Viewed translate Turkish
412 parallel translation
One viewed with horror the mysterious workings of nature.
Doğanın gizemli işlerini korkuyla izleyen bir insan.
One day, we shall be awakened with suffering and dismay to the realization that the soul is not a superstition nor the spirit of man a material substance that can be viewed under a microscope.
" Bir gün uyanacağız acı ve dehşetle. Fark edeceğiz ki ruh bir batıl inanç değil, bir insanın ruhu mikroskopla inceleyebildiğimiz bir madde değil.
Nana, the nursemaid, being a dog, kept her opinions to herself and viewed the whole affair with a certain tolerance.
Nana, dadı olan köpek fikirlerini kendine saklar tüm olaylara belli bir hoşgörüyle bakardı.
Their break with the past was viewed with great horror by the academic school... who had for so long reigned supreme in French art.
Onların geçmişle olan kopuklukları, Fransız sanatına uzun süre hükmeden akademik ekol tarafından dehşetle karşılandı.
No form or reason except when viewed through a veil of fever.
Biçim ya da mantık yok ta ki bir hararet perdesinden bakıncaya kadar.
I shall be back in a moment after you've viewed this rusty elbow in the plumbing of television.
Televizyon tesisatındaki şu paslı dirseği izledikten sonra döneceğim.
Our ships have been viewed near the point of operations.
Gemilerimizi farkettiler.
You report that your ship was viewed at scene of your present operations?
Gemilerin operasyon bölgesinin yakınında görüldüğünü söylemiştin.
They have been viewed many times, but not at the scene of operations.
Daha önce de görülmüşlerdi, ama operasyon sahasında değil.
Rome liberates itself, viewed from the heights where the moral judgment reigns,
Roma kurtuluyor yükseklerden, moral hükümün yerinden
The treaty isn't viewed very favorably.
Anlaşma pek olumlu karşılanmadı.
We are viewed.
Görülüyoruz.
Mr. Chairman, I think it is better when viewed from a distance, eh?
Bay Başkan, uzaktan bakılınca daha iyi göründüğünü düşünüyorum.
He was viewed as one of the good old guys, perhaps a bit senile, but after all, he had given himself to France.
Yaşlı iyi bir adam ve biraz da bunak biri olarak görülüyordu ama yine de kendini Fransa'ya adamıştı.
So we viewed it as a brutal attack.
Bunu gaddarca bir saldırı olarak gördük.
A mountain is most beautiful viewed right from its base.
Bir dağın en güzel göründüğü yer, etekleridir.
Viewed objectively, I'm dead weight.
Ama tarafsızca bakarsak, ben bir ceset oldum bile.
For those of you who have not viewed the deceased, please step forward.
Merhumu görmeyenler, lütfen öne çıksın.
And from what Magenta and Columbia eagerly viewed on their TV monitor there seemed little doubt that Janet was indeed its slave.
Ve Magenta ile Columbia'nın TV ekranına tutkuyla bakmalarından Janet'ın aslında onun kölesi olduğu düşünülebiliyor.
I know it isn't your intention but this will be viewed as a list of my faults
Niyetinizin bu olmadığını biliyorum ama bu benim hatalarımın bir listesi olarak algılanacaktır.
Therefore, this particular incident cannot be viewed as a fight.
O yüzden, bu özel hadise bir kavga olarak görülemez.
We'd better get off and change into those things that they designed for us off the entertainments we viewed from Earth.
En iyisi bu giysilerden kurtulup Dünya'daki yayınlara bakılarak yapılmış giysileri giyelim.
If you can pick and choose from a large number of stars viewed from any vantage point in space you can always find a resemblance to the pattern you're looking for.
Eğer çok sayıda yıldız arasından istediğinizi seçebilir ve onlara uzaydaki istediğiniz herhangi bir gözlem noktasından bakabilirseniz,... aradığınız şekillere benzeşmeyi her zaman bulabilirsiniz.
No ship from Earth has ever penetrated those clouds and viewed, close-up, the surface of this tantalizing world.
Hiçbir insan yapısı araç bunları geçerek bu çarpıcı dünyayı göremedi.
Viewed from elsewhere, our system will then resemble the Ring Nebula in Lyra the atmosphere of the sun expanding outward like a soap bubble.
Dışarıdan bakıldığında bizim sistemimiz Çalgı takımyıldızındaki "yüzük bulutsusu" ile benzerlik gösterecek. ... Güneşin atmosferi dışa doğru bir sabun köpüğü gibi genişleyecek
Even though they commit acts... which, calmly viewed afterwards... could only be seen... as unchristian and brutal.
Fiiliyatta işlemiş bile olsalar bilahare sakin kafayla bakıldığında sadece Hıristiyanlık dışı ve merhametsiz görülebilirdi.
