English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wading

Wading translate Turkish

127 parallel translation
Kicking a herd of crawling coolies around... fighting fever... swallowing dust one month, wading in mud the next, just so some old woman can take her hot water bottle to bed with her?
Etrafta kıvranan amele sürüsünü tekmeleyip sıtmayla boğuşarak bir ay toz toprak yutup ertesi ay çamura bulanarak sırf yaşlı bir kadın sıcak suyunu yatağa götürebilsin diye mi?
Wading out into the water. Begging the boats to come back for them.
Suda bata çıka ilerleyip gemilerin geri dönmesi için yalvardılar.
I wear myself out, wading through 10,000 girls, and out of the 10,000... you choose a redheaded nervous breakdown who specializes in sneezes.
Ben 10.000 kız içinden seçim yapmak için yırtınıyorum, sen de hapşırık uzmanı, sinir hastası bir kızılı seçiyorsun.
I also prefer to call up the fishmonger if I want to eat some salmon... instead of wading about knee-deep in water, waiting for salmon to pass by.
Ayrıca diz boyu sulara girip somonun geçmesini beklemektense balık yemek istediğimde balıkçıyı çağırmayı tercih ederim.
We can even go wading, if you like.
İstersen, çamurda bile yürüyebiliriz.
Or maybe if you wanna go wading, you might find them.
Ya da suda yürümek isterseniz, onları bulabilirsiniz.
- than a pair of wading boots...
-... daha uygun olacağını düşündüm.
Either we break it up while they're still wading ashore or we're in trouble.
Ya çıkarma yapabilecekleri sahilleri tutarız ya da başımız belada demektir.
Don't you think you're a bit too old to go wading in public?
Herkesin içinde suda yürümek için, biraz yaşlı olduğunu düşünmüyor musun?
He'd drink beer and talk with his friends while I went wading in the river.
Arkadaşlarıyla bira içip sohbet ederken ben de nehirde dolaşırdım.
I want them wading knee-deep in telegrams at the White House.
Dizlerine kadar telgrafa batmalarını istiyorum.
I have this neighbor, and he built his Jacuzzi in his bedroom... and it has a running aqueduct connected to a wading pool outside.
Bir komşumuzun yatak odasında jakuzisi var. Jakuziyi de bir su kemeriyle dışarıdaki havuza bağladı.
Or this job, wading through the scum of the city.
Veya bu iş, şehrin pisliğinde yürümek.
His directions were perfect and soon I was wading through icy water that only the day before had been snow in the Himalayas.
Onun verdiği talimatlar mükemmeldi ve kendimi sadece bir gün önce Himalayalar'dan gelen karla buz gibi olan soğuk sulara ulaşmış buldum.
I devoted myself professionally to fighting these and now I'm wading in them upstream.
Kendimi profesyonel olarak bunlara karşı koymaya adadım ve şimdi akıntıya karşı onlarla ilerliyorum.
I'm a priest wading across the border?
Yani ben bir nehrin içinde yürüyen bir rahip miyim?
Alf : hey, brian, This gives me an idea for the wading pool.
Brian, aklıma çamur havuzuyla ilgili bir fikir geldi.
Go get the old wading pool out of the garage paint "Here comes stupid" on the bottom of it and hold it under him.
Gidip garajdan bebek havuzunu çıkartın. Tabanına, "İşte aptal geliyor," yazın. Ve düşeceği yerde bekleyin!
Leonard, that is not wading, that is swimming!
Leonard, bu suda yürümek değil, yüzmek!
You just can't go wading'into the shit.
Sadece pisliğin içinden yürüyüp geçemezsin.
Jesus, do you think Jill wants you to go on wading around up to your arse in... radioactive iodine for the rest of your life.
Tanrı aşkına, Jill'in bütün hayatın boyunca bu radyoaktif pisliğe kıçına kadar batmış şekilde dolanmanı istediğini mi sanıyorsun.
