Tribe translate Turkish
2,702 parallel translation
In North America, we have still the Hopi tribe, in Arizona, and the Hopi Indians are still making today kachina dolls.
Kuzey Amerika'da hala var olan Hopi kabilesinde, Arizona'da, Hopi kızılderilileri bugünde hala kachina bebekleri yapmaktadırlar.
The juices of the heart shaped herb enhance the senses of the kings of the Panther Tribe.
Panter Kabilesi Kralı'nın duyularını geliştirmede kullandığı kalp biçimindeki bitkinin öz suları.
I said to myself, "C'mon idiot, don't exaggerate it".
Dedim "Necmi geri zekâlı, kendi kendine tribe girme manyak rahat ol."
Call all your mates and get them to rape her too, dilute it some more, absolutely essential that your enemy's line is finished, your enemy's genes are destroyed, that any children born of this woman are yours or your tribe's.
Tüm dostlarına haber verirsin onlar da kadına tecavüz eder. Düşman hattını bitirmek için kesinlikle gereklidir. Düşmanın genleri tahrip olur.
In the heart of Sudan there's a tribe of warriors, known as The M'Baka.
Sudan'ın tam merkezinde, Ngbaka olarak bilinen savaşçı bir kabile bulunur.
If you watch the Masahi tribe slowly walk along on that big open plain, to be angry, to be happy and sad, good and bad feelings, all become meaningless.
Büyük ve açık bir ovada Masahi kabilesini yürürken izlersen kızgın olmak mutlu veya üzgün olmak gibi iyi ve kötü duygular hepsi anlamsız geliyor.
What was your father's tribe?
Babanın kabilesi neydi?
That's Stoick the Vast, chief of the tribe.
Bu Kayıtsız Zebella, kabilenin reisi.
Your father, your tribe, your best friend.
babanı, kabileni, en iyi arkadaşını.
My brother and I live in the Southern Water Tribe, which was once a big city.
Abimle ben bir zamanlar büyük bir şehir olan. Güney Su Kabilesi'nde yaşıyoruz.
There hasn't been a Waterbender in the Southern Water Tribe since my friend Hama was taken away.
Arkadaşım Hama götürüldüğünden beri, Güney Su Kabilesi'nde hiç Subükücü olmamıştı.
The Fire Nation took this scroll from a member of your Water Tribe.
Ateş askerleri bu parşömeni sizin Su Kabilesi'ndeki birinden almış.
But there are really powerful benders in the Northern Water Tribe.
Kuzey Su Kabilesi'nde güçlü bükücüler var.
With this information, we could bring down the Northern Water Tribe city, we could show the world the true strength of fire.
Böyle bir bilgiyle, Kuzey Su Kabilesi'ni alt edebilir, tüm dünyaya ateşin gerçek gücünü gösterebiliriz.
You must go to the Northern Water Tribe.
Kuzey Su Kabilesi'ne gitmelisin.
It is my strong belief that he is traveling to the Northern Water Tribe.
Kuzey Su Kabilesi'ne ulaşmaya çalıştığından eminim.
He's gone to seek out someone in the Northern Water Tribe, where they have lived beyond our reach and openly practice Waterbending.
Bizim erişimimizin ötesinde yaşayan ve rahat rahat Subükücülüğü yapan birini arıyor orada.
We arrived at the Northern Water Tribe.
Kuzey Su Kabilesi'ne ulaşmayı başardık.
The Northern Water Tribe benders are given their strength by the Moon and Ocean Spirits.
Kuzey Su Kabilesi bükücüleri güçlerini, Ay ve Okyanus Ruhları'ndan alıyorlar.
When there is some safety for all of us, I will come visit our sister city in the Southern Water Tribe and spend some time in your home.
Hepimiz güvende olduğumuzda, kardeş şehrimiz Güney Su Kabilesi'ni ziyaret etmek isterim.
We have arrived at the Northern Water Tribe's stronghold.
Kuzey Su Kabilesi'nin surlarına vardık.
My name is Katara, and I'm the only Waterbender left in the Southern Water Tribe.
Adım Katara ve Güney Su Kabilesi'nden geriye kalan son Subükücü'yüm.
Our forces in the Northern Water Tribe have failed to take the city.
Kuzey Su Kabilesi'ndeki birliklerimiz şehri ele geçiremedi.
Welcome to the tribe, Jack!
Kabileye hoş geldin, Jack!
These are holy men of the Arawak tribe.
Bunlar Arawak kabilesinin kutsal insanları.
- Qu shamans are tribe?
- Hangi kabilenin şamanlarısınız?
They are a very environmentally conscious tribe of South America.
Onlar, Güney Amerika'dan gelen çevre dostu insanlar.
My tribe is called the Selgovae.
Kabilemin adı Selgovae.
Your tribe was there.
Kabilen oradaymış.
But if you lose the fight... then we are a homeless, dirty wandering tribe wanted.
Ama bu mücadeleyi kaybedersem... evimiz vatanımız yok olacak ve kirli bir göçebe olacağız.
I coughed up a whole tribe of pygmies.
Ben koca bir pigme kabilesi kusmuştum.
The army is all around us and in the tribe.
Ordu dört yanımızda ve hatta kabilenin içinde.
In my own hands, I have the wishes of the tribe.
Kabilenin dileklerini kendi ellerimde tutuyorum.
It was disgusting, what happened to the tribe.
Kabileye yapılanlar korkunçtu.
I was eight years old when my father, in the huge forest of West Papua,... discovered a previously unknown tribe.
Ben sekiz yaşındaydım, babam Batı Papua'nın dev ormanında, daha önce hiç bilinmeyen bir kabileyi keşfettiği zaman.
The Fayus were a large tribe... and are now divided into two hostile groups, who fight one another.
Fayular büyük bir kabileymiş... ve şimdi iki büyük gruba bölünmüşler, birbirleriyle savaşıyorlar.
She is from the Irigre tribe.
O Irigre kabilesinden.
~ From the tribe who bewitched Gohu's wife.
- Kabileden, Gohu'nun karısı ona büyü yapmış.
But even if he lives, without a tribe he has no chance.
Ama o yaşıyor olsa bile, kabilesi olmadan hiç şansı yok.
I'm going to visit my tribe.
Ben kabileme gidiyorum.
And if they want to keep you there in their tribe?
Peki ya seni kabilende tutmak isterlerse?
Hairy Tribe Guys.
Kıllı Kabile Adamları.
And the boys are sent down below where they'll be raised by the Hairy Tribe Guys.
Oğlanlar da Kıllı Kabile Adamları tarafından büyütülmek üzere aşağı gönderiliyor.
Yeah, but all the Hairy Tribe Guys are up here now.
Evet, ama bütün Kıllı Kabile Adamları şu an burada.
The Cullens are not a danger to the city and the tribe.
Cullenlar şehir ve kabile için bir tehlike değildir.
It is the tribe Ticuna.
Bu kabile Ticuna.
- I know the chief of a tribe near the Tanezrouft.
Tanezrouft yakınlarındaki bir kabilenin reisini tanıyorum.
- He's with a tribe of people who are very fond of Jews.
İyi mi? Yahudilere düşkün olan bir kavimle birlikte.
We're in your tribe!
Biz sizin kavminizdeniz.
I would my son were in Arabia, and thy tribe before him, - his good sword in his hand.
Keşke oğlum elinde o güzel kılıcıyla Arabistan'da olsaydı, senin kabileni de...
This tribe.
Bu kabileyi.