Unbeatable translate Turkish
258 parallel translation
You make him sound unbeatable.
- Onu yenilmez biri gibi tarif ediyorsunuz.
He's unbeatable.
O yenilmez biri.
Even as a dead man... have your name up there - "the unbeatable champ of all times!"
Hayatına devam etmeni istiyorum.
- You're unbeatable.
- Sizi yenmek imkansız, Başçavuşum.
- Unbeatable.
- Evet, doğru.
You seem to be unbeatable, Mr. Bond.
Yenilmez görünüyorsunuz, Bay Bond.
The Frenchman's usually unbeatable at Monaco but today the Englishman is faster on some parts of the circuit.
Fransız pilot Monako'da yenilmez ama bugün İngiliz pilot pistin bazı bölümlerinde daha hızlı.
# # With that unbeatable
# # With that unbeatable
It's unbeatable at chess, and it even makes time fly.
Satrançta onu yenmek, uçabilmekten daha zor.
We'll make an unbeatable combination.
Yenilmez bir birlik olacağız.
When we have won all his cash, you lure him to wager the stone by giving him what appears to be an unbeatable hand.
Bütün nakitini kazanınca, taşa bahis yapması için görünüşte yenilmez bir eli ona verip ayartırsın.
His Kung Fu is unbeatable
Ama kung-Fu'su çok üstündür
That person's Kung Fu is unbeatable
Bu kişinin üstün bir kung-Fu su var
I was unbeatable at the things I liked.
Sevdiğim şeylerde alt edilemezdim.
- An unbeatable pair.
- resimli bir kitaptan çıkmış gibi, siz.
To fight the unbeatable foe
Yenilmez düşmanla savaşmak
"To fight... " the unbeatable foe. "
"Yenilmez düşmanla savaşmak."
To dream the impossible dream... to fight the unbeatable foe.
İmkansız düşü düşlemek Yenilmez düşmanla savaşmak
He is unbeatable... throughout the whole of China.
O,... tüm Çin çapında rakipsiz.
The troops still thought of the Japanese soldier as master of the jungle, a man who could go for days on a handful of rice, didn't seem to know the meaning of fear, would never surrender, was perhaps unbeatable.
Askerler, hala Japonları cangılın efendileri olarak düşünüyorlardı. Bir avuç pirinçle günlerce dayanabilen bir adam pek de korku nedir bilmiyor gibiydi hiçbir zaman teslim olmazdı ve belki de yenilemezdi bile.
The superman myth was exploded - these troops were not unbeatable.
Süpermen efsanesi son bulmuştu, bu askerler yenilmez değildi.
Unbeatable!
Rakipsiz!
We're unbeatable.
Yenilmeziz.
Why not send for master Lung, he's unbeatable.
Artık önemi yok, neden Bay Lung'a haber vermiyoruz? O yenilmez biri!
So you think you fight very well... and you're unbeatable?
Yani, çok iyi bir dövüşçü olduğunu ve... yenilmez olduğunu mu düşünüyorsun?
Sigma Tau Omega looks unbeatable.
Sigma Tau Omega rakipsiz görünüyor.
Ming's not unbeatable.
Ming, yenilmez değil.
To fight so that they are unbeatable.
Yenilmez savaşçılar yapabilirim.
Billy, remember this, No one is unbeatable.
Billy, şunu asla unutma, kimse yenilmez değildir.
Wen's Five-Element Array is unbeatable I'd like very much to try and see
Wen'in 5 element'i yenilmez gibi görünüyor kendi gözlerimle görmeyi çok isterim!
Unbeatable Scriptwriter Paul Lungin Director Yuri Boretski
YENİLMEZ senaryo Paul Lungin yönetmen Yuri Boretski teknisyen Michael Goyhberg
Hey, Unbeatable!
Hey, Yenilmez!
These Teutonics are unbeatable when it comes to serious matters.
Bu Teutonics rakipsiz ciddi konulara gelince.
I want to work with you, form an unbeatable team...
Seninle birlikte çalışmak istiyorum, birlikte yenilmez bir takım oluruz.
I thought the Nielsen twins were unbeatable.
Nielsen ikizlerinin rakipsiz olduğunu sanıyordum.
You don't honestly believe that your athletes are unbeatable, do you?
Sporcularınızın yenilmez olduğuna gerçekten inanmıyorsunuz değil mi?
First of all, I am unbeatable.
İlk olarak, ben yenilmezim.
We must fight... the unbeatable foe.
Yenilmez düşmanla savaşmalıyız...
View's unbeatable.
Manzara inanıImazdır.
I tell you, that wolf's unbeatable.
Size söyleyeyim bu kurt yenilmez.
Your dog's unbeatable, right?
Köpeğin yenilmez değil mi?
That's an unbeatable combination.
Bu yenilmez bir bileşim.
"Like unbeatable" is not "unbeatable."
Nasıl yenilmez olduğunu sayende gördük!
A full house, four of a kind, or the emperor of all hands : The invincible, unbeatable straight flush.
Ful, kare, veya hepsinin üstü, yenilmez görülen floşla bile kaybedebilirsiniz.
But there is this. A special steroid derivative I've been working on. Undetectable and unbeatable.
Ama bu üstünde çalıştığım özel stereoid türevi saptanamaz ve yenilemez.
Together, Paco, we're unbeatable.
Beraber Paco, biz yenilmeziz.
You know, I was unbeatable at hide-and-seek.
Saklambaçta beni kimse yenemezdi.
Their archer is unbeatable.
Onların okçusu yenilmez.
Superman has proved himself unbeatable.
Süpermen yenilmez olduğunu ispatladı.
But unbeatable?
Ama yenilemez mi?
It's, like, unbeatable.
Nasıl anlatsam yenilmezdir!