Wanton translate Turkish
215 parallel translation
"Touch me not, you wanton, your lover has slain me!"
"Dokunma bana, seni şehvet düşkünü. Sevgilin beni katletti!"
I pray you pass with your best violence. - I am afeard you make a wanton of me.
Galiba çocuk yerine koyuyorsunuz beni.
Look Raghu... I'm telling you again! That baby isn't going to be born in this house lf she wants to have her bastard, let her go elsewhere I'm not going to let the honour of my family be tainted I'm going to throw this wanton woman out!
Bak Raghu tekrar söylüyorum.
They say I'm a wanton woman! They say, I've no right to be here!
Benim ahlaksız biri olduğumu, burada olmaya hakkım olmadığını söylüyorlar.
Yet from your face, you don't look that sort of woman a born wanton
Ama yüzünden bunu asla tahmin edemezdim. Çok masum ve hatta biraz ıssız görünüyorsun.
You are a wanton, lascivious woman!
Sen vahşi ve şehvet düşkünü bir kadınsın!
I, that am rudely stamped, and want love's majesty... to strut before a wanton ambling nymph -
Eğri büğrü basılmış para gibiyim. Önümde göz süzen bir haspaya caka satacak afili âşığa benzer bir hâlim hiç yok.
Endangering the lives of your men through recklessness... drunk on duty, wanton murder of one of your own men... and cowardice in the face of the enemy.
Adamlarının hayatını kayıtsızca tehlikeye atmak... görev başında sarhoş olmak, adamlarından birini kasten öldürmek... ve düşman karşısında korkup kaçmak.
Or was it wanton murder?
Yoksa bu yok yere adam öldürmek miydi?
Sir, it is no slight matter for a man of my character to be buffeted by a boy just for trying to bring a wanton harlot to justice!
Özür dilerim efendim ama aşüftenin tekini adalete teslim etmeye çalışırken bir çocuk tarafından hırpalanmak benim için haysiyetsizlik değildir!
The softness is there, the unmistakable smell of female. The surface, shiny and silken. The body yielding yet wanton.
Yumuşaklık ondadır, dişinin o şüpheye yer bırakmayan kokusu,... cildi ipeksi ve pırıl pırıldır vücudu boyun eğer yine de başına buyruktur.
Wanton.
Şehvet düşkünü.
I must have wanton poets, pleasant wits,
Pervasız şairler, nüktedan ve zeki kişiler olmalı etrafımda.
That foolish, wanton valentine.
O çok aptalca bir oyundu.
Look at this callous criminal, a son who mourned his mother's death by wanton forays and orgies, and murdered in cold blood a poor lad who had never done him the least harm
Annesinin ölümüne ahlaksız girişim ve seks partileriyle yas tutan ve soğukkanlılıkla kendisine en ufak bir zararı dokunmayan zavallı bir genci öldüren şu duygusuz katile bakın.
Now comes the wanton blood up in your cheeks.
İşte yanakların kızardı heyecandan.
You are now prisoners of the Klingon Empire against which you have committed a wanton act of war.
Klingon'un esirlerisiniz, bize karşı savaş sebebi olacak bir suç işlediniz.
- Her breath was that of a wanton angel.
- Kötülük meleğinin nefesi gibi.
Is that an excuse for wanton cruelty?
- Zalimlik için mazeret bu mu?
Confess your wanton waywardness.
Kötü niyetli şımarıklığını itiraf et.
I said that to seem less wanton.
Ahlaksız olmamak için öyle söyledim.
He said I was a profound disappointment... and a cheap wanton, and I don't know what else.
Onu büyük bir düş kırıklığına uğrattığımı... adi bir sürtük olduğumu, daha bilmem ne olduğumu söyledi.
But to our minds, this philosophy is a wanton fiscal affront to be resolutely resisted.
Ancak bu zarar bizim felsefemize tamamen aykırı ve tereddütsüz reddediyoruz.
These wanton and incomprehensible bombings are designed to disrupt our society and spread total confusion.
Bu bombalamaların amacı toplumumuza zarar verip kafaları karıştırmaktır.
But Lucifer did not triumph for the Lord is mighty and terrible and in his wrath he poured his fury out like fire tormenting the wanton,... searing the flesh of those who dwelled in iniquity.
Ancak İblis, Tanrının azameti ve korkunç öfkesi karşısında zafer kazanamadı. Tanrı, günah içinde yüzenlerin etlerini dağlayıp damgalayarak ahlaksız kafirlere ıstırabı tattırarak öfkesini onların üzerine bir ateş gibi saçtı.
On this this mindless aberration whose only means of expression are wanton violence and destruction.
Bu... akılalmaz hareketleri... sırf zevk için şiddet ve yıkıma neden olanlar hakkındaki kararınızı.
