We'll do what we can translate Turkish
510 parallel translation
We can go to town and see Judge Harvey. He'll tell you what to do.
Kasabaya inip, Hakim Harvey'e gidelim.
Well, Madame Cronin-to-be, we'll see what we can do.
Müstakbel Bayan Cronin, bakalım ne yapabiliriz?
I'll see what we can do for you.
Şöyle yapalım o zaman.
- We'll see what we can do.
- Belki birşey yapabiliriz.
We'll see what we can do.
Ne yapabileceğimize bir bakalım!
We'll see what we can do.
Neler yapabiliriz, bakacağız.
We'll see what we can do.
Elimden geleni yapacağım!
If you decide to talk before that court's set up out there, we'll do what we can for you.
Eğer mahkeme kurulmadan önce konuşmak istersen...,... senin için elimizden geleni yaparız.
We'll go and see what we can do.
Gidip ne yapabileceğimize bir bakarız.
We'll see what we can do.
Bir şeyler ayarlarız.
Well, we'll see what a couple of drinks can do.
- Bir iki kadeh içkiyle ikna olabilirsiniz belki.
I THINK WE CAN OUTWAIT THEM. WHAT'LL THEY DO TO BRIAN?
Ya Brian'a bir şey yaparlarsa?
- Well we can't take him with us, if we do he'll slow us down, we'll all be caught, what'll that prove?
Onu götüremeyiz, geç kaldık. - Hepimizi yakalayacaklar.
We'll see what we can do.
Elimizden geleni yapacağız.
Then start with what we've been doing and we'll see what we can do.
Şeffaf ile başlayalım, sonra bakarız icabına. Neler yapabileceğimizi görelim.
- We'll see what we can do... but I feel sure that you can get along with what you have.
Ama elindekilerle bu işi başaracağına inanıyorum.
All right, I'll tell you what we can do.
Pekala, size ne yapabileceğimizi söyleyeyim.
I'll see what we can do about that bruise.
Şu yaraya neler yapabiliriz bir bakalım.
We'll do what we can.
Elimizden geleni yapacağız.
We'll see what they can do and we'll see what we can do.
Neler yapabileceklerini ve neler yapabileceğimizi göreceğiz.
We'll show them what an old dude and a youngster can do.
.. daha onlara yaşlı bir kurdun ve bir delikanlının neler yapabileceğini göstereceğiz.
In case we can't talk in the bakery, here's what we'll do.
Pastanede konuşamama ihtimaline karşı yapacaklarımızı anlatacağım.
I'll see what we can do and I'll call you back.
Öğrendikten sonra seni ararım.
Well, what I can do and what I'd like to do are two different things, so I guess we'll just have to wait.
Yapmak istediklerim ve yapabileceklerim... farklı şeyler, o yüzden en iyisi bekleyelim.
Now don't you fret about a thing. We'll put our heads together and see what we can do to help you.
Hepimiz el ele vereceğiz, ve sana sana yardımı dokunacak neler yapabileceğimize bakacağız.
We'll stay, ma'am. Be our pleasure to do what we can.
Kalırız hanımefendi, yapabileceğimizi yaparız.
But we'll stay and do what we can.
Ama kalıp ne yapabilirsek yaparız.
We'll have to do what we can without him.
Eğer vaktinde gelemezse buradan onsuz gitmek zorunda kalacağız.
All can do is pass along your proposal... and we'll see what can be done about it.
Yapılacak şey önerinize bir şans vermek böylece neler olacağını görürüz.
We'll see what we can do.
Ne yapacağımıza bakarız.
Look, we'll see. I'll see what I can do, right?
Ne yapabileceğime bir bakayım, tamam mı?
I'll see what we can do.
Halletmeye çalışırım.
All right. - We'll see what we can do.
- Güzel, toprak için ne yapabileceğimizi görelim bakalım.
Alright, I'll tell you what we can do.
Pekâlâ, ne yapabiliriz söyleyeyim.
We'll do what we can, when we can.
Yapabildiğimizi, yapabileceğimiz zaman yapacağız.
Very well, we'll do what we can.
- Elimizden geleni yaparız.
Well, we'll have to see what we can do.
Pekala, Ne yapabieceğime bakacağım.
- We'll do what we can.
- Elimizden geleni yaparız.
- I said, General, we'll do what we can.
- General, elimizden geleni yaparız dedim.
You two take a nice bath and we'll see what we can do.
Siz bir güzel yıkanın, biz de yapabileceklerimize bakalım.
Afterwards we'll meet in the boardroom and see what we can do to calm those people down.
Sonra toplantı odasında buluşalım. Bu insanları sakinleştirmek için neler yapabileceğimizi konuşalım.
I'll see what we can do.
Tamam, elimizden ne gelir bir bakayım.
Of course, darling, that's what we'll do.
Elbette canım, yapacağım bu.
I'll tell you what we can do.
Ne yapabileceğimizi söyleyeyim.
I'll see what we can do.
Ne yapabileceğimize bakacağım.
So if you don't mind, I'll go on doing what I have to do and we can talk.
Bu nedenle sakıncası yoksa, ben çalışırken konuşabiliriz.
I'll see what we can do.
Ne yapabiliriz göreceğiz.
Okay, we'll see what we can do.
Pekala, elimizden geleni yaparz.
You start to talk about Dakota, we'll see what we can do.
Sen Dakota hakkında konuşmaya başlarsan, biz de neler yapabileceğimize bakarız.
Well, we'll see what we can do but we need something to go on.
Şey, bu konuyla ilgileniriz ama bize biraz yardımcı olursanız iyi olur.
We'll see what we can do.
- Bu konuyla ilgileneceğiz.