English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Warping

Warping translate Turkish

64 parallel translation
Your jealousy is apparent and it's warping your judgment.
Senin kıskanç olduğun belli ve kararından döndürüyor.
It's warping out of orbit.
Yörüngenin dışına fırlıyor.
We'll be warping out of orbit within a half-second of getting your command.
Yarım saniye içinde yörünge dışına çıkmış oluruz.
Photon torpedoes negative, captain. I'm warping out of orbit.
Kaptan, foton torpidoları negatif, Yörüngenin dışına fırlıyorum.
Warping down, captain.
Fırlamaya hazırız, Kaptan.
We're warping out of orbit.
Ayrılıyoruz.
You'll have to explain time warping later.
Zaman eğrilerini sonra konuşursunuz.
The customers are warping the wood with their drool.
Müşteriler salyalarıyla tahtaları eğecekler.
Why aren't we warping out of here?
Neden buradan gitmiyoruz?
A touch-and-go down-warping?
Gir-ve-Çık warp hızlanması mı yapacağız?
It's almost as if your body is generating an electrical field that's warping the tissue.
Sanki bedenin dokularını saran... bir elektrik alanı üretiyor.
- I overheard you warping Bart's mind.
- İstemeden kulak misafiri oldum sanırım Bart'ın aklını çeliyorsun.
I'm updating the drift calculation to include gravitational space / time warping.
Yerçekimsel uzay / zaman eğriliğini içeren sürüklenme hesaplamalarını güncelliyorum.
The warping of our space-time seems to be in advance of the gravitational field..... rather than as a result of it.
Bizim uzay-zamanımızdaki eğrilme yerçekim alanının ta kendisi, onun bir sonucu değil.
Look, it's the state-of-the-art, bone-warping gravity ride.
Canlı. Bak, sanat eseri, kemik büken yerçekimi turu.
Why wasn't anyone blaming bowling for warping the minds of Eric and Dylan to commit their evil deeds?
Eric ve Dylan'ı bowlingin yoldan çıkardığı niye düşünülmedi?
And it's this warping, | or curving, of space-time that creates what we feel as gravity.
Böylece, bu yeni yaklaşımla Einstein yerçekiminin hangi hızda olduğu konusundaki Newtonla olan çelişkisini çözmüştür.
- Warping space-time?
- Uzay-zamanı büküyor mu?
When it comes to brain-warping, Garner's definitely the guy.
Beyni yamultmak dedin mi Garner kesinlikle adamımızdır.
See, there's a lot of warping.
Fazla parazit var.
Up there somewhere far above us, above the clouds a thousand vast war machines are warping into normal space.
Yukarıda bir yerlerde çok üzerimizde, bulutların da üzerinde bin tane kocaman savaş gemisi normal uzayın içine eğriliyorlar.
As Irwin's radar beam passed by the sun, the warping of space time meant that time for the radar pulse got stretched relative to time on earth.
Irwin in radarının ışınları güneşi geçerken, uzay zamanın eğrilmesi yüzünden dünyadaki zamana göre radar ışınının zamanı geriliyor.
Is it warping the image still?
Görüntü hala bozuluyor mu?
By warping the next generation?
Genç nesili doğru yoldan saptırarak mı?
Warping!
Atlamaya geçiliyor!
Okay, so I used some warping software to reverse the direction of the distortion that was caused by the waves on the surface of the water.
Suyun yüzeyinde bulunan dalgaların neden olduğu bozukluk yönlerini tersine çevirebilmek için saptırma yazılımını kullandım.
Have to get very close to the speed of light for that, but it's doable, and we know that this isn't a theory, this is, this is real physics ; we could demonstrate these time-warping effects.
Bunun için ışık hızına çok yaklaşmak zorundasınız, fakat bu başarılabilir, ve bunun bir teoriden ibaret olmadığını biliyoruz, bu... bu gerçek fizik, bu zaman bükülme etkilerini ortaya çıkarabiliriz.
Can the time-warping properties of black holes be harnessed?
Kara deliklerin eğdikleri zamanı kullanabilirmiyiz?
Meanwhile, another renegade physicist worked up a different way to harness the time-warping effects of celestial phenomena.
Bu arada diğer ünlü fizikçi farklı bir yolda, zamanın kırılmasının etkileri üzerinde çalışıyor.
You can imagine warping things so dramatically that you can actually visit yourself in the past.
Zamandan yolculuk ederseniz ilginç şeyler cereyan eder.
He got into places that we'd finished... and moved on from. Took photos of parts that I never should have... had to worry about for years that were already... showing signs of stress, warping, deforming.
İşimizi bitirdiğimiz yerlere gidip yılarca zarar görmemesi gereken ama çoktan bozulup deforme olmaya başlamış parçaların fotoğraflarını çekti.
The harder one to think about is general relativity, where Einstein talks about gravity, and how to describe gravity. And there, you can start thinking about space-time, and bending it, and actually by warping space and time in the right way, you end up going backwards in time.
genel görecelik kuramında Einstein'ın, yerçekiminden bahsettiği, ve yerçekiminin nasıl tarif edildiği, işte o zaman uzay-zamanı düşünmeye başlarsınız, ve onu bükmeyi... ve aslında uzay-zamanı doğru yönde bükmekle zamanda geriye gidebilirsiniz.
- Your guilt is warping you.
- Suçluluk duygun seni etkiliyor.
- Why isn't it warping you?
- Seni niye etkilemiyor?
Your guilt is warping me.
Senin suçluluk duygun.
You're warping my spine now.
Şu anda omurgamı büküyor.
This is another case of memory warping time.
Bu da anıların, zamanın üstündeki etkisini gösteren başka bir örnek.
It sounds like science fiction, but the idea of surfing across the Universe in a warping bubble of space would make perfect sense to Einstein.
Kulağa bilim kurgu gibi gelsede, uzayı büken baloncuğun içinde gitmek Einstein'a bile uygun olurdu.
You're warping them.
Onları eksik bırakıyorsunuz.
We have solved all these problems and there's another way, weather it's wormholes or warping space.
Bütün bu problemleri çözmüş ve başka bir yol bulmuş olacağız, bu yer solucan deliği olsa da, eğri boşluk olsa da.
Yeah, it'd be like, "uh, I told my niece we couldn't go see Smurfs again, and then she, like, started warping space and time."
Aynen. Şöyle olurdu, "Yeğenime asla Şirinleri tekrardan göremeyeceğimizi söyledim. ve o da uzay ve zamanı bükmeye başladı."
That is where all this brain-sucking, soul-warping fish wrap should be put!
Bütün bu beyin çelici, ruh emici zırvalıkların gitmesi gereken yer o!
But this disease could be taking over day by day, diminishing your skills, warping your judgment.
Hastalık günden güne ilerliyor ve yeteneklerinle kararlarını etkiliyor olabilir. E
warping out isn't an option. well...
Ve her zaman ışınlanarak kaçamazsın.
Yeah, but he's warping reality to do it.
Evet ama bunu yapmak için gerçekliği değiştiriyor.
Warping in three, two... one.
Büküm hızı, üç, iki... bir.
I can feel time warping!
Zamanın değiştiğini hissedebiliyorum!
He corrupted you as a boy, warping your sense of morality.
Ahlaki duygularını saptırarak seni kirletti.
Whoa. Actually, I figured that these paintball warping guns would convince you.
Aslında bu boya tabancasının ikna edeceğini fark ettim.
Something's warping out.
bir an meselesi haline geldi.
- We're warping into a trap, sir.
- Bir tuzağa doğru yol alıyoruz, efendim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]