Two at the most translate Turkish
174 parallel translation
In a day, two at the most.
Bir gün sonra, en fazla iki.
- An hour or two at the most.
- Bir, en fazla iki saat.
Two at the most.
Bir ay. En fazla iki.
You see, I'm at Holy Cross for a semester, maybe two at the most.
Bir, en fazla iki yarıyıl Kutsal Haç'ta olacağım.
Women in France have one baby, two at the most!
Fransız kadınların tek çocuğu olur, en fazla iki!
You got another day, two at the most.
Bir dünün var, en fazla iki.
Two at the most.
En fazla iki.
One hour. Two at the most.
Bir saat, iki, ya da fazlası.
In a month or two. A year at the most.
Bir ya da iki ay, en fazla bir sene zamanım var.
I'll get two years at the most.
En fazla iki yıl yerim.
- Two or three months. Four at the most.
— İki-üç ay, bilemedin en fazla dört.
Another two weeks, I suppose. Three at the most.
Sanırım iki hafta, en fazla üç.
- Two hours at the most.
- En fazla iki saat.
The way most civilians look at that, that's two steps up from nothing.
çoğu sivilin bize bakışını düşünürsen, bu hiçbir şeyin bir gömlek üstü değil.
It would only last two or three weeks at the worst... at the most I mean.
İki en kötü ihtimalle üç hafta sürer... en fazla yani.
Two, three years at the most.
En fazla iki üç yıl kalırsın.
At the most, you'll have two hours before the army, navy, air force, marines move in and make you put it back.
Ordu, donanma, hava kuvvetleri ve özel kuvvetlerin gelip sana onları yerine koydurmadan önce en fazla iki saatin olacak
And to think, two days, three at the most, the Allies should be here.
Düşün, iki, en fazla üç güne kadar müttefikler burada olacak.
Of the four fighters of Ji Bei in Flying Dragon villa you can at the most defeat two
Bunlar sadece küçük balıklar... ve sen Ji Bei'nin 4 savaşçısından sadece ikisini görebildin!
Yesterday, for instance, at the tennis court... I was watching those two lovers, and I thought to myself that every woman has her most vulnerable point.
Dün mesela, tenis kortunda Claire ile sevgilisini seyrediyordum.
At the most, two weeks.
En çok iki haftada.
Now, we've got two days, three at the most, before they get here.
Sadece iki günümüz var.
The furior and his two most trusted advisors are to meet in secret conference at Ice Transli in Berlin before the furior leaves for the ceremony at Vegetor's Garden
Führer ve en çok güvendiği iki danışmanı Berlin'deki şansölyelik binasında gizli bir konferansta bir araya gelecekler. Führer, Western Garden'da yapılacak olan seromonide 3.
At the most, two months.
En fazla 2 ay.
Two hours at the most.
sürsün sürsün en fazla birkaç saat.
There's two or three men at the most.
En fazla iki ya da üç adam var.
Most importantly, we have the word, under oath... of two distinguished detectives... that you fired at them while doing their duty.
Ama en önemlisi elimizde, yemin etmiş, iki saygıdeğer dedektifin... görevlerini yaparken, kendilerine ateş ettiğinize dair ifadeleri var.
Well, I only attended two or three, at the most over a period of two or three weeks.
Şey, ben sadece bir ya da iki toplantıya katıldım hemen hemen iki ya da üç haftalık bir periyod içinde.
- TWO OR THREE DAYS AT THE MOST.
- En fazla 2-3 gün.
It might last two, maybe three days at the most.
İki ya da üç gün sürebilir.
Telegram will be there in two, three days at the most.
Telgraf en fazla iki, üç güne orada olur.
I have two, maybe three years left, at the most.
En fazla iki ya da üç senem kaldı.
Most people are at two in the morning.
ınsanlar gecenin ikisinde genelde uyurlar.
Years later, I played junior hockey and still hold two league records... most time spent in a penalty box... and I was the only guy to ever try to stab someone with his skates.
Birkaç yıl sonra, küçükler liginde hokey oynuyordum ve iki rekor bendeydi en fazla oyundan atılma ve pateniyle birisini bıçaklamaya kalkan ilk kişi.
Tell your beloved to pack up his laptop, get in the car, and you'll be here in two hours at the most!
Sevgili arkadaşın bilgisayarını alsın. Arabaya atlayın. En fazla iki saat sonra buradasınız.
A rare opportunity here to show what they've got for a worldwide audience, and the two fighters are making the most of it, at least in terms of entertainment.
Kendilerini dünya çapındaki seyircilere göstermek için çok nadir bulunacak bir fırsat ele geçirdiler. Ve her iki boksör de bunu sonuna dek kullanıyor. En azından gösteri anlamında.
On the planet's surface, the probes could only survive for an hour or two at most.
Araçlar gezegenin yüzeyinde en fazla 1-2 saat dayanabiliyorlardı.
- The world out there... does not always support families that are different... but as I look at the two ofyou now... two ofthe most generous, attractive...
Ama şimdi ikinize bakıyorum da... İki cömert ve çekici insan.
Two or three days at the most.
En fazla 2 ya da 3 günlüğüne.
You two are the most irresponsible, not to mention disappointing employees ever to work at Mr. Pizzacoli Pronto Pizza Deliveries.
Siz ikiniz gördüğüm en sorumsuz şimdiye kadar çalıştığım en kötü işçilersiniz Mr. Pizzacoli Pronto Pizza Servisinde.
Two minutes. Three at the most.
İki dakika, en fazla üç.
I want two women, I believe the most beautiful in the world, are passionate for me and are here, at this time.
Dünya üzerinde güzel bulabileceğim bana yetecek iki kadının şu an burada olmasını diliyorum.
No, a week or two, at the most.
Hayır, en fazla bir ya da iki hafta.
It's for two or three weeks at the most.
En fazla iki ya da üç hafta için.
Like one sun in the sky, two cannot be most revered at Volcano High.
Bir ipte iki cambazın oynayamayacağı gibi Volkan Lisesi'nde de iki tane en iyi olmaz.
I wish I could put it off, too, but we've got two weeks at the most to get ready.
Keşke daha fazla erteleyebilseydim. Hazırlanmak için en fazla iki haftamız var.
Two years, three at the most.
İki, en fazla üç yıl.
John, we have... two arns at most before the Dreadnought gets here.
John, Savaş Gemisinin varmasına iki saat kaldı.
At Fisher Sons you only get two of those at the most.
Fisher Oğulları'nda sadece iki tane var.
And I'm staring at two of the most exquisite... perfectly shaped, porcelain white ta-tas.
Ve iki sanat şaheseri... Ve bir kişi var ki en iyi satış performansını gösterdi mükemmel şekillendirilmiş iki beyaz porselene bakıyorum.
Two days three at the most I'll be in touch
En fazla 3. Tamam bağlantıda olucam.