English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Trains

Trains translate Turkish

2,219 parallel translation
'Owing to a power surge at King's Cross,'all overground and underground trains have been cancelled until further notice.
'King's Cross'ta bir voltaj sorunundan dolayı...'... bütün tren ve metrolar bir sonraki emre kadar iptal edildi.
Let's check the trains to St Albans.
St Albans'a giden trenlere bakalım.
I always kind of wished that I'd played ball back when they used to take trains.
Yolculuklarda tren kullanıldığı eski zamanlarda beyzbol oynamış olmayı her zaman çok istemişimdir.
Yeah, I've been hearing a lot of talk about him on the trains.
Evet, trenlerde ondan bahsedildiğini çok duydum.
Trains and railroads and...
Trenler ve demir yolları...
We're getting boned by the planes, the trains, and the what, huh?
Önce uçak, sonra tren tarafından tecavüze uğradık, sırada ne var ha?
These Mumbai trains are so shaky.
Mumbai trenleri çok sarsıyor.
You need to stop reading so much.Trains you little geek.
Senin bu kadar kitap okumaman lazım. Seni ineğe çeviriyorlar.
Aren't you a little tired of trains?
Yorgun değil misin?
He had to take a look at some new trains and the allegation is that he took a bribe.
Yeni trenlere bakacaktı. İddiaya göre rüşvet almış.
What are you doing dispatching trains?
İyi. Hareket memurluğunda ne işin var?
Do you believe in rigged contracts for new trains?
Yeni trenler için düzmece sözleşmelere inanır mısın?
And part of my job is to go out to the manufacturers, you know the people who build the trains and bid on contracts for the trains.
İşim gereği üreticilere de gidiyorum. Tren yapanlar ve ihaleye çıkanlarla görüşüyorum.
I went to Japan to look at these trains.
Japonya'ya gidip trenlere baktım.
It's a new train. I'm not certified on the new trains.
Yeniler için ehliyetim yok.
Well, you don't have to rob trains to have panache.
Şey, gösterişli olmak için trende hırsızlık yapmanız gerekmiyor.
Homies you two go to the trains.
Kankalar, siz ikiniz trene geçin.
You know the clothes, the telephones, the trains the way people smoked cigarettes the little details of life.
İşte kıyafetler, telefonlar, trenler insanların sigara içiş şekilleri hayata dair küçük detaylar.
Sometimes I get to catch bad people doing bad things, but... Most of the time I just make the trains run on time.
Bazen kötü insanların kötü şeyler yaptığını yayınlıyorum ama çoğu zaman trenin vaktinde kalkmasını sağlıyorum.
Weren't they horribly uncomfortable, those early trains?
O trenler korkunç rahatsız değiller miydi?
Well, the trains are running again, so you know - but thanks anyway.
Trenler yarın tekrar çalışacak, yine de teşekkürler.
We have bombs on the trains.
Bombalar istasyonlarda.
Our trains left together.
Yola aynı anda çıktık.
The trains were full.
Trenler doluydu.
What do you mean with "J now?" The new trains stop today.
- Geçip gitti de ne demek? - Trenler bugün durmuyorlar.
Catching trains, mayonnaise, raising kids.
Trenlere yetişmede, mayonezde çocuk büyütmede.
The train track's are just the other side of the Kingston Road. Has anybody heard any trains?
Tren rayı yolun tam karşısında, kimse tren geçtiğini duydu mu?
Fort Louis, as soon as they get the trains changed.
Fort Louis'e, en kısa sürede trenler değişmiş olacak.
That's what they used before they had trains.
Tren buraya getirilmeden önce develeri kullanırlarmış.
No trains come by here.
Buraya Tren gelmeyecek.
Funeral processions, circus trains?
Cenaze töreni, sirk trenleri?
And he trains seeing eye dogs at home.
Ve evinde körler için rehber köpek yetiştiriyormuş.
You know, I thought the afternoon trains would be less crowded.
Öğleden sonra trenlerinin daha boş olacağını düşünürdüm.
Strangers on trains.
Trendeki yabancılarla.
I love trains.
Trenleri severim.
Gentlemen, this is the Coast Starlight, one of the great American trains operating on one of the classic American routes.
Beyler, bu Coast Starlight treni, Amerika'nın en klasik güzergâhlarından birisine sahip, Amerika'nın en harika trenlerinden biridir.
At least these trains have modern plumbing.
En azından modern bir tuvalet tesisatı var.
The madam says that she trains these girls How to act around these men.
Patroniçe bu kızları erkeklere davranmaları konusunda eğittiğini söyledi.
Hey, guys, we're not going to spend the night dodging trains and pulling leeches out of our underwear.
Çocuklar! Geceyi trenlerden kaçıp donumuzdan sülük çıkararak geçirmeyeceğiz.
The trains are running now.
Ben gidiyorum.
MAYBE WE NEED TO BLOCK INCOMING TRAINS AS WELL.
Belki gelen trenleri durdurmamız gerekebilir.
No toilet paper, no incandescent bulbs or disposable razors... or magazines or newspapers, television... planes, trains, automobiles, elevators, plastic bags... or shopping for anything new.
Tuvalet kağıdı, eski tip ampuller yada kullan-at tıraş bıçağı... yada dergiler, gazeteler, televizyon... uçak, tren, otomobil, asansör, poşet... veya yeni bir şey. Hiç biri yok.
And therefore I decided to, you know.. try the trains, from Bombay takes about 26 hours.
Bu yüzden treni denemeye çalıştım, Bombay'den 26 saatlik yolculuk.
15 million people travel by trains in India every single day.
Bir günde 15 milyon Hintli trenle yolculuk ediyor.
Jeh's dream is to get them all off the trains and into the skies.
Jeh'in hayali onların hepsini trenlerden kurtarıp, göklerde taşımak.
He trains tirelessly in anticipation of every victory.
Her zaferinin önceden yorulmaksızın provasını yapıyor.
And trains?
Peki tren?
Here, the trains go to 160.
Burada trenler 160 yapıyor.
They can't not know who is in the trains.
Onlar trende kimlerin olduğunu bilmiyorlar.
You can also watch the trains passing by from here
BUradan geçen trenleri de seyredebilirsin.
And no one, and no one - look, we have trains.
Ve hiç kimse, hiç kimse - Bak, trenlerimiz var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]