Wasa translate Turkish
51 parallel translation
I did not know then... that this small incident wasa fore runner of tragic events.
O zamanlar bu önemsiz olayın trajik olayların başlangıcı olduğunu anlayamamıştım.
It wasa Saturday evening and the theatre was full.
Cumartesi akşamıydı ve sinema tıklım tıklımdı.
She was a low-down hoochie coocher
She wasa low-down hoochie coocher
The good ship Wasa was a triumph compared to this.
Wasa adındaki gemi bile daha iyi yüzüyordu.
It's sort ofa long- - It's involved because what happened- [Terk] lt wasa weird- -
Bir çeşit uzun... Bütün bunlar... - Çok tuhaftı -
It wasa toss-up between a new punch bag or you.
Seninle yeni kum torbası arasında yazı tura attım.
- I Wish I was a stranger who wanders down the sky
- $ l Wish I Wasa stranger Who Wanders doWn thesky $
I wish I was a starship in silence flying by
$ l Wish I Wasa starship in silence flying by $
I wish I was a ruler who'd make them understand
$ l Wish I Wasa ruler Who'dmake them understand $
I wish I was a writer who sees what's yet unseen
$ l Wish I Wasa Writer Who sees What'syet unseen $
Moises called sayinghe had an idea for his nexttheater project, but there wasa somberness to his voice.
Moises bir sonraki tiyatro projesi için bir fikri olduğunu söyledi. Fakat sesinde biraz sıkıntı varmış gibiydi.
You knowwhat I'm saying? He wasa little guy, 5'2 ".
1.70 boylarında küçük birisiydi.
When I saw hair... His hair I knew it wasa human being.
Saçını gördüğümde... saçı... onun bir insan olduğunu anladım.
This wasa perfectly lovely evening, and now the both of youhave ruined it.
Mükemmel bir akşamdı. Ve ikiniz onu mahvettiniz.
Yeah, but that wasa jealousy thing.
Evet ama o kıskançlık yüzünden yaptı.
So here's the deal. Um, there wasa little miscommunication, and as it turns out, we don't need ya.
Dinleyin, aramızda bir iletişim kopukluğu olmuş.
And there wasa picture of a lady sitting on a bearskin rug with nothing on except for a little pointyelf hat.
Ayı postuna oturmuş bir kadın resmi vardı. Üzerinde ponponlu bir şapkadan başka hiçbir şey yoktu.
Well, I just--during the investigation, I just thought there wasa kind of a, um... spark between us.
O soruşturmalar sırasında aramızda bir çeşit etkileşim olduğunu düşünmüştüm.
I am not sure, but I think there wasa compliment in there somewhere, so thank you.
Emin değilim ama sanırım sözlerinin arasında övgü de vardı. Bu yüzden teşekkür ederim.
Well, that wasa long time ago.
Bu çok uzun zaman önceydi.
I told you this wasa girls'party, babe.
Bebeğim, bunun bir kızlar partisi olacağını söylemiştim.
Not for nothing, I wasa few glasses into the chablis.
Birkaç kadeh şarap içmiştim.
My grandma wasa green thumb.
Büyükannem bitkilerden iyi anlardı.
Look, it wasa long time ago.
Bak, bu çok uzun zaman önceydi.
Well, just - it wasa long day for everybody.
Sadece- -... herkes için uzun bir gün oldu.
Kelly wasa wonderful woman.
Kelly harika bir kadındı.
He said there wasa lot of money coming down on jitterbug's boy.
Cazcının Oğlu'na düşen tonla para olduğunu söyledi.
I just thoughtyou two were... that wasa long time ago.
Düşündüm ki, siz ikiniz... O uzun zaman önceydi.
She wasa relentless investigator.
Dürüst biriydi ve acımasız bir araştırmacıydı.
Years ago, there wasa rumor floating around about a mole--code name parsifal- - supposedly trainedin his youth by a kgb agent known to usas starik.
Yıllar önce bi köstebek dedikodusu dolaşıyordu--parsifal kod adlı- - Gençliğinde kgb tarafından ajan ( starik ) olarak yetiştirilmiş.
- Mm-mm. Long enough? Because there wasa whole octopus bit that I cut out.
Zor günler geçirdiğinin farkındayım.
Well, that wasa crazy wedding, huh?
Ne çılgın bir düğündü, değil mi?
You knew there wasa cure for ick.
Ick için bir tedavi olduğunu biliyordun.
Destro reall wasa tau sig.
Destro gerçek bir Tau Sig'di.
Ever since I wasa little girl, I have loved workingwith animals.
Küçük kızlığımdan beri hayvanlarla çalışmayı severdim.
Hina wasa Muslim goat!
Hina müslüman bir keciydi!
You know earlier I wasa waiter.
Eskiden ben de garsondum biliyor musun?
I'm sure she wasa pillar of secrecy.
Oh, eminim o hiçbir şey söylememiştir.
Hey, that wasa good night all around.
Güzel bir geceydi.
For me, it wasa bonding moment.
Bence o gece aramızda bir bağ oluştu.
If I'd known there wasa doctor out there like you, I might have foundthe courage.
Eğer dışarıda senin gibi bir doktor olduğunu bilseydim kendimde o cesareti bulabilirdim.
That's the devil that's in your brain giving it the wasa-wasa.
Bu vesveseleri aklına sokan şeytanın ta kendisi.
The shaitan, he gets in there with his wasa-wasa.
Tamam mı? Şeytan aklını çeliyor.
Wasa bread? !
Wasa ekmeği!
I love wasa bread.
Wasa ekmeğine bayılırım.
Yes, it makes me terrific in bed, but it also means I tend to break nice guys like you into Wasa crackers.
Evet, beni yatakta iyi yapıyor ama aynı zamanda senin iyi erkekleri kraker gibi kırdığım anlamına da geliyor.
Wha? Wasa happening?
Neler olmak?
Couldn't help it, there wasa risk she might run.
Maalesef, kaçma riski olduğu için kelepçeledik.
YEAH, IT WASA BIG OPPORTUNITY, BRIAN.
- Evet, büyük bir fırsattı, Brian.
Matt wasa blunt little shit.
Ne demek istediğimi biliyorsun?
She was actuallyon the cover of one of his National Geographies when she wasa little girl!
Görüyorsun işte! Seni umursadığı falan yok!