English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unreachable

Unreachable translate Turkish

163 parallel translation
" To prove that the Moon is not unreachable,
"... Kanıtlayan çok ilginç bir belge. "
an unreachable country, a long way to go.
... "ulaşılmaz, çok uzak bir diyardan geldim", der.
The other new arrival has considered you unreachable but now is realising this has changed.
Diğer yeni gelen sizi ulaşılmaz olarak değerlendirmişti ama şimdi durumun değiştiğini anlıyor.
How unfortunate that art is so indifferent to personal morality... otherwise you would be supreme, unreachable, inimitable.
Sanatın kişisel erdemlere bağlı olmaması ne kötü. Öyle olsa mükemmel, erişilmez, eşsiz biri olurdun.
To reach the unreachable star
Erişilmez yıldıza erişmek
The unreachable star
Erişmek
To reach the unreachable star.
Erişilmez yıldıza erişmek.
To reach the unreachable star To reach the unreachable star
Erişilmez yıldıza erişmek
I'll be unreachable.
Uzaklarda olacağım.
Of course there's a problem, because the closer you come, I think, to another human being... the more completely mysterious - and unreachable... that person becomes.
Ama tabii bir problem var, çünkü sen ne kadar bir başka insana yaklaşırsan o kişi de bir o kadar gizemli ve ulaşılmaz oluyor.
Without the access code, the story's unreachable.
Erişim kodu olmadan, hikayeye ulaşılamaz.
Consider me unreachable.
Beni ulaşılmaz varsayın.
The other new arrival has considered you unreachable, but now is realizing this has changed.
Ya ölüm? Diğer yeni örneğimizse seni ulaşılmaz buluyor, ama şimdi bunun değişiyor olduğunun farkında.
While he was nineteenþ he feel for a woman, an unreachable woman...
Daha on dokuz yaşındayken bir kadına, erişilmez bir kadına...
But he is in his own Hell, child, and quite unreachable.
Ama o kendi Cehennem'inde, çocuk. Ve oldukça ulaşılmaz.
We must reach... the unreachable star... until the days dwindle down to a precious few.
Ulaşılmayacak yıldıza... erişmeliyiz... Günler en değerli ve az olana ulaşıncaya dek.
Uh, she's gonna be unreachable till Monday.
Pazartesi'ye kadar kendisine ulaşılamazmış.
Well, she's unreachable.
Ona ulaşılamıyor.
And you come back with "she's unreachable"?
Bana ulaşılamıyor diye dönme.
There is no such word as "unreachable" for this office.
Dinle ve öğren! Bu ofis için ulaşılamıyor diye bir kelime yok!
"Unreachable" may work for other hacks out there, but not here!
"Ulaşılamıyor" diğer budalalarda işe yarayabilir! Ama burada olmaz!
If you ever use the fucking word "unreachable" in my office again, I swear to god
Bir daha ofisimde ulaşılamıyor kelimesini kullanırsan, Tanrı şahidim olsun ki..
To reach The unreachable star
Uzanılamayan Yıldıza uzanmak
Mr. McDermott has been unreachable, so I'll take over, if it pleases the court.
Bay McDermott son zamanlarda bize katılamamıştı. Ben devralsam olur mu?
You said you were gonna be unreachable.
Sana ulasilamayacagini söylemistin.
He's unreachable, apparently.
Ona ulaşamıyorum.
- She's unreachable.
- Ulaşılmaz durumda.
She's in the house and she's unreachable?
Evde ve ulaşılamaz durumda, öyle mi?
Ten : the truth is cool but unreachable.
On : Gerçek harikadır ama ulaşılamazdır.
So far he's been unreachable.
Adama henüz ulaşamadık.
It's as if you've reached the unreachable and you weren't ready for it. "
Sanki ulaşılmaz olana ulaşmış ama buna hazırlıksız gibisin. "
Listen. I need to talk to him now. He's unreachable.
Dinle, şu an seninle konuşmak istediğim... bütün bunlar değil.
It's as if you've reached the unreachable and you weren't ready for it. "
Ve sanki ulaşılmaza ulaşmış gibi hissediyorsun Ve buna daha hazır olmadığını. "
He will be unreachable for comment.
Yorum almak isteyenler ona ulaşamayacaklar.
It's 60 kilometers away... but for us, it's more unreachable than a mirage.
60 km uzakta fakat bizler için ulaşılamaz bir mucize sanki.
- With Linwood on vacation, unreachable.
- Linwood izinli, erişilemez.
- You said Linwood was unreachable. - He is.
- Linwood'un erişilemez durumda olduğunu söylediğini zannediyordum.
- Unreachable?
- Ulaşılmaz mı?
Now my vice president suddenly is unreachable.
Şimdi de Başkan Yardımcısı birden ulaşılamaz oldu.
He's unreachable.
- Bunu denedim, ona ulaşılamıyor.
Once he's there, he will be unreachable.
Orada ona ulaşamayız, yoksa bidaha yapamayız.
The area where we crashed was unreachable... given the amount of fuel we started with. I checked all the islands in the vicinity.
Çakıldığım alan, başladığımız yakıt ile erişilemez bir yerdeydi Komşu adaların tümünü kontrol ettim.
- Although he is unreachable.
- Ulaşılamaz biri olsa da.
I'm so not unreachable!
Hiç de ulaşılamaz değilim!
She'll be quite unreachable.
Ve oldukça uzaklarda olacak.
But it's unreachable, because you stole it.
Ama ulaşılamaz, çünkü siz onu çaldınız!
Agent Gibbs is unreachable in the field.
Ajan Gibbs görevde olduğu için ulaşamıyoruz.
I'm currently on assignment in Kabul and I'm unreachable.
Şu an görev için Kabil'deyim ve bana ulaşamazsınız.
What do you mean, unreachable?
Ulaşılamaz da ne demek?
and then when we want to reach him, all of a sudden, he's unreachable... - nowhere to be found.
Arkadaşın yardıma çok muhtaç ama ona ulaşmak istediğimizde birden ortadan kayboluyor ve hiçbir yerde bulunamıyor.
Unreachable.
Uzaklar da demek!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]