Volcanic translate Turkish
736 parallel translation
Instead, it's an armageddon of volcanic explosions.
Onun yerine volkanik patlamalardan bir kıyamet getiriyordu.
Scientists believe there were no large land masses, just hundreds of volcanic islands.
Bilim insanları, büyük kara parçalarının olmadığına yalnızca yüzlerce volkanik ada bulunduğuna inanıyorlar.
And it turns out that most of the ocean floor is made of relatively young volcanic rock, all of it erupted within the last 200 million years.
Ve görünüşe göre, okyanus tabanının büyük kısmı tamamı son 200 milyon yıl içinde oluşmuş görece yeni volkanik kayalardan oluşuyordu.
It became clear that these volcanoes were part of a single vast chain of volcanic mountains that runs down the middle of the world's ocean basins, all the way around the planet.
Bu volkanların, tüm gezegenin çevresi boyunca dünya'nın okyanus çanaklarını saran tek bir muazzam volkanik dağ sırasının parçaları olduğu açığa çıktı.
Not just the volcanic cones, but the entire landscape here is made of this andesite and other volcanic rocks.
Yalnızca volkan konileri değil, buradaki tüm arazi andezitten ve diğer volkanik kayalardan oluşuyor.
They can eject tons of ash and fragments of volcanic rock into the atmosphere.
Atmosfere tonlarca kül ve volkanik kaya parçaları fırlatırlar.
Even more significant, this basic recipe was essentially the same as that of the volcanic rocks in the Ring of Fire.
Daha da önemlisi, bu basit içerik temel olarak Ateşten Halka'daki volkanik kayalarınkiyle aynıydı.
If you go to the Andes and look at the volcanic rocks of the Andes and indeed the plutonic deep rocks injected under the volcanoes in the deep crust, these are the three minerals that you will find.
Eğer Andlara gidip, oradaki volkanik taşları ve tabii ki kabuğun derinliklerinde volkanların altına zerk olmuş derin plütonik kayaçlara baksanız bulacağınız üç mineral bunlardır.
The higher they go, the steeper the climb, as the sticky volcanic rock has built up the slopes of the crater.
Yukarı çıktıkça, tırmanış daha da dikleşiyor zira kraterin yamaçları, yapışkan volkanik kayalardan oluşmuş.
JONES : There's a huge volume of volcanic material being added to the crust.
Kabuğa eklenen muazzam miktarda volkanik materyal var.
- This, then, is all volcanic rock?
- Yani bunların tamamı volkanik kayalar mı?
Below us, there is something like 8,000 metres of volcanic rocks.
Altımızda, neredeyse 8.000 metre volkanik kaya bulunuyor.
From the andesitic composition of these volcanic rocks, we can tell that there was almost certainly a subduction zone beneath the Lake District.
Bu volkanik kayaların andezitik bileşiminden büyük bir kesinlikle Lake Distric in altında bir dalma ( subdiksiyon ) zonu olduğunu söyleyebiliriz.
The connection is that the hot rocks at depth heat up water and the water dissolves metals from the volcanic rocks, transports the metals up to the surface and then deposits them as the pressure drops.
Bağlantı, derinlerdeki sıcak kayaların suyu ısıtması ve suyun volkanik kayalardaki metalleri çözüp bu metalleri yüzeye taşıması ve basınç düştükçe onları biriktirmesidir.
It's here in this strange volcanic world that scientists have discovered the key to how the surface of our planet was created.
Burada, bu tuhaf volkanik dünyada, bilim insanları gezegenimizin yüzeyinin nasıl oluştuğunu keşfetmeye açılan anahtarı buldular.
When scientists began recovering rocks from around the mid-ocean ridge, they found they were mainly volcanic.
Bilim insanları, orta-okyanus dağsırasında taş toplamaya başladıklarında bunların çoğunlukla volkanik olduğunu gördüler.
MANNING : These are young volcanic rocks.
Bunlar, genç volkanik kayalar.
The crust was all the same thickness, it was all much younger than the continents, and it was nearly all made of volcanic rock.
Kabuk hep aynı kalınlıkta. Tamamı kıtalardan çok daha genç ve neredeyse hepsi volkanik kayalardan oluşmuş.
The ridge and its valley, the consistent layer of young volcanic rock, and it also explained continental drift.
Dağ sırasını ve vadileri kalıcı bir tabaka halindeki genç volkanik kayaları ve ayrıca kıtasal sürüklenmeyi de açıklıyordu.
MANNING : As volcanic rock erupts and then cools, it records the direction of the Earth's magnetic field at that time.
Volkanik kayalar patlayıp, soğurken Dünya'nın o andaki manyetik alanının yönünü kaydederler.
The remarkable volcanic mountain chain where oceanic crust is generated, the Mid-Atlantic Ridge.
... okyanus kabuğunun oluştuğu yerdeki dikkate değer volkanik dağ sırası Orta-Atlantik Sıra Dağları.
These globules form in volcanic clouds where very large volcanoes erupt violently, like Mount Saint Helens, for example.
Bu damlacıklar, mesela Saint Helens Dağı gibi büyük volkanların şiddetle patladığı volkanik bulutlarda oluşuyorlar.
