English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Warhead

Warhead translate Turkish

502 parallel translation
We can uncouple the warhead, position the Dolphin III at the proper elevation, and send the missile off.
Savaş başlığını çıkartabilir, Yunus 3'ü doğru yüksekliğe getirebilir ve füzeyi gönderebiliriz.
I wish I had time to take a warhead apart and play with the firing pin.
Keşke mermi başlığını söküp, ateşleme pimine bakacak vaktim olsaydı.
I wonder where I could get a warhead.
Acaba nereden bir savaş başlığı alabilirim.
Well, I remember you said something about wanting a warhead.
Şey, savaş başlığına ihtiyacın olduğu gibi bir şey söylediğini anımsıyorum.
We are nearly down to the warhead already.
Savaş başlığına neredeyse ulaşmak üzereyiz.
The sappers know that in a small chamber behind the warhead of the V2... is the Sterg unit.
İstihkamcılar, V2'nin başlığının arkasındaki küçük bölmede... Sterg birimi olduğunu biliyorlar.
Call me when they get to the warhead.
- Savaş başlığına ulaşılınca haber ver.
Well, we've opened the panel at the back of the warhead.
Savaş başlığının arkasındaki paneli açtık.
And what do they do to the guy that throws a grenade, fires a mortar shell, aims a navy gun, drops the airplane bomb, or presses a button that sends a missile 5,000 miles with a hydrogen warhead?
El bombası atan adama ne yaparlar? Ya da havan, top, uçak bombası atana. Ya da düğmeye basıp binlerce kilometreden hidrojen başlıklı füze gönderene?
It can be overloaded... but by increasing the power output... and sliding through radar frequencies as fast as possible... what happens is the firing mechanism... reads the higher amperage as proximity to the target... and detonates the warhead.
Aşırı yüklenebilir... fakat çıkış gücündeki artış... ve radar frekansındaki yüksek değişim,... hedefe yaklaştıkça yükselen akımın... ateşleme mekanizmasını faaliyete geçirip... başlığı patlatmasından kaynaklanıyor.
We tried to disarm the warhead in time, but we don't know.
Vakti geçmeden füzeyi devre dışı bırakmaya çalıştık ama emin değiliz.
With a cordite-propelled rocket carrying a worthwhile warhead... you'd need no less than 50 tons of it.
Dişe dokunur bir savaş başlığı taşıyan barut yakıtlı bir roket için 50 ton yakıta ihtiyacınız var.
It has a warhead equivalent to one Hiroshima bomb.
Bir Hiroşima bombasına eşdeğer savaş başlığı taşıyor.
Willy said the warhead locks are colour-coded.
Willy, başlıkların renkli kodlarla kilitlendiğini söyledi.
It could be a warhead.
Savaş başlığı olabilir.
And this could be highly critical. The launching of an orbital nuclear warhead platform by the United States, countering a similar launch by other powers.
Asya'da tehlikeli bir hükümet darbesi, ayrıca ABD'nin yörüngesel nükleer savaş başlığı platformu fırlatacak olması, tabi, bu diğerlerinin başlatmasına neden oluyor.
In response to nuclear warhead placed in suborbit by other major power,
Bir süper gücün yörünge altına nükleer savaş başlığı yerleştirmesine karşılık
United States today launching suborbital platform with multi-warhead capacity.
ABD, çok savaş başlıklı kapasiteyle yörünge altı platform başlatıyor.
Nuclear warhead now armed.
Nükleer savaş başlığı silahlandırıldı.
This bird is armed. The warhead's alive.
Savaş başlığı işler durumda.
- How could the warhead arm itself? - We don't know.
- Kendi kendisini nasıl silahlandırır?
You're through monkeying around with my country's rocket! Warhead still armed.
Ülkemle oyun oynayamazsın.
Can you detonate the warhead from this computer?
Savaş başlıklarını bu bilgisayar aracılığıyla patlatabilir misin?
Captain, I want that warhead detonated too.
Onun patlatılmasını ben de istiyorum.
Retaliatory strike ordered on warhead impact.
