Thump translate Turkish
312 parallel translation
Now that your hands are smashed up, you can't thump a piano any longer, you come crawling back to me.
Şimdi ellerin mahvolunca piyano çalamıyorsun ve sürünerek kapıma geliyorsun.
Right up to the very last, she couldn't walk into a room without my heart going thump, thump.
Son güne kadar, o ne zaman odaya girse... kalbim küt küt atardı.
The basses thump to thousands of trumpets
Binlerce trompet çalar
We may fade out in the stretch, but brother, we'll thump them in those openers.
Bu sürede biraz bronzlaşabiliriz ama onları açılış maçında yere sereceğiz.
- Give me a thump if he comes this way.
Bu tarafa gelirse bir işaret ver.
Mr Wiggs always used to thump his stomach when he got mad.
Bay Wiggs de sinirlendiği zaman karnına vururdu.
A gentle thump.
Nazik bir darbe.
You know, every time I touch a book... I read a story... or even when I just open the dictionary... something inside of me goes "thump". And my heart starts pounding... and my stomach...
Bir kitap ya da bir öykü okurken ya da sadece sözlüğü açarken içimde bir şey güm güm ediyor içim içime sığmaz hale geliyor.
Just the thought makes my head thump.
Düşüncesi bile beynimi zonklatıyor.
Kind of a thump when they kick the trapdoor catch and down you go.
Altındaki tabureye atılan tekme.
Thump him, Garvey!
Yumrukla onu Garvey!
I've a good mind to thump you, Shake.
Seni çok fena pataklarım Shake.
This menu... ( Thump )
Bu menüde... ( Thump )
House thump!
Okul tezahüratı!
If you steal them, I'll thump you
Eğer onları çalarsan, yumruğu yersin.
Thump.
Kapı.
- Did you thump it?
- Baktın mı?
I felt a thump as if somebody had cIouted me over the head with a stick.
Birisi sopayla kafama patlatır gibi sert bir vuruş hissettim.
Ee ecky thump.
Efendim?
That sickening thump...
Mide bulandırıcı bir şekilde...
That last thump got my guts going.
Son tekmede taşaklarım gitti.
Your heart'll thump And your blood will sing
Kalbiniz çarpar Şarkı söyler kanınız
However, when I see you, my heart is beating like'thump thump'...
Ama sizi görünce kalbim güp güp atıyor.
- Negative, fellas : We have an emergency : - [Loud Thump]
- Olumsuz, dostum.Aciliyetimiz var.
Bang, thump, wallop.
Bam, güm, çat!
I was gonna thump him!
Ona yumruk atacaktım!
- You won't thump anybody.
- Kimseye yumruk atmayacaksın.
- I'll thump him if he calls me "big nose"!
- Bana "koca burun" derse atarım!
- I heard a hell of a thump. - Yeah?
- Bir gürültü duydum.
Double-thump side swoop of yours.
O da senin üstüne zıplayacak.
[ Thump!
[ Thump!
Gun, don't thump like a horse!
Top, öküz gibi gümletme!
Give it a thump with your finger.
Ona parmağınla biraz dürtükle.
I always say to Dr. Rock, "If the last thump should suddenly sound, these specimens should be in perfect condition and meet their maker."
Dr. Rock "Son günlerde iyi örnekler yok, Bu numuneler kusursuz durumda olmalı ve öğrencilerle buluşmalı" demişti.
[Thump] THERE'S MY PAPER. CIAO.
Gazetem geldi, ciao.
[loud thump on door] alf!
Ev kuralı # 856, bölüm d, paragraf 2 :
Must have been the thump on the head.
Herhalde kafamdaki şişlik yüzünden olmalı.
Better you thump a goat, it still knows you at least.
En azından keçi sana daha medeni gelecektir. Pislik!
Thump, thump. Thump, thump.
Rap, rap, rap.
Give me the thump gun.
Tüfeği bana ver.
Me? I'll thump you!
Bir tane çakarsam görürsün ödleği!
I like you, Johnson, but I had to thump you... because I know you are making a tidy profit off of them hides.
Seni severim Johnson ama sana vurmak zorundaydım. Postlardan bayağı kar ettiğini biliyorum.
My heart started to beat. To thump, not to beat.
Kalbim atmaya başladı.
And the baby-sitter hears this thump, thump, thumping.
Ve bebek bakıcısı bu takırtıları duyuyor.
Thump, slide.
Sallanıyor ve duvara çarpıyor.
Thump, slide.
- Sallanıyor ve duvara çarpıyor. - Şişirme.
Thump his chest!
Kalp masajı! Hayır!
Thump him!
Öyle değil!
My boys need only to thump your tub, and the title is ours.
Oyuncularım senin tekneyi de batırırsa flama bizim.
And I think it's on its last thump.
Sanırım son atışları.
"... or to admire or to fear. "certainly, there's something..." [ thump!
Kesinlikle bir zamanlar acınacak bir şeyler... "