Valued translate Turkish
720 parallel translation
Mrs. Caldwell was a valued client, yes.
Bayan Caldwell değerli bir müşteri idi, evet.
"Here to drink, smoke and dance is highly valued and to kiss girls also"
"Burada yemek, içmek, dans etmek ve kızları öpmek çok değerlidir."
" Jewellery stolen valued at 250,000 marks.
" 250 bin mark değerinde mücevher çalındı.
STOLEN JEWELLERY VALUED AT 250,000 MARKS
ÇALINAN MÜCEVHERLERE 250 BİN MARK DEĞER BİÇİLDİ
Our valley is very rich in a metal called gold which, fortunately for us, is valued very highly in the outside world.
Vadimizde altın denilen bir madenden bolca var. Çok şanslıyız ki dış dünyada bu çok değerli bir şey.
I've valued all you've done for me, Irene.
Benim için yaptığın her şey çok değerliydi Irene.
Woman is at best a prize, a property valued much the same as a horse or a dog, unlike the pear and sheen of skin and soundness of teeth and limb.
Kadınlarsa bacakları ve dişleri sağlıklı, ciltleri pürüzsüz değilse at, köpek kadar değeri olan maldır, büyük ödüldür ancak.
And I may have succeeded in taking from him the one thing in life that he valued.
Ve belkide Onu hayatta en çok değer verdiği şeyden uzaklaştırmayı başardım.
Because a woman's work is never valued
Çünkü bir kadının yaptığı işin hiçbir değeri yok.
Grandmother's, Mother's and my bracelet, priceless, but valued at 12,000 kronor.
Büyükannemden yadigar bilekliğe ise paha biçilemez. Ama hadi ona da 12.000 diyelim.
And was apparently timed to coincide with the shooting of red lightning... Just as the horse, valued at $ 250,000, was leading the pack at the far turn.
Anlaşıldığı üzere 250.000 dolar değerindeki atın yarışı önde götürürken... vurulması da bu planın bir parçası.
Something to be valued and loved.
Değer verilecek ve sevilecek bir şey oldu.
I brought some stamps to be valued.
Değerli birkaç pul getirmiştim.
I don't have to tell you how much we've valued having you here.
Bizim için burada olmanızın ne kadar önemli olduğunu söylemek bile gereksiz.
They embraced the ideologies of the Third Reich as educated adults, when they, most of all, should have valued justice.
Üçüncü Yönetim ideolojilerini eğitimli birer yetişkinken kucakladılar. Yani tam da adaleti uygulayacakları zamanda.
And you are a fallen in love one and valued husband.
Bir aşk, Bir Koca veya bir Saygı mı?
Yes. You're my most valued lodger, Mr. K.
Siz benim en iyi müşterimsiniz.
For what reason, then, would a member of the Bodin family take Colleen, one of the kennel's most valued animals, and deliberately turn her loose in the field?
Hangi sebepten Bodin ailesinin bir ferdi yuvanın en değerli hayvanlarından Coleen'i alıp zincirinden serbest bıraksın?
Your lives mean slow death to the more valued members of the colony.
Sizin hayatınız koloninin diğer değerli üyelerinin yavaş ölümü anlamına geliyor.
We've lost several good men, and a valued friend in Gruber.
Çok sayıda iyi adamı ve değerli dostumuz Gruber'i kaybettik.
Because the brothers valued profit higher than faith.
Çünkü kardeşlerim menfaatlerini, imandan daha önemli saydılar.
Well, personally, I find it fascinating that with all their scientific knowledge and advances, that it was good old-fashioned human emotion that they valued the most.
Onca bilimsel anlayışlarına rağmen, yine en değeri biçilmez olanın bildiğimiz insan duygularının olması beni şaşırttı.
Please give me your valued guidance
Lütfen mütevazi şovumun tadını çıkarın!
Everything was valued at a high price
Hepsi yüksek değerdeydi.
And the collection is valued at $ 1,000,000.
Koleksiyonun değeri yaklaşık 1 milyon dolar.
