Ves translate Turkish
56 parallel translation
Six, deuce, pair of fives... ten, three.
Altı, eş, beşlik on, üç.
You will say six A ves and a Pater Noster for that bit of vanity, Sister.
6 kez A ves ve bir Pater Noster okuyacaksın Rahibe.
You'll say another five A ves and beg your soup... for that little display of pride, Sister.
5 kez daha A ves okuyup bu gurur gösterişi için... çorba dileneceksiniz, Rahibe.
La proxima ves traigo mi camioneta. Yeah.
- La próxima vez, traigo mi camioneta.
The pawn mo ves, and checkmate.
Vezir dört kare. Şah ve mat.
Pepe, ¿ cómo lo ves, inteligente?
Hayır, Marty, onun akıllı biri olduğunu düşünmüyorum.
She only mo ves when you turn on that goddamn machine.
Yalnızca şu kahrolası makineyi açtığınızda hareket ediyor.
What you remembered today pro ves it.
Bugün hatırladığın şey bunu kanıtlıyor.
She lo ves it.
O buna bayılıyor.
If she wa ves, I've scored a triumph.
El sallarsa zafer kazanmış olurum.
I'm a part of that force that always cra ves evil and always creates good.
O gücün bir parçasıyım, Hep kötülüğü isteyip, iyiliği yaratan.
ves To make our li a little better, to do something t, worthwhile, we set a place apar a clinic for the sick.
Hayatlarımızı biraz daha iyi yapabilmek için daha değerli olması için, farklı bir yer inşaa ettik. Bir klinik. Hastalar için.
FRANÇOIS LO VES ANO THER WOMAN
FRANÇOIS BAŞKA BİR KADINI SEVIYOR
- Ambassador Ves Alkar.
- Büyükelçi Ves Alkar.
Wes!
Ves!
I came by to see if Wes had healed up alright.
Ves'in sağlık durumu nasıl diye bakmaya geldim.
Don't worry about it, Wes.
Merak etme, Ves.
He was my friend, too, Wes.
O benim de dostumdu Ves.
Wes, you want to protect his memory. We all do. But we have to look out for ourselves now.
Ves, ben de onun anısını korumak isterim, hepimiz isteriz ama şu anda hepimiz kendi derdimize düşmeliyiz.
The first night I met you, Wes, I knew I wanted you on this squad.
Seninle ilk tanıştığım gece Ves, seni bu bölükte görmek isteyeceğimi biliyordum.
You speak French? Oh, ves.
- Fransızca biliyor musunuz?
And ves, it was noisv.
Ve evet, çok gürültülüydü.
Oh, I expect so, ves.
Sürücü mü olacaksın? Öyle umuyorum.
Before the war, ves.
Savaştan önce, evet.
Ah, ves, the son.
- Oğluyum. Evet oğlu.
The word'fe'turns into'ves', and'knife'turns to'knives'.
fe tuens to ves... "Bıçak, bıçağı"
Ves the great thing that they seem its bodies?
Baksana, gövdesi ne kadar büyük.
As consequencias sao as mesmas, nao importa como ves isso.
Hepsi aynı aslında. Nasıl bakarsan bak.
Se tu ves isto, tu nao tens tempo.
Bunu gördüğünüzde, fazla vaktiniz yok demektir.
She ves in Culpeper.
Culpeper'da oturuyor.
- Ves!
- Bak!
- Ves!
- Başka bir şeyler al!
I thing we shou d keep a minute of silence for ourse ves
Azıcık düşünelim. Kendimiz için.
No thinking for yourse ves... no a ternative p ans... and above a, DISCIPLINE
Kendi kendinize kararlar vermek yok. Başka planlar yapmak yok. En önemli şey ise :
But they're sti can't find the wo ves when they find them, they'gather them in a boat to a far away is and!
Ama hâlâ kurtları bulamadılar. Bulduklarında ise, hepsini uzakta bir adada gemide toplayacaklar.
If we warn the wo ves, we can delay the ship's departure and have time to find it
Kurtları uyarırsak, geminin uzaklaşmasını engelleyip onları bulmak için zaman kazanırız.
Choosing between hunting wo ves or bats... bats, anyday!
Kurt mu yoksa yarasa avı mı diye sorsalar tabii ki her zaman yarasayı seçerim!
Wou dn't be better to give ourse ves up?
Teslim olsak daha iyi olmaz mı?
Mr Newmann, did you get the wo ves?
Bay Newmann, kurtları yakaladınız mı?
I tagged him with a microchip and I let him go so he cou d find the wo ves and then indicate the position of the escaped anima s to the hunter
Ona bir mikroçip yerleştirip dışarı saldım. Böylelikle kurtları bulabilecek ve avcıdan kaçan bir hayvan olduğunda sinyal verecekti.
¯ Ves? I told you that everything is resolved.
Her şeyin yoluna gireceğini söylemiştim.
No, no "should'ves" I don't do "should'ves".
Hayır, "keşke" ler yok. Ben "keşke" demem.
assuming your Suzumiya-san and the one I know are the same kind of person ves you.
senin Suzumiya-san'ının benim bildiğimle aynı kişiliğe sahip olduğunu farzederek söylüyorum. Kıskandım.
Hillary lo ves me, in his way.
Hillary beni kendi çapında seviyor.
Yeah-ah * * All the ves like Jagger I've got the moves like Jagger
* Tüm hareketler Jagger gibi * * Tüm hareketlerim Jagger gibi *
( grunts ) Homer, this is bad for you, too.
Ves... selâm!
¿ Cémo te atre ves a ocultar esto de mí?
Bunu benden nasıl gizlersiniz?
Ves, mijito?
Anladın mı tatlım?
Pr tam Singh g ves everyone one chance to ve,
Pritam Singh herkese yaşam şansı verir.
¿ ves? amigos.
Oh, pekala...
I'll bring out the illuminants and contrast.
Işıklandırma ve veşıtlığı artıracağım.