Benim hatam değildi.
And the entire number, I was just thinking,'Mom's not here.' And it was my fault that she wasn't there.
Ama sürekli "Annem burada değil" diye düşündüm.
I went looking for confirmation that it wasn't my fault.
Benim suçum olmadığına dair onay aradım.
That wasn't my fault!
Bu benim hatam değildi!
- That wasn't my fault.
- Hata benim değildi.
Three years for an accident that wasn't my fault.
Benim hatam olmayan bir kaza yüzünden üç yıl.
Hey, that wasn't my fault.
Hey, bu benim hatam değildi.
I'm telling you, that wasn't my fault, Kate.
- Bu, benim hatam değildi Kate.
I'm not paying for something that wasn't my fault.
Benim hatam olmayan bir şeyi ödemem. Bana bakma.
Okay, that wasn't my fault.
Tamam, benim hatam değildi.
Hey, you know that wasn't my fault, right?
Benim suçum değildi, bunu biliyorsun, değil mi?
It wasn't my fault. Well, it was obviously something about you that made them do that.
Seni görünce kaçtıkları apaçık ortada ama.
- That was my fault. I wasn't being careful enough.
- O benim suçum.Yeterince dikkatli değildim.
So I can convince myself that it wasn't my fault.
Böylece olan bitenin benim hatam olmadığına ikna olabileceğim.
That wasn't my fault!
- O benim hatam değildi.
It wasn't my fault that I took it but... I must take the blame for continuing on it.
Yanlış yolu seçmek benim hatam değildi ama... kabul etmeliyim ki o yolda ilerlemek benim hatamdı.
But Wollebin knows that the tape thing wasn't my dad's fault, right?
Ama Wollebin kaset olayının suçlusunun babam olmadığını biliyor, değil mi?
- Mom, but you could have comforted me, you could've told me that it wasn't my fault.
Yine de yanımda olabilirdin olanların benim suçum olmadığını söyleyebilirdin.
- That wasn't my fault.
O benim suçum değildi.
Well, did you ever stop to consider that maybe this wasn't my fault?
Kabahatin bende olmayabileceği hiç aklına gelmiyor mu? Kapatmam gerek, anne.
It wasn't my fault that Samar has worked out we're con artists.
Ama Samar'ın hepimizin dolandırıcı olduğunu anlaması benim hatam değildi.
But that wasn't my fault. I didn't know she existed.
Onun varlığından bile haberim yoktu.
So, now I know it wasn't my fault my dad left, and that, of course, he wasn't Superman or an alien, he's just an ordinary bloke.
"Peki, artık babamın benim yüzümden gitmediğini biliyorum." "Ve o, tabii ki süperman değil..." "... ya da yaratık. "
I mean, what happened between you and mama... that was so bad, you didn't speak to us... or come around us for almost seven years? It wasn't my fault. I tried calling, sending gifts.
Peki, 2030 yılında başka neler normal olarak sayılacak?
that wasn't very nice 41
that wasn't a question 26
that wasn't me 262
that wasn't my intention 19
that wasn't it 39
that wasn't your fault 51
that wasn't nice 26
that wasn't so bad 124
that wasn't supposed to happen 22
that wasn't a lie 16
that wasn't a question 26
that wasn't me 262
that wasn't my intention 19
that wasn't it 39
that wasn't your fault 51
that wasn't nice 26
that wasn't so bad 124
that wasn't supposed to happen 22
that wasn't a lie 16