Misilleme vuruşu emri verildi.
You may set those controls so we can't detonate that warhead.
O kontrolleri, patlatamamamız için ayarlamış olabilirsin.
As our record tapes show, although never generally reveal, that on this date a malfunctioning, suborbital warhead was exploded exactly 104 miles above the Earth.
Kayıtlarımızın gösterdiği gibi, arıza yapan bir yörünge altı savaş başlığı patladı, Yeryüzü'nün 167 km üzerinde.
Captain, it is an unmanned probe which seems to be carrying a warhead.
- Hayır. Savaş başlığı taşıyan insansız güdümlü bir füze.
Fascinating. A thermonuclear warhead.
İnanılmaz, termonükleer bir savaş başlığı.
But I can't guarantee it'll hold when the warhead explodes. The power levels are...
Ancak savaş başlıkları patladığında devam garantisi veremem.
It's conceivable that when the missiles comes up for re-servicing we can manage to replace the warhead arming modules with dummy's.
Füzeler bakıma geleceği zaman savaş başlıklarının fünyelerini sahteleriyle değiştirmek oldukça akla yatkın bir önlem olabilir.
Every single warhead will have to be re-serviced.
Her bir savaş başlığı elden geçecek.
Remove the Warhead Arming Module.
- Savaş başlığının fünyesini çıkar.
The T-60 has been replaced by a T-80 with a nuclear warhead.
Onların yerine, nükleer başlıklı T-80'ler var.
The T-60 has been replaced by a T-80 with a nuclear warhead.
Onların yerini, nükleer başlıklı T-80'ler aldı, dedim.
- A T-80 with a nuclear warhead...
- Dedi ki, T-60'lar artık yok... - Onların yerini...
Over a hundred years ago, a man named Albert Shanker got a hold of a nuclear warhead.
- Evet, tarihe göre yüzyıl önce Albert Shanker adında bir adam bir nükleer savaş başlığı ele geçirdi.
I hope your Buzz Bomb has a little more juice in its warhead this year.
Umarım bu sene savaş başlığında daha çok sıvın vardır.
Considering its expense, and the small warhead, it has done little but frighten a few English civilians.
Pahalı ve küçük savaş başlığını düşünürsek yaptığı iş küçük ama İngiliz sivilleri korkutmaya yeter.
Countdown is go for dummy warhead loading and B-1 flight.
Sahte başlıkların yüklenmesi ve B-1 uçuşu için geri sayım başlamak üzere.
Our concern is that the warhead may already be in position.
Endişemiz başlıkların şimdiden pozisyon almış olması yönünde.
When the warhead is ready for its final voyage, we will drink a toast.
Savaş başlığı son yolculuğuna hazır olduğunda şerefine kadeh kaldıracağız.
Largo got away with the warhead.
Largo savaş başlığıyla kaçtı.
Warhead alarm.
Nükleer alarm.
Armin'the warhead is optional.
- Savaş başlığını harekete geçirmek isteğe bağlı.
Yes. By Sunday I will be able to arm it with a nuclear warhead.
Pazar günü ona nükleer savaşbaşlığı takabileceğim.
When he tests his latest warhead underground somewhere in Siberia and claims he hasn't, the birds know he's lying.
Ne zaman üst düzey komutanlarıyla Sibirya'dan yerin bilmem kaç kat altında konuşsa kuşlar, yalan söylediğini bilir.
That missile is tipped with... -... a 40-megaton nuclear warhead.
Bu füze 40 megatonluk bir imha gücüne sahip.
Now naturally, this model lacks a warhead and an arming system, but the propulsion package is absolutely authentic and in all other aspects, gentlemen, you are looking at a genuine state-of-the-art weapon.
Doğal olarak bu model de bir savaş başlığı ve cephane sistemi yok ama fırlatma mekanizması gerçektir. Ve pek çok acıdan baylar, son derece gelişmiş bir silahla karşı karşıyayız.
Nuclear warhead dealer to the world.
Dünyanın nükleer başlık satıcısı.
Arm the warhead.
Savaş başlığını silahlandır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]