Male Narrator : ACROSS THE LENGTH AND BREADTH OF THE NATION, THE TOMATOES CONTINUE ON THEIR RAMPAGE OF WANTON DESTRUCTION,
Ülke boyunca Domatesler ilerlemeye devam ediyor.
You are a filthy, predatory, totally wanton bitch who is always in heat, and I don't want you near me.
Sen bir pisliksin, aşağılık bir fahişe sürekli, ateşli bir sürtük. Seni aynımdaistemiyorum.
I'd call the wanton destruction of an unarmed vessel infamy.
Ben, silahsız bir geminin acımasızca yok edilmesine alçaklık derim.
Now, I want you to leave my husband alone, and if you cannot control your wanton hostility,
Peggy senden daha fazla kazanıyorsa. N'olmuş yani? Bu senin adamlığını azaltır mı?
It's wanton destruction.
Bu sebepsiz bir yıkım.
In the wanton hours of your silent towers and the stillness of the heavenly power.
Senin sessizlik kulenin mantıksız saatlerinde ve ilahi gücün dinginliğinde.
Let not the bloat King tempt you again to bed... pinch wanton on your cheek, call you his mouse.
Bırak o şişko o şişko kral yatağına çeksin seni... İşve ile yanaklar alsın senden sıçanım benim desin.
Do you know how pale and wanton thrillful comes death On a strange hour unannounced, unplanned for Like a scaring over-friendly guest you've brought to bed
# Biliyor musun, ne kadar soluk ve korkutucu şekilde şehvetle gelir ölüm en garip saatlerde... habersiz, plansız tıpkı yatağına aldığın ürkütücü derecede arkadaş canlısı bir misafir gibi. #
? Wanton world?
Wanton world
God, I hope I don't sound ungrateful, because compared to the life I was living, wanton dissipation is a step up.
Umarım söylediklerim kulağına nankörce gelmiyordur, çünkü eski hayatım düşünülürse, vurdumduymaz bir sefahat hayatı bile gelişme sayılır.
Wanton vandalism.
Yakıp yıkma.
Wanton insolence?
Ahlaksız saygısızlık?
Mr. Kimble having considered all the factors and aggravation and mitigation in this case and found the offense was brutal and indicative of wanton cruelty it's judgment of this court, you will be remanded to Illinois State Penitentiary where you will await execution by lethal injection on a date to be set forth by the Attorney General of the State.
Bay Kimble şahitler dinlendi durum değerlendirildi ve saldırının çok vahşice ve acımasızca olduğu anlaşıldı. Mahkemenin kararını açıklıyorum. ... Illnois Eyaley Hapishanesine gönderilecek ve orda zehirli iğne ile idamınızı bekleyeceksiniz İdam tarihiniz Eyalet valiliği tarafından belirlenecek.
- Not to be married... not to knit my soul to an approved wanton. No!
Evlenmeyeceğim ; ruhumu, kanıtlanmış bir yosmayla birleştiremem.
The promotion of an obviously intelligent, articulate... qualified African-American woman in a firm which practices wanton discrimination.
Oldukça zeki, beliğ donanımlı... African-American kadınının terfisi, ahlaksız kadın ayrımının yapıldığı bir firmada.
Marge Simpson was charged with a violation of penal code Section 618A... wanton destruction of precious antique cans.
Marge Simpson, antik ve değerli konserve kutularına uyguladığı..... nedensiz şiddetten dolayı ceza aldı.
What wanton hubris is this?
Bu ne biçim iş?
To satisfy the insatiable demand for housing, wanton destruction of farm lands and forests took place.
Doymak bilmez konut talebini karşılamak için kontrolsüz şekilde çiftlik arazileri ve ormanlar yok edildi.
I hope that this brings to an end these wanton acts of destruction as well as the crass attempts by Mr. Ittok's Tribal Council to use them as a public-relations tool to derail the timely completion of the Aegis-1 refinery.
Umarım ki bu son olay... bu gibi vahşi yıkım eylemlerine... ve Bay Ittok'un Kabile Konsey'inin, Aegis-1 projesinin tamamlanmasını engellemek için... bunları bir reklam aracı olarak... kullanma yolundaki çirkin girişimlerine... bir son verir.
But why be wanton?
Ama barbarlık niye?
You wandered off... like a wanton, greedy child... to break your heart and mine.
Ve benimkini.
... and represents a wanton waste of the taxpayers'money.
Kentte Bugün... ve vergi mükelleflerinin paraları acımasızca çarçur ediliyor.
♪ A wanton night ♪ - Hey. - ♪ Rainy fields of frost ♪
Hey!
We'll spend the night together like wanton lovers. Yes, sir, wanton.
11 00 : 56 : 04 : 19 Arsız sevgililer gibi 12 00 : 56 : 07 : 13 Evet efendim, Arsız.
Anything you wanton the lot is yours.
Aynen öyle.