English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Waded

Waded translate Turkish

59 parallel translation
Anyway, I waded through the thing, hoping for the best.
Herneyse, en iyisini ümit ederek, zor olanını yaptım.
Couldn't see a bridge, so I waded across.
Köprü göremedim, ben de yürüyerek geçtim.
Sometimes in the evening, a wedge of wild ducks waded south, against the Manhattan sky.
Akşamları, göçmen ördekler Manhattan semalarından geçerek güneye göç ediyorlardı.
Though I have waded through endless mires of battle dead, these blood stains never fail to chill my spine.
Savaş alanında birçok ceset gördüm fakat bu odadaki kan lekeleri iliklerimi donduruyor.
Well, your father waded in to stop it...
Pekala, baban onları tüfekle durdurmak istedi...
Recently, we've waded a little way out maybe ankle-deep, and the water seems inviting.
Son zamanlarda bu kiyinin biraz daha içlerine yöneldik, su seviyesi ise ayak bilegimiz kadar ve su daha da davetkâr gibi.
You should have seen how he waded into McGill and his men.
McGill'le adamlarına nasıl saldırdığını bir görseydin.
And he waded in there with a lead pipe and he saved your ass and now you're going to deny him over his dead body?
Tony imdadına yetişip senin hayatını kurtarmıştı. Adam öldükten sonra, onu tanımadığını mı söylüyorsun?
" Ankle deep, he waded through the bluebells.
" Bileklerine kadar, çan çiçekleri boyunca çamurda yürüdü.
So, you just waded on in like John Wayne.
Demek adamlara John Wayne gibi saldırdın.
I've waded about in these books for so long, I've forgotten what the real world is like.
Haklıydın, bu kitaplarla öyle çok vakit geçirdim ki,... gerçek dünyanın nasıl bir yer olduğunu unuttum.
You waded through it very gracefully.
Zarif bir şekilde hallettin bunu.
They covered the floor with flour last night to see if the rats waded around in it.
Dün gece ortalığa un serpmişler yani şu sıçan var mı yok mu, anlayabilmek için elbette.
I waded through that library and that's how I learned to speak English.
Kütüphanede dolanıyordum ve İngilizce konuşmayı böyle öğrendim.
For nearly a century, we've waded ankle-deep... in the ocean of space.
Yaklaşık yüzyıldır uzay denilen sonsuz okyanusda sadece ayaklarımızı ıslatıyorduk.
He waded out into the shallows, and waited three days and three nights, till all manner of sea creatures became acclimated to his presence.
Sığlıklara gitti ve üç gün, üç gece bekledi ta ki denizdeki yaratıklar onun varlığına alışana kadar.
Waded through a week's worth of biohazard waste from the clinic.
Kliniğin bir haftalık biyolojik artığının içinde yüzdüm.
No, he waded into Mexico and stole all of their gold.
Hayır, Meksika'ya yürüdü ve onların bütün altınlarını çaldı.
I waded in and now it's a disaster.
Şevkle başladım ama şimdi işler çığırından çıktı.
Well, I waded through water and I waded through mud
Islak ve çamurlu sokakları aşıp
True, you forgot it that morning that our pipes burst, but then you went back and waded through the flood to retrieve it.
Doğru, her halde boruların patladığı sabahı unuttun. İyi de kolyeni almak için geri dönüp, suyun içinden yüzmüştün.
waded into that darkness and pulled me to safety.
O karanlığa daldı ve beni güvenli bir yere çekti.
- He waded in and drowned.
- Çamura saplandı ve boğuldu.
When, in Jerusalem. Reymond de Toulouse left the Great Mosque. victorious, they said that his horse waded in gore up to its knees.
Reymond de Toulouse Kudüs'teki Ulu Camii'den zaferle ayrıldığında yerdeki kanın, atının dizlerine kadar geldiği söylenir.
We waded around for two hours. All we got was a cold.
İki saatten beri etrafta güçlükle ileriliyoruz.
I jumped out of a window, got chased into a bush, waded through a river, all the while being chased by your nutter of a dad.
Pencereden atladım, çalılara takıldım, nehri geçtim, ve tüm bunları yaparken senin o baba bozuntusu adam peşimdeydi.
Then we just waded in and arrested Graham. Who violently resisted and tried to take his gran as a hostage.
Sonra Graham'ı tutukladık... saldırıp şiddetle direnen ve büyükannesini rehin alan...
God, I have waded through some shit for this envelope.
