We'll see you in the morning translate Turkish
60 parallel translation
Now, here's the address, we'll see you in court tomorrow morning at 10 : 00.
İşte adres, yarın sabah 10.00'da mahkemede görüşürüz.
We'll see you in the morning.
Sabah görüşürüz.
If you still feel the same way in the morning... you come back, we'll go to the bank... and I'll see that you get everything that's coming to you.
Sabah aynı fikirdeysen... geri gel, bankaya gidip... payına düşeni alman için gerekeni yaparım.
We'll see how you feel in the morning.
Yarın sabah nasıl hissettiğine yeniden bakarız.
Well, you better get to bed and get some rest because it is very late, and I'll see you first thing in the morning and then we can discuss your chores.
Yatsan iyi olacak. Çok geç oldu. Sabah bir araya gelir, işlerini konuşuruz.
Jack, we'll see you in the morning.
Jack, yarın sabah görüşürüz.
Now, you see, in the morning we'll take the old elevator down... and we'll be on our way.
Gör bak, sabah olunca eski moda asansörle inip yolumuza gideceğiz.
So you enjoy yourself and we'll see you in the morning.
Sen rahatına bak, seninle sabah görüşürüz.
Then we'll see you in the morning.
Sabah görüşürüz.
We'll see you in the morning.
Yarın sabah görüşürüz.
We'll see you in the morning.
Sabaha görüşürüz.
Just put the dishes in the sink, and I'll see you in the morning, and then we'll talk about the couch.
Bulaşıkları lavaboya bırak. Kanepe işini sabah konuşuruz.
- Thank you. So, if you give us a ring in the morning, we'll see what we can do. Fine.
- Yarın sabah arayın, ne yapabileceğimize bir bakalım.
We're going out to dinner after, so I'll see you in the morning.
Veli toplantısından sonra yemeğe gideceğiz, Sabaha görüşürüz.
We'll see you in the morning.
Sabahleyin görüşürüz.
But I want you to watch a lot of television, don't neglect your video games... and I'll see you in the morning, shall we say, 10 : 00, 10 : 30?
Fakat sizlerin bol bol televizyon seyretmenizi, video oyunlarınızı ihmal etmemenizi istiyorum... ve yarın sabah saat kaçta görüşürüz, 10 : 00, 10 : 30?
Come see me in the morning and we'll talk about gettin'you a job.
Sabah bana gel, iş için konuşalım.
- We'll see you in the morning.
- Sabahleyin görüşürüz.
We'll see you in the morning.
Tatlı rüyalar. Sabaha görüşürüz.
Well, we'll see you in the morning.
Sabaha görüşürüz.
We'll see you in the morning.
Sabah görüşürüz. Rahatına bak.
Yeah, anyway... Pops, we'll see you in the morning.
Sabaha görüşürüz baba.
WE'LL SEE YOU IN THE MORNING.
- Sabah görüşürüz. - İyi geceler.
We'll see you in the morning for herring and egg.
Sabah beraber kahvaltıda balık ve yumurtamızı yiyor olacağız.
Why don't you call my office in the morning, and we'll see where we stand.
Niçin sabah beni ofisimden aramıyorsun, Durumumuza bakarız?
I'll see you in the morning, and we'll figure this out.
Sabah görüşürüz, | ve ne yapacağımıza karar veririz.
W-We'll see you in the morning.
- Sabaha görüşürüz.
WE'LL BE BY IN THE MORNING TO SEE YOU OFF.
Sabah sizi uğurlamaya geleceğiz, o zaman görüşürüz.
We'll see you in the morning.
Sabah görüşmek üzere.
All right, we'll see you guys in the morning when you're men.
Pekala sabah erkek olduğunuzda görüşmek üzere.
- We'll see you in the morning'boy.
- O halde sabaha görüşürüz evlat.
Make yourself at home, we'll see you in the morning.
Kendini evindeymiş gibi bil. Sabahleyin görüşürüz.
- we'll see you in the morning.
- Sabah görüşürüz.
- We'll go to verdict. - I'll see you in the morning.
Sabah görüşürüz.
So get a good night's sleep, and we'll see you first thing in the morning.
İyi uyuyun ve geç kalmayın.
We'll see you first thing in the morning for training.
Sabah ilk iş eğitim için görüşürüz.
Why don't you get a good night's sleep, and we'll see you in the morning?
Evinize gidip uyuyun, yarın sabah sizinle ilgilenelim.
So y'all are gonna have to go without us tonight, and we'll see you back here in the morning?
Yani biz olmadan gitmek zorundasınız sabah burada görüşürüz?
I do. We'll see you in the morning.
- Sabah görüşürüz.
I'll, uh- - We'll see you in the morning.
Sabah görüşürüz.
Also, early in the morning we'll go and see the diamond snow you want to see.
Sonra da bu sabah görmek istediğin Elmas Kar'ı izlemeye gidelim.
But we'll see you in the morning.
Ama sabah görüşürüz.
I'm not sure what that means, but we're gonna get some sleep, and then I'll see you guys in the morning.
Bu ne demek emin değilim ama, biraz uyuyacağız, sonra sabah sizinle görüşürüz.
We'll see both of you in the morning.
Yarın sabah görüşürüz.
Yup, we'll see you in the morning.
Tabii. Sabah görüşürüz.
Good. Mrs. McCarthy and I will take the car back, and we'll see you in the morning.
Bayan McCarthy ve ben arabayı geri götürürüz ve yarın sabah görüşürüz.
We'll see you in the morning. You won't even know I'm here.
Burada olduğumu bilmeyeceksiniz bile.
We'll see you in the morning, honey.
- Yarın sabah görüşürüz hayatım.
- We'll see you first thing in the morning.
- Yarın sabah görüşeceğiz.
We'll see you in the morning, Andrew.
Sabah görüşürüz Andrew.
We'll see you in the morning.
Sabaha görüşürüz. Tamam mı?