English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unburdened

Unburdened translate Turkish

46 parallel translation
She felt calm, unburdened but her heart began to beat faster as she saw Paul on the stairs once more prey to one of his sleepwalking attacks
Kendini sakin, gaddar ve tüy gibi hafif hissediyordu. Ama merdivenlerin dibine geldiğinde, kalbinin yeniden hızlı hızlı attığını hissetti. Paul'un uyurgezer bile halde kendisine doğru yaklaştığını gördü.
To understand it, unburdened by the guilt you carry
Bunu anlamak için, taşıdığın suçluluğun mesuliyetinden kurtulmalısın.
This kid unburdened his soul to me.
Bu çocuk bana söyleyerek ruhunu rahatlattı.
- And then to the park- - - Mm-hmm. where Dawn unburdened herself about our marriage.
Ve sonra da parka Dawn'ın evliliğimiz hakkındaki düşüncelerini döktüğü yere.
but had to plead with Grace for ages before she finally broke down and unburdened herself.
Grace'in kendisine açıImasını sağlamak için saatlerce yalvardı.
I had never known that my mother had been chronically worried about money... until the first glimpse of her as financially unburdened.
Annemin, maddi yükten kurtulduğu ilk ana kadar... sürekli para derdinden mustarip olduğunu hiç bilmiyordum.
After returning the garments, she felt unburdened
Bazı kıyafetlerini iade edince kendini hafiflemiş hissetti.
Free, unburdened, loved.
Ücretsiz, unburdened, sevdi.
You had some guilt and you just unburdened it.
Suçluluk duyuyordun, içini döktün.
Maybe only Jesus could've unburdened someone like that from such omnipotence.
Belki bir tek İsa böyle birini bu kadar ağır bir yükten kurtarabilirdi.
Goofy and unburdened, with wit.
Ahmak ve dertsiz, espiritüel bir yorumla.
And yeah, I unburdened her of her car and her baby.
Evet, onu bebek ve araba yükünden kurtardım.
We all need to confess our mistakes, So we can go into the light unburdened.
Hepimiz hatalarımızı itiraf etmeliyiz ki bu yükten kurtulup rahatlayalım.
But what struck me was that I felt unburdened, like my mind had had a spring cleaning,
Kendimi sanki yükten kurtulmuş gibi hissediyordum sanki aklım temizlenmiş gibiydi...
His conscience is unburdened.
Onun vicdanı temiz.
'You will continue to enjoy the safety and amenities of Starship UK,'unburdened by the knowledge of what has been done to save you.
Yıldız gemisi UK'in güvenliğinden ve rahatlığından yararlanmaya devam edeceksiniz,... sizi kurtarmak için yapılanlardan habersiz olarak.
It might be less painful in the end if we never allowed ourselves to forget that our clumsy flesh, in which we throb and flicker, is only a disguise until we are unburdened by death which is our natural conclusion.
Doğal neticemiz olan ölüm sebebiyle yükten kurtulana dek içinde çarpıp titrediğimiz bu hantal bedenlerimizin yalnızca bir kılık olduğunu unutmamıza asla müsaade etmezsek sonunda daha az acı verici olacaktır.
Unburdened.
Yükümden kurtuldum.
Unburdened.
Engelsiz hissettim.
Well, you had some accounts, uh... Unburdened?
Şey, senin bazı hesapların vardı... mesuliyetlerinden bağımsız?
Are you unburdened now with some accounts,
Sen şimdi, bazı hesaplarından bağımsızsın,
In the past few weeks, unburdened by trivial decisions,
Geçtigimiz birkaç hafta içinde, önemsiz kararlarin yükünden kurtuldugum için, saygin dergilerde yayinlanmis, esi benzeri olmayan iki tezde danismanlik yaptim ;
"A silly, bored housewife unburdened by talent."
"Aptal, yeteneksiz, canı sıkılmış bir ev kadını."
The fact that Richard Castle, a man unburdened by regret and guilt, has a child that carries the weight of the world.
Richard Castle gibi pişmanlık veya suçluluk duygusundan bihaber bir adamın dünyanın yükünü sırtlayan bir çocuğunun olması.
Unburdened by the confines or morality and conscience...
Onların üzerinde sınır ya da ahlak ile vicdan gibi yükler yoktur.
After that day, Jeff seemed like a man unburdened.
O günden sonra, Jeff sırtından yük kalkmış gibi görünüyordu.
Who among us is unburdened by shame or secrets that we hide from the world?
Hangimizin dünyadan sakladığı utançları veya sırları yok?
Because there is no one in Salem unburdened by their past...
Zira, Salem'da kimse geçmişini itiraf etmiyor.
Yes, and it's conveniently unburdened by evidence.
Evet ve bu teori kanıtlarla pekâlâ desteklenebilir.
But piece by piece, he unburdened himself.
O da birer birer bu yüklerinden arındı.
Embrace the pain, for it is your soul finally being unburdened.
Acıyı göğüsle, çünkü ruhun sonunda yüklerinden kurtuluyor.
To be unburdened.
İçini boşaltmak.
Hope is the luxury of those who are unburdened by fate.
Umut kaderin mesuliyetinden bağımsız olanlar için bir lükstür.
Know that we have divided in three our kingdom, and'tis our fast intent to shake all cares and business from our age, conferring them on younger selves, while we, unburdened crawl toward death.
Know that we have divided in three our kingdom, and'tis our fast intent to shake all cares and business from our age, conferring them on younger selves, while we, unburdened00 : crawl toward death.
With the CIA under such scrutiny, a third party such as ours can render an effectiveness unburdened by the gridlock of bureaucracy.
CIA böylesine bir inceleme altındayken bizim gibi bir üçüncü taraf, bürokrasinin tıkanıklığına takılmayan etkin bir süreç sunabilir.
I was sent to a sanatorium to rot, left to die, abandoned by my own husband, who prayed the end would come quickly not so that I would be spared pain and misery but so that he would be unburdened by me,
Çürüyeyim diye hastaneye gönderildim ölüme terk edildim kendi kocam tarafından terk edildim. Sonum çabucak gelsin diye dua ederdi acım ve sefilliğim dinsin diye değil benim yükümden kurtulsun diye.
Principal comes in unburdened, free but for his brilliant ideas.
Patron dediğin, eli boş ama kafası dolu olmalı.
The City of Light unburdened me.
Işıklar şehri beni bu yükten kurtardı.
Together we created a fellowship unburdened by the limitations of man.
Birlikte insanoğlunun sınırlarından kurtulmuş bir kardeşlik yarattık.
If you love me, you will leave this place far behind, and live a life unburdened by your past.
Beni seviyorsan buradan çok uzaklara gidersin ve geçmişinin yükünü taşımadan yaşarsın hayatını.
Has he unburdened?
İtiraf etmiş mi?
She unburdened.
İtiraf etti. İlacı aldı.
"in my now-finite lifetime, and I have never felt so unburdened."
Benim şimdi sonlu ömür, Ve ı o kadar yükünden olmamıştı.
In a hypnotic state, unburdened by doubt and fear, we can accomplish the impossible.
Hipnoz altındayken, şüphe ve korkunun yükünden kurtulup imkansızı gerçekleştirirsiniz.
I was hoping by admitting my weakness to you, I'd somehow be unburdened.
Zayıflığımı sana itiraf ederek bir şekilde hafifleyeceğimi umuyordum.
I feel unburdened.
- Çok rahatladım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]