And as the volcanic hailstones form, they fall back to Earth, in this case on a layer in a lake.
Ve volkanik dolu taneleri oluştukça, yeryüzüne düşüyorlar ki bu örnekte bu bir gölün katmanı oluyor.
Look, these are the volcanic rocks that are so characteristic all over Barberton.
Bak, bunlar Barberton'da çok yaygın olan volkanik kayalar.
And it's these funny shapes, these bulbs and these contorted things that we see all over this face here that tells us that these volcanic rocks were erupted underwater.
Ve bu ampule benzeyen komik şekillerle, bu eğri büğrü şeyler burada yüzeyde gördüğümüz her şey ve bize bu volkanik kayaların, suyun altında patladığını söylüyor.
The combination of volcanic activity and water produced an environment where a fascinating new process could begin.
Volkanik aktivitenin ve suyun birleşmesi burada büyüleyici, yeni bir sürecin başlayabileceği bir çevre oluşturdu.
Looking back as far as they can see, more than three-and-a-half billion years, scientists have found a planet studded with volcanic islands.
Bakabildikleri kadar geriye, üç buçuk milyar yıldan daha eskiye bakan bilim insanları, volkanik adalarla dopdolu bir gezegen buldular.
But around bubbling volcanic pools, bacteria thrived.
Ancak kaynayan volkanik havuzlarda, bakteriler üredi.
How those forces have transformed the Earth from a planet covered by a single shallow ocean, dotted with volcanic islands, to the world we know today, that's the story we'll be telling over the next few programmes.
Bu güçlerin, tek bir sığ okyanusla kaplı ve volkanik adalarla bezeli bir gezegeni nasıl bugün bildiğimiz Dünya'ya dönüştürdüğü ise gelecek bir kaç programımız boyunca anlatacağımız hikaye.
On board are scientists intent on studying at first hand the strange volcanic realm where new ocean floor is continuously being created, the next stage in Earth's story.
Gemide, yeni okyanus tabanının sürekli olarak oluştuğu bu tuhaf volkanik diyarı ilk elden görmeye niyetlenen bilim insanlarıyla birlikte olacağız. Dünya'nın Hikayesinin bir sonraki bölümünde.
Extraordinarily fertile, this volcanic dust.
Bu volkanik toz olağanüstü bereketli.
This island is volcanic and sandy.
Bu volkanik ve kumlu bir ada.
The beautiful breakups of volcanic islands.
Volkanik adaların göze hoş gelen parçalanışı.
- This island looks volcanic.
- Bu ada volkanik görünüyor.
Vicente, volcanic rock.
Vincente, volkanik kaya.
A drifting sea mine, or an underwater volcanic eruption?
SERSERİ BİR MAYIN VEYA VOLKANİK SUALTI PATLAMASI MI?
It's volcanic activity, all right.
Kesinlikle volkanik aktivite var.
Rising volcanic heat melts the ice on top of those cliffs and turns it into the clouds that hang over this valley.
Volkanik sıcaklık şu tepelerdeki buzun erimesine ve bu vadi üzerindeki bulutların oluşmasına sebep oluyor.
Once a year, the female of the sea turtles crawls up out of the equatorial sea onto the blazing sand beach of a volcanic island to dig a pit in the sand and deposit her eggs there.
Dişi deniz kaplumbağaları yılda bir kere kumda bir çukur kazıp yumurtalarını bırakmak için ekvatoral denizden volkanik adanın cayır cayır yanan sıcak kumsalına sürünerek çıkar.
A body of land uplifted by volcanic eruption a hundred million years ago cut off from the march of time by the unscalable nature of its cliffs.
Toprak parçası.... yüz milyon yıl önce yanardağ patlamasıyla yükselmiş. Tırmanmaya elverişsiz uçurumlarla zamanla kopup ayrılmış.
This whole mountain is honeycombed with volcanic passageways most of them leading to dead ends.
Tüm dağ bal peteği gibi çıkışı olmayan volkanik geçitlerle dolu.
Mother Earth, aroused by man's violence responded with volcanic violence of her own.
İnsanın şiddetiyle uyanan Doğa Ana kendi volkanik şiddetiyle yanıt verdi.
My call to Tahiti, the volcanic observatory.
Tahiti'deki gözlemevine telefonum.
You see, the Appalachian system is nowhere volcanic in origin.
Bildiğiniz gibi Apalaş Dağları volkanik bir sistem değil.
And the voice, Mr. Strock, volcanic action?
Peki ya o ses Bay Strock, volkanik faaliyetten dolayı mı?
It's using the volcanic heat of the planet.
Bu gezegen volkanik ısı kullanıyor.
It's volcanic spongy iron.
Volkanik süngerimsi demir.
A volcanic eruption in England!
İngiltere'de bir volkanik patlama!
A bridge collapsed in Buenos Aires and a volcanic eruption in Jakarta.
- Ayrıca Buenas Aires'de köprü çökmesi var. - Volkanik patlama da var
This is a volcanic chimney.
Burası volkanik bir baca gibi.
More likely, it's a volcanic eruption.
Şunu dinleyin.