English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unresolved

Unresolved translate Turkish

330 parallel translation
To the shore throng many doubtful hollow-hearted friends... unarmed and unresolved to beat them back.
Bizden de pek çok asker düşmanı püskürtmek için kıyıya toplandı, ama hepsi tedirgin, gönülsüz, kararsız ve silahsız.
Well, a delay generally indicates indecision, an unresolved conflict, a manifestation of the will to live or a desire for attention, but...
Şey, gecikme genellikle kararsızlık, çözülmemiş çatışmanın işaretidir, yaşama isteğinin bir dışa vurumu ya da dikkat çekme arzusu, fakat...
These dreams are flashes from the unresolved past, flashes that illuminate moments... previously lived in confusion and doubt.
Bu rüyalar, azmedilememiş geçmişin parlamalarıdır, karmaşa ve şüphe içinde yaşanmış zamanları aydınlatan parlamalar...
We are not searching for solutions which might not have been his nor seeking to conclude the plots which his death left unresolved
Ne kendisine ait olmayan çözümlerin peşinden koşuyor ne de ölümünün çözümlenmemiş bıraktığı olayları tamamlamaya çalışıyoruz.
NUMBER OF UNRESOLVED ROBBERIES INCREASES
Her ay yapılan soygun sayısı artmaya başladı.
There is hope in any unresolved and unpredictable situation.
Çözülmemiş ve önceden öngörülmeyen her durum için bir umut vardır.
Unresolved.
Çözülmemiş.
One of them... a portly psychiatrist, explained... I was generated by an unresolved lust for my father.
İçlerinden biri babama, karşı konulmaz bir şehvetle bağlı olduğum şeklinde bir açıklama yaptı.
Our position as women is still unresolved!
Kadınlar olarak yerimiz hâlâ çözümlenmemiş!
This is still an unresolved case and no leads have come up from investigations
Ne yazık ki faiili meçhul kaldı! ve her hangi bir ip ucuda yok elimizde
Expressed optimism that speaking would result in light shedding About this unresolved problem.
Müzakerelerin çözülmediğini ve bunun sonucunun kötü olacağını dile getirdi.
Your friend has unresolved conflicts.
Arkadaşın çözülmemiş mücadeleler içinde.
I have certain unresolved feelings about your father.
Babana karşı olan duygularım karmakarışık.
I have too many unresolved relationships in my life.
Hayatımda o kadar çok karmakarışık ilişkim var ki.
I don't want to interfere with your personal life, but unresolved strong emotion can affect judgement.
Özel hayatınıza karışmak istemem, ama çözülmemiş güçlü duygular, doğru karar vermeyi etkileyebilir.
I don't want to interfere with your personal life, but unresolved strong emotion can affect judgement.
Burası nasıl bir yer? Kayıtlarımızda onun varolduğuna dair bilginin dışında, çok az bilgi var.
Especially if they leave unresolved issues on Earth.
Özellikle dünyada çözülmemiş mesele bırakmışlarsa.
Well, clearly, there are some unresolved issues we should deal with.
Anlaşılan çözülmemiş meselelerimiz var.
Unresolved issues.
Çözülmemiş meseleler.
That unresolved issue?
Çözülmemiş mesele bu mu?
- Unresolved.
- Çözümlenmedi.
- Unresolved?
- Çözümlenmedi mi?
I thought I asked you out only because I was trying to work out some unresolved issues about my father or something.
Ben de kendimle ilgili meseleler yüzünden sana çıkma teklif etmiş olmaktan korktum. Aman Tanrım. Bilirsin işte babamla çözemediğim meseleler yüzünden.
I fear she may pass over and leave the matter unresolved.
Mesele hallolmadan ölmesinden korkuyorum efendim.
If you don't get better have Dr. Baines check into... an unresolved, controlled Candida problem.
İyileşmezseniz Candida enfeksiyonu olasılığı için... Dr. Baines'e başvurmanız yerinde olur.
It's a surrogate father-son dynamic, with unresolved issues of dominance.
