Way street translate Turkish
841 parallel translation
This is a two-way street.
Tek yönlü değil.
This looks like a one-way street.
Buradan çıkış yok gibi gözüküyor.
Yeah, it's a one-way street.
Hay aksi, burası ters yönmüş işte.
The whole World's like a one-way street.
Bu günlerde her şey ters zaten öyle değil mi?
It's a one-way street.
Burası tek yön.
We left Paris on a one-way street.
Tek şeritli bir yoldan giderek kaçtık Paris'ten.
It's a one-way street.
Hey Sainte Clotilde o tarafta değil!
Well, you have to admit it's been a two-way street.
Sen de benim işimi kolaylaştırmadın, kabul et.
Besides, you should know, when you do have an affair, it's a two-way street.
Ayrıca ilişki dediğin iki taraflı yaşanır.
It's one-way street, no going back, And ifyou're now offthe track,
Dönüşü olmayan bir yol bu. Bir kere yolunu kaybedersen...
We'll teach these street boys to make their way in the new world.
Biz Yeni Dünya'da kendi yollarını, yapmaları için, sokak çocuklarını eğiteceğiz.
No, he ducked down a side street, the police went the wrong way.
Hayır, yan sokağa daldı, polis yanlış tarafa gitti.
I'm on my way to Hanamikoji Street with a very fine assortment.
Hanamikoji caddesinden çok güzel numuneler getirdim.
And there's liable to be bullets flyin'around this way any minute... so I'd advise you to get inside, off the street.
Her an için mermilerin havada uçuşma ihtimali var, bu yüzden sokaktan evlerinize çekilmenizi tavsiye ederim.
Did you come across the street dressed that way?
Sokağı bu kıyafetle mi geçtin?
If you come all the way up Fourth Street, it's 802.
Dördüncü caddeden gelirsen 802 oluyor.
All the time I was thinking about that dark street on the way to the station... where I was to do it... and the three honks on the horn that were to be the signal.
Sürekli bu işi yapacağımız karanlık sokağı düşünüyordum. Ve parolamız olan üç kornayı.
Crane Street, Schenectady runs all the way to Burma...
Crane Caddesi'nin, Burma'ya kadar geldiğini anlasa...
In the street, as the buses passed on their way from the airport, the local people, as in so many areas, had spontaneously organised collections and auction sales.
havaalanından gelen otobüsler yollardan geçerken,... hem şehirlileri sokaklarda, pek çok yerde olduğu gibi, kendi kendine koleksiyon ve açık arttırma satışları düzenledi.
It's a long way from here to Mulberry street.
- Arasında bağ kuramıyoruz.
After that, I should turn left and make your own way to the main street
Ben ana caddeden sola döneceğim.
I've been telling the others, Dennis, we'll go the way we planned... across Queen's Bridge, down Bedford Street... coming to Shaftesbury Square.
Diğerlerine söyledim, planladığımız gibi devam ediyoruz. Royal Köprüsü'nden geçip, ana caddeyi parka kadar takip ediyoruz.
Can you find your way to 114 Fulton Street?
114 Fulton Sokağını bulabilir misin?
Now, this is that street where people on the way up and on the way down... live alongside each other for awhile.
Bu, sosyal olarak yükselişte ya da düşüşte olan insanların bir süreliğine yan yana yaşadıkları o sokak.
Take a wrench out of your hand, you couldn't find your way across the street.
Ellerindeki acıdan kurtul. Yoksa caddeden karşıya geçecek yer bile bulamazsın
He's going way down the street.
Sokakta ilerliyor.
You can see my apartment from here, all the way up on 63rd Street?
Buradan 63. Cadde'deki evimi görebiliyor musun?
HE'S BEEN FOLLOWING ME ALL THE WAY DOWN FROM BURTON STREET.
Burton Sokağı'ndan beri beni takip edip duruyor.
I mean, really, I own from 23rd Street all the way down to Canal.