Tanrım bu zarf için pisliğin üzerinden geçtim..
He waded through the crowd of soldiers, and he used a razor to snip the strands of her panties. He took it with him.
Asker kalabalığını yararak geçmiş ve iç çamaşırının iplerini jiletle kesip külotu almış.
To meet one's own wife, after all these executions... After having waded in blood up to one's knees, it feels repulsive.
Kişinin kendi karısını karşılamak için, Tüm fedakallıkları yapar... kan aldıktan sonra O kişinin yüzü, o kadar iğrenç geliyor
And gradually, I understood what innocent intent brought me to and waded out beyond my depth.
Ve yavaş yavaş anladım ki masum amacım beni, beni de aşan bir konuma getirmişti.
He didn't have to wait long before the first bear waded into the pool.
Çok fazla beklemesine gerek kalmadan ilk ayı havuza dalıyor.
Darwin was not a good swimmer, but when he saw his first coral reefs he waded in to get a closer look. And he described what he saw as "mountains of stone" much more impressive than the "vast dimensions of the pyramids", and yet built by an infinite number "of minute architects".
Darwin, iyi bir yüzücü değilse de, mercan kayalıklarını ilk gördüğünde, daha yakın bir görüntü elde etmek için su içinde zorlukla yürüyerek, gördüklerini, "piramitlerin devasa boyutlarından daha etkileyici, hem de sayısız minik mimar tarafından inşa edilmiş taş dağları"
Well, I'waded through the murky waters of davis's love life.
Davis'in o bulanık sulardaki aşk hayatından çok geçtim.
You threw it in, and i went back later, waded in, and i found it.
Sen fırlattın sonra ben geri dönüp daldım ve buldum.
And, gradually, I understood what innocent intent had brought me to and waded out beyond my depth.
Sonunda masum niyetimin beni adım adım nereye getirdiğini ve boyumu nasıl aştığını anlıyordum.
He waded up the fjord and knocked through the concrete with his head.
Fiyortta yürürken kafasını köprüye çarpmış.
And as it waded through the carnage it had wrought, the vampire smashed their skulls just for the fun of it!
Vampir, kendi sebep olduğu vahşetin içinden geçerken, kafataslarını dalga geçercesine kırdı!
I believe we've already waded through these waters.
- Sanırım bu yollardan daha önce geçmiştik.
I've waded through a sweaty parade of Big Lebowskis, Harry Potters, Antoine Dodsons, and that jackass who always dresses as laundry.
Big Lebowski'ler, Harry Potter'lar, Antoine Dodson'lar ve sürekli çamaşırhane gibi giyinen o pislik arasında çok ağır bir savaş verdim.
I've just waded through a sea of shit for you.
Senin için bok denizinin içinden geçtim.
I waded into the ocean without my aqua socks.
- Su ayakkabılarım olmadan denize girdim.
After we talked, I kind of waded through my sexual history and Rachel Dusetik absolutely has it.
Konuştuktan sonra cinsel geçmişimin üstünden geçtim ve Rachel Dusetik'de ondan varmış.
We waded ashore having agreed that we would assemble the wounded.
Yaralıları toplayacağımızı söyleyerek kıyıya çıktık.
Just waded through 10,000 geezers, searching for an insane old man who turned into a dog when he saw a doctor's office. "
Hiç işte. 10 bin tane moruğun arasında gezinip,... doktoru gördüğünde köpeğe dönüşen yaşlı bir deliyi aradım. "
I saw how you waded into that mob.
O kalabalığın arasına atlayışını gördüm.
Do you not think your Bennet... who has seen, just as I... .. the vicious face of Man... .. who has waded in the blood..... who this very day takes desperate threadbare broom to the filth of the streets...
Bennet'inin benim gibi kana bulanmış tam da bugün sokakların pisliğini temizlemek için gözü kara eski püskü süpürgesini almış adamın vahşi yüzüyle görünen biri olduğunu düşünmüyor musun?
I waded out, holding you thinking, at one point, "This might not be the best idea."
Açılmaya başladım, kucağımda sen varsın. Ve düşünüyordum, "Bu iyi bir fikir olmayabilir," diye.
He waded in. Wow!
- O araya girdi.
Those are dangerous waters, and the last agent that waded into them wound up with two in the stomach.
Tehlikeli sular bunlar ve son dalan ajan midesinden iki tane yemiş buldu kendini.
I waded out holding you.
Açılmaya başladım, kucağımda sen varsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]