They do translate Turkish
64,523 parallel translation
You know, they do this Brazil nut thing now.
Brezilya cevizinden de yapıyorlar.
When they come to the door, point the gun at'em so they don't do anything.
Kapıyı açtıklarında onları silahla durduracaksın.
They do!
Gerçekten öyle!
I don't care what they do in private, but staying up partying like teenagers can only detract from the quality of their work and, by extension, mine.
Özellerinde ne yaptıkları umurumda değil. Ama ergenler gibi geç saatlere kadar eğlenmek ancak işlerinin kalitesini düşürür, dolayısıyla benimkini de.
- They do want us to find them.
- Onları bulmamızı istiyorlar.
Because that's what they do.
Çünkü yaptıkları şey bu.
- They do.
Hayır.
That's the question, and the answer is no, they do not.
Soru bu. ve cevabım hayır, almadılar.
If they do, maybe we can get to Rocha through Burton.
Yapmışlarsa, belki Burton üzerinden Rocha'ya ulaşabiliriz.
Maintaining a decent character is hugely important, they do look at that.
İyi bir karaktere sahip olmak çok önemli, bunlara da bakacaklar.
The same reason they do everything.
Her şeyi yaptıkları aynı sebepten ötürü.
It's important that they do not alert the press.
Basına haber vermemeleri önemli.
Of course they do.
Elbette vardır.
Of course they do. We should get on this right away.
Derhal bu işe yoğunlaşmalıyız.
They-They do have some strange ways about them, it's true.
Bazı gariplikleri var, evet. Hayır.
No one is gonna find this car, and even if they do,
Kimse arabayı bulamaz.
So they're gonna do a thorough search... and if they don't find anything, we should be fine.
Detaylı bir arama yapacaklar. Bir şey bulmazlarsa sorun yok demektir.
- Of course I know that they do.
Tabii ki biliyorum.
Meredith, do what they say.
Karşı koyma, Meredith.
No matter how liberated, women'll do what they always do when they're cornered :
Ne kadar özgür olsalar da kadınlar köşeye sıkışınca her zaman yaptıkları şeyi yaparlar.
They moved aside with class after their spin on the carousel was over, and that's something you refuse to do.
Artık sıralarının geçtiğini anlayınca zarif bir şekilde köşelerine çekilmeyi bildiler. Ama sen bunu yapmayı reddediyorsun.
Hell, they still do.
Hâlâ da söylüyorlar.
And they so often do.
Ve bunu da sık sık yapıyorlar.
They are gonna do your Charlotte picture.
Charlotte'ta oynamayı kabul edeceklerdir.
And you know what? They're gonna do it for less.
Hatta daha az ücrete.
What do they say is wrong with you?
Neyin varmış?
- They can't do that. Academy Award-winning actress, - joins her old pal, Bette Davis.
- İki Oscar ödüllü bir başka oyuncu olan Bayan de Havilland eski dostu Bette Davis'le bir araya geliyor.
How do you know they're still together?
Hala beraber olduklarını nasıl biliyorsun?
Solomon said Bray was ranting about the CIA, about how they tried to have him scrubbed and sent his own team to do the job.
Solomon, Bray'in CIA hakkında atıp tuttuğunu söyledi. Onu temizlemek istediklerini, ve bunun için kendi ekibini göndermeleri falan.
What time do they say the attack takes place?
Saldırının ne zaman olacağını söylüyorlar?
After you've seen what people do in war, they'll offer you every drug there is except the one you need to make it go away.
Savaşta insanların neler yaptığını gördükten sonra Sana iyi gelecek ilaç dışında her ilacı önerirler.
I knew that they would do whatever it takes to get their hands on the blueprints for the kr-20.
Kesinlikle. KR-20'nin planlarını ele geçirmek için her şeyi yapacaklarını biliyordum.
Do you really think they're going to let you bring me in?
Gerçekten beni içeri tıkmana izin vereceklerini mi düşünüyorsun?
Do you know where they're keeping him?
Onu nerede tuttuklarını biliyor musun?
What do they have to hide?
Neyi saklamak zorunda ki?
Do they?
Öyle mi?
Though they never do.
Ama asla gitmezler.
But they want what they want, and they're willing to do whatever it takes.
Ama onların, istediklerini almak için yapmayacakları şey yok.
- You do that, they'll kill her.
- FBI'a gitmeliyiz. - O zaman onu öldürürler.
They sure do.
Kesinlikle öyleler.
Do exactly as they say.
Onun dediklerini yap.
The thing is, I do believe they were chosen, just not in the same way you believe in.
Ben de seçildiklerine inanıyorum, ama senin inandığın şekilde değil.
Do they have the Americans?
Amerikalılar ellerinde miymiş?
Do they have any meaning to you?
Sizin için bir anlamları var mı?
Who are you hiding from, and why do they want you dead?
Kimden saklanıyorsun ve neden ölmeni istiyorlar?
If the adults are the ones who mess things up, then why do they get to tell us how it's gonna be?
İşleri berbat edenler yetişkinlerse neden onların dediği olmak zorunda?
Is this what y'all do all the time, just lock somebody in a room and don't listen to a damn thing they say?
Birisini odaya kilitleyip dediği hiçbir şeyi dinlemiyor musunuz?
- It's all right. They have to do it.
Yapmak zorundalar.
And sometimes people actually do know what they want without you having to tell them.
Ve bazen senin söylemene gerek kalmadan insanlar ne istediklerini gerçekten bilirler.
- They can't do anything until you notarize those settlement charges. I know, Beth.
- Biliyorum Beth.
I had no idea that's what they were gonna do.
Böyle yapacaklarını bilmiyordum.
they don't 727
they don't like me 19
they don't work 32
they don't give a shit 20
they don't exist 52
they don't listen 19
they don't know yet 28
they don't hate you 16
they don't get it 22
they don't have to 34
they don't like me 19
they don't work 32
they don't give a shit 20
they don't exist 52
they don't listen 19
they don't know yet 28
they don't hate you 16
they don't get it 22
they don't have to 34