Toothpicks translate Turkish
153 parallel translation
If they were to get that monster, you'd have to pick him up like toothpicks, I tell ya!
O canavarı bir yerde görseler, ellerinden zor alırsınız, o kadar söylüyorum.
Okay, okay. But if I catch you selling liquor to minors, I'll bust this joint into toothpicks.
Bu seferlik affettim, ama bir daha seni küçüklere içki satarken yakalarsam, canını fena yakarım bilmiş ol.
I make those things every night when I go home, out of matches and toothpicks.
Her gece eve döndüğümde kibrit ve kürdanlardan yapıyorum.
I chew toothpicks, tons of them.
Uzun kürdan çiğniyorum, hemde tonla.
Well, I think I saw a tray of rather revolting little lumps on toothpicks here.
Sanırım bir tepside kürdanlara takılı oldukça baştan çıkarıcı kanepeler gördüm.
How about some grass toothpicks?
Kürdan ister misiniz?
From tomorrow, no more toothpicks on the table.
Yarından itibaren masaya kürdan koymayacağım!
Callipers. And some toothpicks.
... pergel ve biraz kürdan.
Toothpicks?
Kürdan mı?
City, banjo, toothpicks, shoelaces teachers, football, telephone
Şehir, banco, kürdan, ayakkabı bağcığı öğretmenler, futbol topu, telefon
Why, I'll turn them into toothpicks.
Onları kürdan yaparım ben.
I got mints and toothpicks.
Şeker ve kürdan getirdim.
He's sawing'toothpicks.
Uyuyor.
Bring toothpicks to pinch open your eyes.
Gözlerini açık tutmak için mandal al kendine.
- I don't have my toothpicks.
- Kürdanım yok.
You don't need toothpicks.
Kürdana ihtiyacın yok.
If we're gonna be here all morning with no maple syrup and no toothpicks... I'm definitely not gonna have my pancakes with- -
Bütün sabah burada akçaağaç şurubu ve kürdan olmadan oturduğumuza göre kesinlikle krep de olmayacaktır.
Miss, he needs toothpicks.
Hanımefendi, kürdan istiyor da.
He needs toothpicks. Can we just get him some toothpicks?
- Birkaç tane kürdan verebilir misiniz?
Sorry about the toothpicks.
Kürdanlar için kusura bakmayın.
- Toothpicks.
- Kürdan.
That's more than 82 toothpicks.
Orada 82'den fazla kürdan var.
How many toothpicks are in there?
Pekâla, bir kutuda kaç kürdan olur? - 250.
They spilled a box of toothpicks on the floor... and he took one look and knew exactly how many there were.
- Bir kutu kürdan yere dökülmüştü ve bir bakışta tam olarak kaç tane kürdan olduğunu söylemişti.
How many toothpicks came out of that box?
O kutudan kaç kürdan dökülmüştü, Raymond?
- And some toothpicks.
- ve biraz kürdan.
Then my guitar, my axe - the one thing I love, next to Stanley - is now toothpicks for the Hollywood homeless.
Sonra gitarım ve baltam. Sevdiğim tek şey şu anda evsiz barksızlara yakacak oldu.
You chewed toothpicks, played dominoes, spit, dated policemen.
Ya suikastı engellemek ya da suikasta katılmak üzere.
Toothpicks, toothpicks.
Kürdanlar, kürdanlar.
I swear, I'll slice you into toothpicks!
Yemin ederim kürdana çeviririm!
I'm going to slice you into toothpicks!
Seni kürdana çevireceğim!
I'm going to cut you into toothpicks!
Seni kürdana çeviririm!
I didn't come 10,000 fuckin'miles to watch these guys whack each other with big toothpicks
Lanet olası 10.000 mil uzaktan bu adamların birbirlerine sopayla vurmalarını izlemeye gelmedim.
Quick, make a cross with toothpicks.
Gel buraya. Çabuk. İki kürdan alıp bir haç yap.
Tell him about the toothpicks.
Ona kürdandan bahset.
390 ) } Toothpicks
........ kürdan....... : )
- He always chews on toothpicks.
- O her zaman kürdan çiğniyormuş.
- Toothpicks?
- Kürdan?
Toothpicks...
- İlginç... kürdan.
Cherish, my toothpicks.
Cherish, kürdanlarım.
Would you rather have toothpicks shoved under your fingernails or take the subway, at rush hour, naked?
El tırnaklarının içine kürdan batırılmasını mı yoksa tıklım tıklım bir metroya çıplak binmeyi mi tercih ederdin?
I'm gonna go with the toothpicks, just for everyone else's sake.
Herkesin iyiliği için kürdanı seçmek durumundayım.
Win seven toothpicks, then trade them in for the dolls.
! Eğer 7 adet Bon Jovi Kürdanı kazanırsan, onları Terrance ve Phillip bebekleriyle değiştirebilirsin.
He's got toothpicks shaped like swords.
Kılıç şeklinde kürdanları var.
Well, I'm going to build something with toothpicks.
Tamam, ben de gidip kürdandan evlerime devam edeyim.
Toothpicks, paper clips...
Kürdan, raptiye...
They'll crack like toothpicks.
Demek kürdan gibi kırılacaklar.
Well, you see, uh, when I go into an apartment, I, uh, I jam the lock, stick some toothpicks in the keyhole and break them off.
Anahtar deliğine birkaç kürdan sıkıştırıp kırarım.
- You don't need toothpicks.
- Kürdana ihtiyacın yok.
Toothpicks.
Kürdan istiyor.
He counts toothpicks.
Kürdan sayıyor. - Ne?