Warm translate Turkish
14,915 parallel translation
Warm-blooded or not, we're in trouble, Professor!
- sıcakkanlı olsun ya da olmasın başımız belada, Profesör!
Just to keep your hands warm.
Ellerini sıcak tut.
MARQUEZ : Wake up, breakfast, warm up.
Uyanırım, kahvaltı yaparım.
MARQUEZ : On the warm-up lap, the track was completely dry.
Isınma turunda, pist tamamen kuruydu.
I informed Jorge that if you operate tonight, you can do push-ups tomorrow and we can try to ride on the warm-up.
Ameliyat olacağına dair Jorge'ye haber verdim. Yarın şınav çekebilirsin ve ısınmayı deneyebiliriz.
So on Sunday morning when he crashed in the warm up, I knew his confidence and probably his physical condition could be worse.
Pazar sabahı, o ısınma turunda kaza yaptığında fiziksel kondisyonunun düşeceğini biliyordum.
Tank'em with fluids and keep'em warm.
İçlerine sıvı doldurun ve sıcak tutun.
And what makes you so warm and fuzzy anyway?
Sen neden bu kadar sıcakkanlı ve belirsizsin?
Um, I usually have to... take a breather and lie down during the warm-up.
Genellikle ısınma sırasında biraz ara verip uzanmam gerekiyor.
The warm-up?
- Isınma mı?
You may call it a warm-up. I call it Navy SEAL Hell Week crammed into 20 minutes.
Sen ısınma dersin, bense 20 dakikaya sığdırılmış bir haftalık komando eğitimi derim.
And I'm betting they've got hot flight attendants, fully reclining seats, warm nuts... the whole deal.
Eminim uçakta seksi hostesler, tam açılan koltuklar, sıcak fıstıklar... Her şey vardır.
Like a warm glass of milk.
Bir bardak ılık süt gibi.
This should keep my eggs warm.
Yumurtalarımı sıcak tutar bu.
Let's hit a little bit just to warm up, then I want to work on my serve.
Isınmak için biraz vuralım sonra da servislerime, çalışmak istiyorum.
Oh, your hand is incredibly warm.
Elin inanılmaz sıcak.
Please give a warm welcome to a Slow Roll virgin, Olivia Moore.
Slow Roll bakiresi Olivia Moore için bir alkış alalım.
Don't catch a cold and wear something warm.
Üşüteyim deme. Daha kalın giyin.
So luckily, I've just been bundled up, keeping warm in my warren, all safe and sound.
Neyse ki sıkı giyinmiştim, içim balta girmemiş orman gibiydi. Her şey yolunda.
Warm up by the fire.
Ateşin yanında ısın.
Should I prepare some warm tea?
İçeri gir! Gir içeri.
Get blood, O negative, make sure it's warm. Put it on level one.
Kan al, 0 negatif ılık olduğuna emin ol.
You must get your warm heart from your father.
İyi kalbini babandan almış olmalısın.
I'm gonna warm up a little bit.
Biraz ısınayım.
We prefer our tissue warm, alive.
Dokularımızın sıcak ve canlı olmasını tercih ederiz.
Comes apart like warm butter.
Oda sıcaklığındaki tereyağı gibi parçalanıyor.
Okay, I need Vitamin K, warm fluids, blankets, and bair huggers.
K vitamini, sıcak sıvı, battaniye ve ısıtıcı gerekecek.
Here comes a boy in a warm woolly scarf.
Sıcak yünlü bir atkısı olan bir çocuk geliyordu.
Being underground keeps you cool it's nice and warm.
Yeraltında olunca serin kalıyor insan. Aynı zamanda hoş ve sıcak da.
His pressure hasn't changed, but... He has warm extremities.
Kan basıncı değişmedi ama ayakları ateş gibi.
To give him a chance to warm your heart, if not to win it.
Eğer kazanmayacaksa kalbini ısıtması için ona bir şans ver.
At least you have a warm milk bath.
En azından sıcak süt banyon var.
Warm blood, level one transfuser.
Kan sıcaklığı, kan nakil cihazı birinci seviyede.
And thank you, Brother Terry, for that warm introduction.
Ayrıca teşekkürler, Terry kardeş, bu güzel açılış için.
Hey, Ike, buddy, we're gonna send some people to go take you to a nice warm sauna.
Hey Ike dostum, seni güzel sıcak bir saunaya götürecek adamlar göndereceğiz.
And, uh, try to stay warm in here.
Hem üşümemiş olursun.
It's about being present in the moment, focusing on the feeling of the warm water, the smell of the detergent, the sound of the dishes squeaking, and following your own breath.
Mesele şu anı yaşamak. Sıcak su hissine, deterjan kokusuna tabakların gıcırdama sesine odaklanmak ve nefesini takip etmek.
Now, you warm yourself by the fire and let me fetch you a drink.
Siz ateşin başında ısının ben de size içki getiriyim.
Come and warm yourself by the fire, see if I can't find you a drop of something.
Gel ve ateşin yanında biraz ısın ben de sana bir şeyler bulayım.
The two of them away together, keeping each other warm in snowy Wisconsin.
İkisi birlikte uzaklarda. Karlı Wisconsin'de birbirlerini sıcak tutuyorlar.
Might be a little late in the day, but it's pretty warm out.
Belki akşam saatlerine yaklaştık... -... ama dışarısı bayağı sıcak.
These calm, warm waters are a perfect nursery.
Bu sakin, ılık sular mükemmel bir bakım yeridir.
To keep warm in this frozen forest the marten must find three mice every day.
Bu donmuş ormanda sıcak kalmak için bir sansar günde üç fare bulmak zorunda.
"Professor Thomas makes the dude " from Whiplash seem warm and fuzzy.
Profesör Thomas'ın yanında "Whiplash" deki adam pamuk şekeri gibi kalır.
And it'll be warm out, so maybe we can eat outside.
Hava sıcak olacak yemeğe dışarı çıkabiliriz.
You're warm.
Sen sıcaksın, sempatiksin.
I was just keeping your seat warm.
Sadece koltuğunu sıcak tutuyordum.
It's like getting a big, warm hug from a mama sheep.
Anne koyunun insana kocaman sarılması gibi sanki.
We should've left you out in the warm.
Seni bu sıcakta dışarıda bırakmalıydık.
It was 4 : 30, quarter to 5, and I let the dog out and started up the cars to warm them up and...
Saat 04 : 30 ila 04 : 45 arasıydı. Köpeği saldım ve ısınmaları için arabaları çalıştırdım.
Ah, warm.
Sıcak.