Unchangeable translate Turkish
30 parallel translation
We defend the law which has to be unchangeable and eternal!
Kaldırılamaz ve değiştirilemez olan yasalarımızı koruyoruz!
That's unchangeable now.
Bu artık değiştirilemez.
Unchangeable.
Değişmeyen.
As unchangeable as nature.
Doğa kadar değiştirilemez şeyler
lts doctrine will be unchangeable.
Doktrinleri değiştirilemezdi.
My unchangeable love is the same as the color of a jade. Think of me when you see it.
Açığa çıkmasın diye sırrı, o yüzden öyle davrandım.
Full of unchangeable love.
Yıkılamaz bir aşkla doluyum.
Full of unchangeable love.
Yıkılmaz bir aşkla doluyum.
Confucius says I became learned at 10 self-aware at 30 unchangeable at 40 enlightened at 50 wise at 60 and desireless at 70
Büyük usta Konfüçyüs der ki ; " On yaşıma kadar öğrendim, otuz yaşımda kendimi buldum, kırk yaşımda değişemez oldum, elliden atmışıma kadar aydınlığa eriştim, yetmişimde ise arzularımı kaybettim.
The comrades will play Beethoven to demonstrate that even he, great as he is, is immortal, but not unchangeable.
Yoldaşlar Beethoven çalacak onun büyüklüğünü ve ölümsüzlüğünü ispat etmek için ve değiştirilemezliğini.
Sheme is unchangeable
plan plandır. değişmez.
It shows that many things we consider natural and unchangeable and that the appearances of things as they really are not.
Doğal ve değişmez diye düşündüğümüz şeyler o kadar da doğal değil aslında.
Not yet, still steadfast, still unchangeable, Pillow'd upon my fair love's ripening breast, to feel for ever Its soft fall and swell.
Daha değil, hala sabit ve değişmez,... güzel sevgilimin olgun göğüslerine yaslayıp, sonsuza kara hissetmek onun yumuşaklığını ve kabarıklığını.
The pieces unchangeable.
Parçaları geri alamazsın.
The accepted belief was that species were fixed, unchanged and unchangeable since their creation by God.
Kabul edilen inanç, Tanrı tarafından yaratılışından bu yana, türlerin, sabit, değişmez ve değiştirilemez olduğu yönündeydi.
That's unchangeable.
Bu değiştirilemez.
" No, yet still steadfast, still unchangeable
"Hayır, hâlâ sarsılmaz, hala değişilmez"
It is unchangeable.
Asla değiştiremezsin.
Unchangeable. There was a complication, but we were able to take care of it in surgery.
Ameliyatta bir sorun çıktı ama sorunu halledebildik.
genes equal things that cannot be changed ; genes equal things that are inevitable and you might as well not waste resources trying to fix ; might as well not put societal energies into trying to improve because it's inevitable and it's unchangeable... and that is sheer nonsense.
Genler değiştirilemez genler kaçınılmaz şeylerdir ve onları onarmaya çalışırken kaynaklarını harcayamadığınız gibi geliştirmeye çalışırken de toplumsal kuvvet kullanmamanız gerekir.
But what's really important is that these physical laws, as well as being unchangeable, are universal.
Fakat asıl önemli mesele, bu yasaların değişmez olduğu kadar evrensel olup olmadığıdır.
They are unchangeable, and there are no exceptions.
Bu kanunlar değiştirilemez, ve hiç bir istinası yoktur.
Distance from the idea that it's an unchangeable given.
"Böyle gelmiş böyle gider" anlayışına karşı bir mücadele.
One outcome, unchangeable, escapable.
Kaçınılmaz değiştirilemez mutlak bir gelecek.
You are an abomination trying to change the unchangeable,
Sen, değiştirilemez olanı değiştirmeye çalışan bir sapkınlıksın.
"... as that a mortal man could overbear " the unchangeable unwritten code of heaven.
" as that a mortal man could overbear the unchangeable unwritten code of heaven.
I don't know if my path is fixed, unchangeable.
İzleyeceğim yol düzeldi mi yoksa değiştirilemez mi bilmiyorum.
"infinite and unchangeable."
"Sonsuz" ve "değiştirilemez" gibi.
But what's really important is that these physical laws, as well as being unchangeable, are universal.
Bilimin en büyük teorilerinden biriyle tanışalım. Evrim.