You're being presumptuous, you've over valued me.
Değerinizi abarttığım için haddinizi aşmaya başlıyorsunuz.
- Thank you, Luca. Most valued friend.
- Sağ ol, Luca, en değerli dostum.
No beating-around-the-bush, This is a highly valued commodity.
Evelemeyin beyler, bu çok değerli bir mal.
Like the most valued of collaborators. Of course.
O yardımcılarımın en kıymetlisi.
Your uncle, King Wilhelm, would certainly have valued it more.
Amcanız, Kral WiIIiam bunu kesinlikle daha çok takdir ederdi.
You have been found guilty of stealing by force a packet of diamonds valued at? 140,000.
140 bin paund değerinde elmas içeren bir paketi şiddet kullanarak çalmaktan suçlu bulundun.
It's pretty, but is it art? Well, how is it valued?
"Güzelmiş, ama buna sanat denir mi?" Buna nasıl değer biçilir ki?
His estate has been valued at... $ 750 million.
Tahmini mal varlığı : 750 milyon dolar.
Valued at $ 350,000.
350000 dolar değerindeydi.
He's our most valued teacher.
Kendisi en kıymetli öğretmenimizdir.
Do I still want you to take them to be valued by the Duke of Buckleigh, my Lord?
Ben sizden hala onları Buckleigh Dük'üne götürüp onlara değer biçtirtmenizi istiyor muyum mu diyecektiniz?
Now, it seems in your investigation of a homicide, you stumbled upon one of my most valued counter-intelligence men.
Şimdi, bir adam öldürme olayını soruştururken, öyle anlaşılıyor ki, benim en değerli karşı istihbarat elemanlarımdan birine rast gelmişsiniz.
Scout, show man family person, valued partner...
İzci, şovmen... ... aile adamı, değerli bir ortak...
I have come to know If more of us valued your ways, food and cheer above hoarded gold, it would be a merrier world.
Şimdi biliyorum eğer çoğumuz senin prensiplerini, yemeğini ve neşeni hazinelerden daha fazla önemseseydik, dünya daha neşeli olurdu.
My father valued the swords a great deal.
Babam kılıçlara büyük değer verirdi.
This was a time when free inquiry was valued once again.
Serbest düsüncenin yeniden basladigi bir dönemdi bu.
He was found guilty of stealing the hide and the bones only... which were valued at $ 18... making his crime petty larceny.
Sadece 18 dolarlık bir hayvanın kemiklerini çalmaktan... suçlu bulundu ve adi suç kabul edildi.
Second Miss valued her relationship with Madam and asked me to switch the two babies
Ding hanım Karınızla yakın dostular... ve bebekleri değiştirmeyi önerdi
At one time he'd been a very close friend of mine... as well as my most valued colleague in the theater.
Bir zamanlar çok yakın bir arkadaşım olduğu gibi aynı zamanda tiyatrodan da en değerli meslektaşımdı.
The Pisarro you saw upstairs was valued at 200-300 million.
Üst katta gördüğünüz Pisarro 200-300 milyon değerindedir.
The diamond company reported to the insurance company that the man that escaped got away with a pouch valued at $ 77,000.
Elmas şirketi sigorta şirketine bildirdi. Kaçan adamın elinde bir çanta var ki. 77.000 $ değerinde.
You are a valued customer and a friend.
Çok değerli bir müşterim ve arkadaşımsın.
She is my most valued aide.
En değerli yardımcımdır.
It's standard practice among many business professionals to reward valued clients with gifts, is it not? Yeah.
Bu birçok firma tarafından kullanılan değerli müşterileri hediyelerle mükafatlandırma uygulamasıdır, değil mi? Evet.
The stock, which was valued at 1.5, now has a par value of over $ 9.00 a share. In other news...
Stoklar., bir getirisi olanlar şimdi, 9 değerinde kar veriyor hisse başına.
I valued it all this time, thinking of you.
Bu zamana kadar sana verdiğim değerin karşılığı olarak.