Kimsenin birbirine üstünlük kuramadığı bir baba-oğul kavgası gibi.
He's come to settle the score that was left unresolved?
Yarım kalan hesabı bitirmeye mi geldi?
Well, Roz, I think your whole problem stems from some unresolved issues that cause you to choose the men you date.
Bence çözülmemiş bazı sorunların var - Bunlar da yanlış erkekleri seçmene sebep oluyor.
I fear much remains unresolved. Storm's claustrophobic trauma will pass. I am more concerned about Logan.
Storm, kendini tehlikeye atarak ve inancınla Polemachus'u kurtardın!
I thinkyou still have a lot of unresolved feelings... about this woman stealing your students.
Sanırım hala öğrencilerini çalan... bu kadın hakkında çözülmemiş duyguların var.
Is there some unresolved issue between you and Jason?
Sen ve Jason'ın arasında çözülmemiş bazı konular mı var?
The only tried and true way is to work out what unresolved issues keep it here..... and, erm... resolve them.
Denenmiş en iyi yol, onu burada tutan meseleyi bulmak ve sorununu çözmek.
- Yeah, I don't know it just seemed so unresolved.
Evet, bilemiyorum. Bana çözümlenmemiş gibi göründü.
- Unresolved?
Çözümlenmemiş?
Unresolved?
Çözümlenmemiş bir şekilde mi?
- Dawson, I don't mean to sound like a blob of paint, but can we just let this one thing remain unresolved for now?
Dawson, bir yığın boya gibi konuşmak istemiyorum ; ... ama şimdilik bu konuyu çözümlenmemiş olarak bıraksak?
Dreams are a by-product of unresolved emotion.
Rüyalar, çözümlenmemiş duygusal sorunların ürünüdür.
I've managed to stabilize Lieutenant Torres for the time being, but the matter of how to proceed with her treatment remains unresolved.
Şimdilik Binbaşı Torres'in durumunu karalı bir halde tutmayı başardım, ama tedaviye nasıl devam edileceği konusu, hala çözülemedi.
Gabrielle, I sense that there's some pent-up energy... Some frustration eating at you. Some unresolved desire.
Gabrielle, sende biraz... hapsedilmiş enerji... biraz... seni yiyen düş kırıklığı... biraz... kararsız arzu olduğunu hissediyorum.
It's all the unresolved business between me and my brother.
O, ben ve kardeşim arasındaki bütün çözümlenmemiş işlerden dolayıydı.
Maybe some unresolved Oedipal conflict.
Çözülmemiş ödip kompleksi olabilir.
Unresolved matters, licenciado.
Henüz çözülmemiş sorunlar, Licenciado.
Her death seems to have upset you a great deal which ultimately may have triggered unresolved issues with your brother's passing.
Onun ölümü seni çok üzmüşe benziyor. Bu da ağabeyinin ölümünde bastırdığın duygularını tetiklemiş olabilir.
Which brings us to one small unresolved item :
Bu da bizi çözülmemiş ufak bir soruna getirir :
Is it still unresolved?
Hala sürüncemede mi?
Your father has an unresolved issue on your planet, and it irritates me.
Babanın sizin gezegeninizde çözülmemiş bir problemi var, ve bu beni rahatsız ediyor.
The question of who the new owners will be is still unresolved.
Yeni takım sahiplerinin kim olacağı henüz açıklığa kavuşmadı.
All I'm saying is that sometimes, subconsciously a person will put themselves in a situation, perhaps even create it to have an arena in which to work out an unresolved issue.
Benim söylemek istediğim bazen insanın çözümleyemediği durumlar nedeniyle bilinçaltı böyle olaylar yaratır.
And the thing is, I don't want to leave what happened the other day hanging... so unresolved... and everything, so -
Sorun şu ki geçen gün olanların havada ve çözümsüz kalmasını da istemiyorum.
And there's a lot of unresolved crap between Sam and me.
Sam ile aramızda cevapsız kalan bir çok şey vardı.
The case was placed in the files, unresolved.
Dava, çözümsüz olarak dosyalandı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]