Waving translate Turkish
1,500 parallel translation
Look at that wrong one waving his money around.
Şu serseriye bak, parayı har vurup harman savuruyor.
- Are they waving at us?
- Bize mi el sallıyorlar?
It's not like we were waving flags and roasting weenies in the parking lot.
Ayda bir hafta sonu İsa'nın gelini mi? Ne demek bu?
Stop waving that thing around.
Çevresinde o şeyi sallamayı bırak.
This guy is crazy enough to walk into a room of people waving a shotgun.
Bu adam elinde bir silah sallayarak bir oda dolusu insanın yanına gelecek kadar çılgın.
What about pictures of tanks going into Baghdad and people waving and smiling at them.
Bağdat'a giden tankların ve onlara gülümseyerek el sallayan insanların görüntüleri.
Tanks entering Baghdad and people waving?
Bağdat'a giren tanklar ve onlara el sallayan insanlar mı?
It's always been more like, waving hello from afar, on the escalator...
Her zaman mesafe vardı aramızda. Uzaktan selamlaşırdık falan.
You guys are waving guns around'cause you wanna live
Siz etrafa silah sallıyorsunuz, çünkü yaşamak istiyorsunuz.
She's waving!
Kız el sallıyor!
You know I got hurt once while waving a belt in my face
Biliyorsun bir keresinde.... oynaşırken canımı yakmıştın.
She's sitting on the front porch and she's waving my insurance policy.
Kahretsin, tam bir kargaşa. Ne diye bekliyoruz ki?
Or perhaps micro-waving a Cottager Shepherd's Pie or Chicken Francais?
Veya belki de, mikro dalga fırına Cottager Turtası veya Tavuğu atmış olma ihtimali?
With a yell and a waving of arms, I spooked him.
Bağırarak ve kollarımı sallayarak onunla iletişime geçtim.
He scared the hell out of me, waving that thing around.
Katiyen. O şeyi sallayıp durarak ödümü patlattı.
And he had begged my husband to let him sit on his lap, behind the wheel of the car and they were just going to pull out into the street and back in again, and I was waving.
Babasına yalvardı direksiyonda kucağına oturabilmek için tam caddeye geri geri çıkmaya başlamışlardı ben de el sallıyordum.
I mean, she may have been waving Or going like this... Or like this...
Yani belki el sallıyordu, veya böyle yapıyordu... veya böyle... veya böyle.
I pulled a muscle waving at you.
Sana el sallarken kasım çekti.
Okay, could you put the giant scissors down, and then do the waving around?
Tanrım, dev makası bırakıp el sallayabilirsin.
Ann Jillian waving in the back?
Ann Jillian da arkada el sallar.
- Huh, she's waving.
- El sallıyor. - Hoşçakal, Randy!
In my car driving away waving goodbye.
Araba binmiş bir halde el sallıyor olurum.
She was waving a gun around drunk.
Sarhoş kafayla elinde silah tutuyormuş.
- Why are you waving a mug at me? I'm sorry.
- Neden o şeyi bana sallıyorsun?
If you don't use a handgun, you don't get credit for waving it, right?
Eğer silahı kullanmayacaksan öyle sallayarak kendine ün kazandırma değil mi?
We will take back this country from those people who are good for nothing but waving their swords around and killing people!
Sağa sola kılıç sallamaktan başka hiçbirşey bilmeyenlerden bu toplumu geri alacağız.
That lout! He's been warned about waving his sword around in the village!
Köydeyken etrafta kılıç sallamaması için onu uyarmıştık!
I will, at last, revenge the stench of waving handkerchiefs at the opera houses that have denied my music.
En sonunda... Mendil salladığım opera salonlarından aldığım intikamın kokusunu duyabileceğim, Benim müziğimi reddeden Opera salonlarından...
The referee waving Griffin in.
"Hakem Griffin'i davet ediyor."
John just started waving the bowling pin over his head, and just saying. ;
Bovling lobutunu başının üstünde sallamaya başladı ve şöyle dedi...
I say, make time to dance alone... with one hand waving free.
Diyorum ki, tek başına bir elini serbestçe sallayıp dansederek geçir zamanını.
Why is she waving?
Neden el sallıyor?
When I saw the school for the last time... my students were waving to me in the wrong direction.
Okulu son defa gördüğümde öğrencilerim yanlış yöne doğru bana el sallıyorlardı.
Waving to me in the wrong direction Ms. Nair.
Yanlış yöne doğru bana el sallıyorlardı Bayan Nair.
Wacky, waving, inflatable-arm-flailing tube man.! Wacky, waving, inflatable-arm-flailing tube man.! Wacky, waving, inflatable-arm-flailing tube man.!
Aptal Dalgalanan Şişirilebilir Sallanan-Kollu Boruadam.
Wacky, Waving, Inflatable-Arm-Flailing Tube Man Emporium and Warehouse.
Aptal Dalgalanan Şişirilebilir Sallanan-Kollu Boruadam ticaret merkezi
Thanks to a shipping error, I am now currently overstocked on wacky, waving inflatable-arm-flailing tube men and I am passing the savings on to you!
Nakliye hatası sayesinde, stok fazlasındaki Aptal Dalgalanan Şişirilebilir Sallanan-Kollu Boruadam, ve ben de size indirimleri yansıtıyorum!
Whatever your wacky, waving inflatable-arm-flailing tube man needs are.
Aptal Dalgalanan Şişirilebilir Sallanan-Kollu Boruadam'a ihtiyacınız her neyse.
So, come on down to Al Harrington's... Wacky, Waving Inflatable-Arm-Flailing Tube Man Emporium and Warehouse.
Al Harrington'un Aptal Dalgalanan Şişirilebilir Sallanan-Kollu Boruadam Ticaret Merkezi'ne gelin,
Waving to the girls in the stands!
Tribündeki kızlara el sallıyorum!
And there's someone at the window waving.
Ve birisi pencereden el sallıyor.
They're waving at me.
Bana el sallıyorlar.
I don't think Miss Conlin is supposed to be waving around a pile of paper without letting us see it first, is she?
Önce bize göstermeden, Bayan Conlin'in elinde bir belgeyle dolaşmaması gerekiyor, öyle değil mi?
They just keep knocking the crap out of me and waving a confession in my face.
Sürekli önüme bir itirafname koyup, vuruyorlardı.
They're waving.
- Gördün mü? El sallıyorlar.
So, she walks, the skirt's waving to and fro To and fro
Sonra, kızlar yürüyünce, etekleri ileri geri sallanıyor ileriye ve geriye
Bottom of the food chain, Waving fields of bacteria,
Besin zincirinin dibi. Dalgalanan bakteri tarlaları.
- Waving.
- El sallayarak...
Don't go waving your magic wand turning 5 keys into 15... stepping all over our shit with baby laxative.
Sihirli değneğinizi kullanarak malı bebek müshiliyle harmanlayıp... 5 kiloyu 15 kiloya çıkarmayın.
Gentlemen, this mission is too important for dick-waving.
Beyler, bu görev, gövde gösterisine yer vermeyecek kadar önemli bir görev.
I was waving.
- Affedersin.