Gerçekten ciddiyim. 23. Cadde'den Canal'a kadar her yer benim.
Thanks for letting me in on your secret... that you own all the way from 23rd Street down to Canal.
23. Cadde'den Canal'a kadar her yerin senin olduğu sırrını benimle paylaştığın için teşekkür ederim.
I can't go down the street this way.
Sokağa böyle çıkamam.
And the way you sashay down the street, smiling'when we meet.
Yolda yürürken kıvırma şeklin, görüştüğümüzde gülümseyişin.
On my way back here, I ran into Mr. Connors coming outta that bar... in the building he owns over on Second Street.
Buraya dönerken, bay Connors'a rastladım... İkinci caddede sahibi olduğu binadaki bardan çıkıyordu.
You know one West Texan can always spot another West Texan by the way he sets his horse, or walks down the street.
Bilirsin bir batı Teksaslı diğer batı teksaslıyı atını ayarlamasından, yada sokakta yürümesinden tanır.
You're invited. 29 Royal Street, all the Way up.
Tamam, davetlisiniz.
I JUST RAN I GUESS ALL THE WAY DOWN THE STREET LIKE A CRAZY MAN.
Muhtemelen delinin teki gibi cadde boyunca koşmuşumdur.
That's the way you dance, and you walk in the street that way, too.
Dans edişin, sokakta böyle yürüyüşün.
Is that street one-way?
Baksana şurası ters yön mü?
We've had the traditional shootout on the street, and the badman will soon be dead, but some men of legend and folktale have been known to continue having their way even after death.
Sokaktaki geleneksel çatışmayı gördük ve kötü adam yakında ölecek. Ama efsaneler ve halk hikâyelerindeki bazı insanların ölümden sonra da devam ettikleri biliniyor.
We met him on the street, on his way to your friend, the sculptor.
Onunla sokakta karşılaştık, arkadaşın olan heykeltıraşa gidiyordu.
On March 3, 1 860 on his way to his office, on a public street in Edo Premier li was assassinated by a band of imperialist ronin
3 Mart, 1860'da Edo'da caddenin orta yerinde ofisine gitmekte olan Başbakan Li bir grup emperyalist Ronin'in suikastına uğradı.
I observe the street, the way people walk, the way they look at things.
Sokağı gözlüyorum insanların yürüyüşünü etraflarındaki şeylere bakışlarını gözlüyorum.
It seems they shot into the street on their way out.
Görünüşe göre dışarı çıkarken sokağa doğru ateş etmişler.
I mean, it's... It's not a one-way street, you know.
Bu tek gidişli bir sokak değil.
I come from God's House, just a little way up the street.
Tanrının evinden geliyorum, caddenin tam sonunda.
- No, only to the end of the street But you'll go all the way to school
Hayır, yalnızca sokağın sonuna kadar gitti fakat sen okula kadar gideceksin.
This is a one-way street.
Sinyal vermeden dönmek yasaktır. Neyse ki yanımızda polisler var emniyetteyiz.
Get some men by the river in case they come in that way... and throw a barricade across that street.
Her ihtimale karşι nehir kιyιsιna adam yolla... sokağa da barikat kur.
The fact that, that if we can all live together and be happy if you have to be afraid to walk out in the street if you have to be afraid to smile at somebody what kind of a way is that to go through this life?
Eğer hep birlikte bir arada mutlu yaşayabiliyorsak, sokaklarda korkuyla dolaşıyorsan eğer, birisine gülümsemekten çekiniyorsan eğer, söylesene yaşamda neyden zevk alacağız?
And then work your way up Southampton Street.
Sonra Southampton Caddesine ilerle. Tamam mı?
53rd Street's one-way, Park Avenue traffic is murder... and the lights is all set wrong.
53. cadde tek yön, Park Bulvarı trafiği berbattır... ve ışıkların ayarı da tamamen yanlış.