English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Waylaid

Waylaid translate Turkish

61 parallel translation
You're gonna tell me you waylaid the fellows who did.
Arabayı soyanları mı soydunuz yani?
The waters raged and his ships waylaid
Denizler kızgındı, gemiler küskündü
For only yesterday, I was waylaid by rogues just outside of town.
Çünkü daha dün, kasabanın hemen dışında hırsızlar önümü kesti.
Here's where they waylaid us, Hawk.
Bizi burada yakaladılar, Hawk.
May I tell her the day after your party this romantic actor waylaid me in order to try and convince me that your "wasting" of Lord Edgware - was not a joke.
Ona söyleyebilir miyim, partinden sonraki gün bu romantik aktör senin Lord Edgware'i harcayışının bir şaka olmadığına beni inandırmak için çok çaba harcadı.
Now I'm waylaid in this heehaw hell... and you insist on clocking me in and out like I'm a factory worker.
Bu eşek yerde kaldım ve sen de fabrika işçisi gibi zaman tutuyorsun.
If Miss Hillman hadn't been waylaid, then she would have been present to vote.
Eğer Bayan Hillman istemeden gecikmeseydi o da burada bizim gibi oyunu kullanabilirdi.
Yes, but she was waylaid. And the vote was taken. And it was a tie.
Evet ama gecikti ve oylama bitmişti ve de berabereydi.
A Ferengi just waylaid Ambassador Briam.
Frengilerden biri az önce Büyükelçi Briam'ın yolunu kesti.
I got waylaid.
Geç kaldım.
The hell you got waylaid.
Ne halt yemeye geç kalıyorsun.
I got waylaid.
- Demek bugün çıkıyorsun.
Weren't you afraid of being waylaid, alone at night, on the road?
Gecenin bir yarısı, tek başınıza yolunuzu kesmelerinden korkmadınız mı?
I got waylaid.
Fazla sevişmişim.
I got waylaid by the sweetest Swedish Lapphund who kept me up half the night, and I'm afraid I'm still in bed.
Dünya tatlısı bir İsveç köpeği yolumu kesti ve gece beni hiç uyutmadı, korkarım hala yataktayım.
As the late Calvin Coolidge said when he terminated his presidency embarking to go home, waylaid by one of the pressmen who said :
Merhum Calvin Coolidge başkanlığı sona erip ayrılırken kendisine : "Sayın Başkan, Amerikan halkına söyleyecek bir şeyiniz yok mu?" diye soran gazeteciye :
The courageous battle has waylaid him.
- Onun çarpıştığı cesur savaşlar. - Violet ne yapardı?
You don't suppose that he got waylaid by Veronica, do you?
Veronica ona pusu kurmuş olmasın?
I guess they got waylaid.
Sanırım bana ulaşması engellenmiş.
The trio decided to reconnoiter the fortress alone, only to be waylaid by the Kalmathari... the hungry souls of those already claimed by Maror's dungeons.
Üçlü, kaleyi tek başlarına keşfetmeye karar verdiler, Sadece Kalmathari yakınlarında pusu kurulması için... bunların aç ruhları, zaten Maror'ın zindanlarına taliptiler.
You got waylaid.
Takıldın.
Sorry it got waylaid.
Pardon, biraz tuttular.
I was supposed to hang out with these Belgian nuns but then I got waylaid and ended up on crystal meth assistant-managing the IMAX in Bradford.
Sizi bırakıp gittiğimde, güya Belçikalı rahibelerle takılacaktım ama oyuna gelip kristal met'e başladım Bradford'daki IMAX'de bir buçuk sene müdür yardımcılığı yaptım.
It seems as if he has been waylaid.
Görünüşe bakılırsa, bir hayli gecikti.
I got waylaid in Jersey.
Jersey'e gitmiştim.
Terrorists waylaid and looted an army shipment of weapons.
Bir grup terosit ordu sevkiyatını ve silahlarını yağmalayacakmış.
- Vincent! If you think phoning to say that you got waylaid satisfies... Oh, you did get waylaid.
Bir aksilik çıktı demek için aramayı düşünüyorsan bir aksilik çıkmış.
Was that Rooster waylaid us night before last?
Geçen gece bize pusu kuran Horoz muydu?
Hoyt and I got waylaid at gunpoint by Xerxes and some goon.
Hoyt'la ben, Serhas ile adamı tarafından silah zoruyla durdurulduk.
Darling, we just got a little waylaid at the stables.
Aşkım, biz de ahırın oraya doğru ufak bir yolculuk yaptık.
We got waylaid, Alan.
Bize pusu kuruldu, Alan.
He was meant to rendezvous with me here on Earth before fate waylaid us both.
Benimle Dünya'da buluşması gerekiyordu. Fakat kader yollarımızı ayırdı.
Yeah, well, I got waylaid.
Evet, şey, pusuya yatmıştım.
A jedi transport, on a mission to block separatist annexation of the Qiilura system Is waylaid to provide desperately needed humanitarian relief, to the people on the surface of aleen.
Qiilura sisteminin Ayrılıkçılar tarafından ilhakını engelleme görevindeki bir Jedi nakliye birliği, yolundan alıkonularak Aleen yüzeyindeki halka, acilen gerekli insani yardımı sağlamak üzere sevk edildi.
And then I was, uh, waylaid by the warehouse computer system.
Sonra da zaten Depo bilgisayar sistemi tarafından önüm kesildi.
Forgive me, I was... waylaid.
Kusura bakma, ufak bir pürüz çıktı da.
I thought if he came in voluntarily to where I was that no-one could ever say with any truth that I had sabotaged the man, that I had waylaid him or any of those things.
O nehri geçmeyecektim. Ama eğer o, benim bulunduğum yere gelirse kimse benim yolunu kestiğimi ona saldırdığımı falan öne süremezdi.
We got sort of waylaid in Rapid City.
Rapid City'de biraz durduk.
What if Giuliano was waylaid on the road?
Ya Giuliano yolda pusuya düştüyse?
Oh. Yeah, well, I was waylaid by Penny, Bernadette and Amy.
Ha, evet Penny, Bernadette ve Amy beni sıkıştırdı da.
I got waylaid.
- Yolda durdurdular beni.
I got waylaid at an impound lot with enzo, which is somehow not even the worst part of my day.
Özür dilerim. Enzo'yla birlikte haciz alanındaydık ki garip bir şekilde günümün en kötü kısmı değildi bu.
All of that time that you spent in art school, and we seem to have waylaid all of your youthful experiments. All of those unfinished charcoals.
Onca zaman sanat okulunda okumana rağmen gençlik tecrübelerinin, yarım kalmış kara kalem çalışmalarını hiç göremedik.
We kind of got waylaid.
Pusuya düşürülmüşüm gibiydi.
- Yeah, we, uh... We got a little waylaid.
- Evet, biraz aksilikler yaşadık.
I've just been waylaid with this case and everything.
Ben sadece oldum Bu durumda ve her şeyi ile waylaid.
I'm afraid I've been waylaid in Cos Cob.
Korkarım, Cos Cob'dan bir süre ayrılamayacağım.
You get waylaid... you won't be writing any postcards.
İlkiyle buluştuktan sonra onunla görüşeceğiz.
No storm waylaid Sawthwood from his hard walk home. None in Geatland held so strong the love of kin as Beowulf.
Gaetland'da Beowulf kadar kabilesine bağlı olan yoktu.
Oh, shucks, he just got waylaid
Kahretsin az önce yatmaya gitti.
- Pull over! One, two. And while Michael was waylaid...
Ve Michael pusuda beklerken Lucille de topuk dansı üzerinde çalışıyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]