And that everything I have found here... is like a garden, viewed from outside the garden gate.
Ve bahçe kapısının dışından baktığımda burada bulduğum her şey bir bahçe gibi.
Rupert Pupkin's performance has been viewed by a record 87 million American households. Rupert Pupkin, the kidnapping King of Comedy was sentenced to six years imprisonment at the minimum-security facility in Allenwood, Pennsylvania for his part in the abduction of talk-show host Jerry Langford. MAN 4 :
Yetkililer, Pupkin'in şovunun 87 milyon Amerikalı tarafından izlendiğini bildirdiler.
I think that in normal porn movies sex is viewed from the head.
Normal porno filmlerde... seks en önemli unsurdur.
I viewed it yesterday.
Dün seyrettim.
You Franciscans, however, belong to an order where merriment is viewed with indulgence.
Siz Fransiskenler ise, neşenin memnuniyetle karşılandığı... -... bir tarikata aitsiniz.
It was necessary. It might be viewed as aggression.
Kenetlenme mengenelerini açmaya hazırız.
- If selected, you'll help shape... television programming viewed by our entire nation... in return for which you'll receive a check... in the amount of $ 286 each month.
- Seçildiğinizde, tüm ülkede izlenen televizyon programlarının belirlenmesine yardımcı oluyor ve karşıIığında her ay 286 dolarlık bir çek alıyorsunuz.
Sarjenka's transmission could be viewed as a call for help.
Sarjenka'nın mesajı yardım çağrısı olarak görülebilir.
You really shouldn't be here because it might be viewed by some as unethical.
Burada olmaman gerekir çünkü bu durum bazılarınca etik görülmeyebilir.
"I am satisfied that there is not a scrap of paper in my files that might even arguably be viewed as exculpatory."
"Şundan eminim ki, benim dosyalarımda paçavra bir kağıt kesinlikle yoktur. Hatta tartışmalı ya da suçun olmadığını gösteren bir şey de yoktur."
He just viewed the video tape I left him of Ramon torturing Major Chavez.
Ona gönderdiğim, Ramon'nun Binbaşı Chavez'e işkence ettiği kaseti seyretmiş.
After what I have viewed, I am convinced... that Joseph Curwen, is indeed practicing witchcraft.
Gördüğüm şeylerden sonra... Joseph Curwen'in gerçekten büyücülük yaptığı kanısındayım.
Accustomed as we are today to think of magnetism as the vector of spins and orbits of subatomic particles... ... it is often with astonishment that we discover how different men... ... viewed the set of phenomena that we group together...
Bugün olduğumuz gibi manyetizmi atomaltı parçacıklarının yörünge ve dönüş vektörü olarak görmeye alışkın sık sık şunu şaşkınlıkla farkettik ki birlikte grupladığımız farklı insanlar bir grup olguyu..... manyetizm maddesi altında görmektedirler.
Now, when you viewed my clients,
Şimdi, müvekkillerimi gördüğünüzde,
When you viewed the defendants walking'from their car into the Sac-o-Suds, what angle was your point of view?
Sanıklar, arabalarından Sac-o-Suds'a doğru yürürken, onları hangi açıdan görüyordunuz?
We've viewed with awe the protean events occurring in the former USSR.
Eski Sovyetler Biriliği'nde meydana gelen çok yönlü olayları korkuyla izledik.
What can now be viewed?
Değerlendirecek, gözden geçirecek ne var?
Half of Cardassia viewed his body.
Kardasya halkının yarısı onun cesedini gördü.
Have you viewed her ankles?
Hiç bileklerine dikkat ettin mi?
The preceding program contained scenes of extreme violence... and should not have been viewed by young children.
Az önceki programda aşırı derecede şiddet vardı... çocukların izlememesi gerekirdi.
Berkeley's films were viewed as pure entertainment, but some time sheap plied his wizar dry to the grim realities of American life... caught in the grip of the Depression.
Berkeley'in filmleri, katıksız eğlence filmleri olarak izlenirdi. Ancak bazen de ustalığını, Buhran Dönemi'nden etkilenen Amerikan hayatının acımasız gerçekliğine parmak basarak göstermişti. Hatırla yitik yiğidimi
... cannot be viewed as an idle threat.
Bu adamın geçmişine bakınca, boş bir tehdit olmadığı ortada.
The curtailment must be viewed objectively.
Engelleme operasyonu objektif olarak incelenmelidir.
The army ranks generally viewed us as dangerous people, who were prepared to shed blood for reasons they felt inadequate.
- Buna mecbur olmanıza rağmen bile mi? - Emir almama rağmen. - Emir Londra'dan mı geldi?
Gangsters then were viewed as the victims of a depressed environment.
Gangsterler o zamanlar kötü bir çevrenin kurbanları olarak görülüyorlardı.