Touring translate Turkish
439 parallel translation
I want you, as well, to get hold of as many as you can of the members of that company. You know, the touring company at the time of the murder.
Senden tiyatronun olabildiğince çok sayıda oyuncusunu bir araya getirmeni istiyorum.
Say, there's a lonesome touring car down the street.
Aşağıda terk edilmiş bir araba var.
- All highways, driving black touring car. License 391284.
- tüm otoyollar, siyah tur arabası, plaka 391284.
Collins driving black touring car.
Collins siyah bir tur arabası sürerken görülmüş.
- We have a touring party for Pompeii.
- Pompeii'ye gidecek bir grubumuz var.
A heavy touring car.
Büyük bir araba.
Big touring car, 2X8193.
Büyük bir araba, 2X8193.
Headed east in touring car.
Arabayla doğuya doğru gidiyorlar.
No more dogs, no more touring.
Ne köpek, ne turne yok artık.
So I'll join a touring troupe Or, Otsuru, maybe I should ask your father to train me and become a masseur
Gezici bir topluluğa katılırsam veya Otsuru, belki babandan beni eğitmesini rica etsem ve bir masör olsam.
I can't bear to see you wasting yourself on this touring
Kendini bu kumpanyada harcamanı görmeye dayanamıyorum.
She's been touring the continent. Since she got back she's much better.
Kıtayı dolaştı, döndüğünden beri daha iyi.
While touring the mountains, he took the opportunity to tell his life.
Dağları gezerken hayatını anlatma fırsatını buldu.
You driving a touring car with a Moundsville license?
Moundsville ehliyetiyle bir yolcu otomobili mi kullanıyorsun?
Harry Powell, for the theft of that touring car... you'll spend 30 days in the Moundsville Penitentiary.
Harry Powell, yolcu otomobili hırsızlığı yüzünden Moundsville Hapishanesi'nde otuz gün yatacaksın.
For once, I wasn't the touring American.
Bir keresinde bir Amerikalıyla tura çıkmıştım.
Yes, a heavy touring car.
Evet, ağır bir tur otomobili.
I'm afraid I can't give your her address. You see she's touring.
Korkarım adresini veremem çünkü turda.
Tell him my mother sent me touring on the Riveria.
Ona de ki ; annem beni Rivyera'ya tura gönderdi.
I'm touring the island and my guide is very firm with me.
Rehberimle ada turu yapıyorum. Ve bana karşı çok iyi.
- You said you were touring Italy.
- İtalya'yı turladığınızı söylediniz.
My sister and I were touring France.
Kızkardeşim ve ben Fransa turu yapıyorduk.
After the war, he became an actor, touring in the western provinces.
Savaştan sonra aktör olup batı eyaletlerinde turneye çıkmış.
Another that he had joined a touring theatrical company
Başka bir söylentiye göre de bir gezici tiyatro topluluğuna katılmış.
It's an exceptional touring car.
Fevkalade bir araba.
Director and star of travelling company of actors sponsored by Galactic Cultural Exchange Project. Touring official installations last nine years.
Gezgin aktörler kumpanyasının Direktör ve yıldızı sponsorluğunu Galaksideki kültürel değişim projesi yürütüyor son dokuz yıldır resmi tesisleri turluyorlar.
At the moment, Field Marshal Rommel is touring the Western front, but when we need him, he will join us here.
Mareşal Rommel Batı cephesini geziyor ama ona ihtiyacımız olduğunda bize katılacaktır.
For the last 16 years, I have been touring with the USO.
16 yıldır askeriyede turnedeyim.
I'm touring with the Follies.
Revü'yle turnedeyim.
No, only that they've been touring Central Europe for several weeks.
Hayır, sadece birkaç haftalığına Orta Avrupa'yı turluyorlar.
Well, me and the boss is, uh, touring round, trying to find new branches, only the car broke down in Cardiff.
İşte, ben ve patronum bir iş gezisindeyiz... Cardiff'te bir yere şube açacağız. Giderken arabamız bozuldu uğrayayım dedim...
Augustus is still in Greece touring the provinces and Marcellus...
Augustus şu an Yunanistan'da, bölgeyi dolaşıyor, Marcellus ise...
Once, for six weeks, touring with some musical.
- Bir kere. Altı hafta kalmıştım. Bir müzikal turnesiyle.
Captain Apollo and I were touring the tech levels with the new viper pilots.
Hayır. Yüzbaşı Apollo ve ben yeni Viper pilotları ile teknik bölümleri dolaşıyoruz.
At 3 : 00 in the morning, I called Papa and told him I was going to stop touring
Sabahın üçünde Josef'e telefon edip,... turneyi yarıda keseceğimi,
- Be reasonable! I can not afford to give every touring chief a present.
Rastladığım her kabile şefine bir hediye versem....
I got a small part In "A Midsummer Wight's Dream", touring the provinces.
# "Bir Yaz Gecesi Rüyası" oyununda küçük bir rol almıştım... #... turneye çıkacaktık.
I come to the conclusion that the touring poet act was a mistake.
Şiir okuma turnesine çıkmanın bir hata olduğu sonucuna vardım.
I was the Ieading soprano of the Bath Touring Light Opera Company.
Gezgin Operet Kumpanyası " nda baş sopranoydum.
What happened to the Bath Touring Light Opera Company?
Gezgin Operet Kumpanyası " na ne oldu?
Ah, I like touring.
Dolaşmak hoşuma gidiyor.
" Dear sir, my family and I are planning a touring vacation of Southeast Asia and anticipate two weeks in Cambodia touring the country.
"Efendim, ailem ve ben, Güney Asya'ya bir geziye çıkıyoruz ve gezinin iki haftasını da Kamboçya'da geçireceğiz."
All those arguments about touring...
Turneler hakkındaki bu tartışmalar...
She got an offer from this big musical group that's touring the country.
Ülkeyi dolaşan büyük bir müzik grubundan teklif aldı.
Touring.
- Sadece bakıyor.
I think your wife drives a black touring Eldorado, license DJC 521.
Karının DJC 521 plakalı siyah bir Eldorado kullandığını düşünüyorum.
You touring all over France?
Bütün Fransa'yı mı dolaşıyorsun?
She was touring Europe with her aunt.
Avrupa'yı teyzesi ile birlikte turluyorlarmış.
I took the job touring instead of staying in Philadelphia because the tour came to L.A. and I knew you'd be here.
Philadelphia'da kalmak yerine tur işini aldım çünkü tur L.A.'e geliyordu. Ve sizin burada olacağınızı biliyordum.
After the Beatles'last tour... which was the one where the Ku Klux Klan were burning... Beatle records, and I was held up as a Satanist or something... then we decided, no more touring. That's enough of that.
Ku Klux Klan'ın plaklarımızı yaktığı... benim de satanist olmakla suçlandığım... o turnenin ardından... bir daha turneye çıkmamaya karar verdik.
AN OLD TOURING CAR THAT SQUATS IN THE SUN AND GOES NOWHERE,
James A. Corry...