Looks like a geek wading pool to me.
- Moronların seyyar havuzuna benziyor.
Great herds of them wading along here.
Büyük sürüler halinde çamur boyunca yürürlerdi.
I recommend the Emerald Wading Pool on Cirrus IV.
Cirrus IV'teki Seyyar Zümrüt Havuzu'nu tavsiye ediyorum.
G.D. Wading pool!
Lanet olası şişme havuz!
He spends all of his time wading around in mud, cataloging plants.
Bütün vaktini çamurun içinde gezinip, bitkileri kataloglayarak harcıyor.
How are we gonna find a stove, a wading pool or a Barcalounger?
Soba, şişme havuz ve şezlongu nereden bulacağız?
Stove, wading pool siding and Barcalounger.
Soba, şişme havuz... teneke ve şezlong.
But never once did I imagine myself wading through a swamp.
Ama kendimi hiç bataklikta hayal etmemistim.
Hey, Efrum, how much do you want for that wading pool?
Hey, Efrum, bu seyyar havuz için ne kadar istiyorsun?
That ain't no wading pool.
O, seyyar havuz değil.
They called it dancing. It looked more like wading through manure.
Buna dans etmek diyorlar ama daha çok çamurda yürümeye benziyor.
I wear myself out, wading through 1 0,000 girls, and out of the 1 0,000 you choose a redheaded nervous breakdown who specializes in sneezes.
Ben 10.000 kız içinden seçim yapmak için yırtınıyorum, sen de hapşırık uzmanı, sinir hastası bir kızılı seçiyorsun.
I think of myself as a nurse, and I'm wading through this management crap.
Kendimi hemşire olarak görüyorum, ve bu idare pisliğiyle uğraşıyorum.
Sir, what about all the real people wading in the gene pool who are full of prosthetic devices, many of which I have invented?
Ya benim bulduğum yapay organları kullanan... onca insana ne demeli efendim?
Like wading the water for a short cut.
Kısa yoldan gideceğim sudan geçmem gibi.
You need skills of wading, not swimming.
Yüzme değil, akıntılı suda yürüme becerisine ihtiyacın olacak.
Not drowning, wading.
Boğmuyorum. Islatıyorum.
He used to spend time wading around them. That was his job.
Eski işi sürekli havuzların etrafında dolaşmakmış.
People have abandoned their cars, grabbed their belongings and they are wading across the river illegally into Mexico.
İnsanlar arabalarını bırakıp, eşyalarını yüklenerek yasa dışı yoldan Meksika'ya girmek için nehri geçiyor.
All right. We talked earlier about the fact there's a shortage of wading pools.
Daha önce küçük havuzların eksikliğinden bahsetmiştik.
Here it will be a wading pool all the way to Orlando.
Burada Orlando'ya kadar uzanan sığ bir havuz olacak.
He told me that he had a house in wading river a beach resort and that the family enjoyed vacations there.
Wading River sahilinde bir yazlığı varmış. Ailece tatillerini orada geçirirlermiş.
People have abandoned their cars, grabbed their belongings and they are wading across the river illegally into Mexico.
İnsanlar arabalarını terkedip, eşyalarını alıp nehri geçerek yasadışı yollardan Meksika'ya girmeye çalışıyorlar.
I felt the current dragging me back towards the beach, and it was as if I was wading against fate.
Kendime itiraf edemediğim şey, gerçek olduğunu bildiklerimdi.
Tom, do you have any idea what I'm wading through here?
Tom, neyle uğraştığım hakkında en ufak bir fikrin var mı?
It's a wading pool, really.
Sığ bir su birikintisi.
So why are you swimming in my wading pool?
Neden benim havuzumda yüzüyorsun?
You know, wading around in ankle-deep mud?
Bileğine dek çamurda dolaşıyorlar.
No wading.
Bahse giren yok mu?
Why are we wearing plastic snouts and a tiny little wading pool around our waists?
Niles, hafızamı tazele.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]