We're all clear translate Turkish
264 parallel translation
If we don't clear the bay, I'll wager we're all dead by morning.
körfezden çıkmassak, sabaha hepimizin öleceğine bahse girerim.
When the all-clear sounds, if we're near the door, we can get out sooner.
Ses kesildiğinde kapıya yakın olursak çabucak çıkabiliriz.
But if we all find the money first and turn it in, we're all in the clear.
Ama parayı ilk biz bulursak, parayı teslim ederiz, temize çıkarız.
All of a sudden, we're clear across the galaxy. Five hundred parsecs from where we are... I mean were...
Nasıl olduysa Galaksinin öte ucundayız, bulunduğumuz noktadan 500 parsek mesafede... yani demek istedim ki... yani
We're all angry... and we can't clear up the matter
Durum kötü... orta yol bulamadık!
We're all in the clear on this.
Hiçbirimiz şüphe altında değiliz.
It's all right, we're clear.
Endişeye gerek yok, biz emniyetteyiz.
I want to put a temp freeze on countdown until we're all clear.
Emin oluncaya kadar geri sayımı durdurun.
We're the ones who have to clear the way to peace for all mankind.
İnsanlık için barışa giden yolda engelleri temizleyecek olan bizleriz.
But Rae, if we're going to help try and clear all of this- -
Ama Rae, eğer bütün bunları temizlemeye çalışmana yardım edeceksek...
- We're all clear.
- Her yer temiz.
We're trying to clear up all evictions today... so it won't get into the latter part of Christmas, which is tomorrow.
Bugün bütün tahliye görevlerini tamamlamaya çalışacağız. Noel sonuna kalmak istemiyoruz. O da yarın zaten.
Wait until you see what we're doing... with the marina development. We're gonna clear five big ones on the first phase alone. I think I finessed Miller down at City Hall... so all we have to do to get past go... is be a little creative on our teamster deal.
marina developmentla ne yaptığımızı görene kadar bekle... yanlızca ilk aşamada beş tane büyüğü temizleyeceğiz sanıyorum ben City Hall'da ki Miller i halledeceğim onlarla anlaşabilmek için biraz yaratıcı olmabilı ve hepmizin harekete geçmeliyiz.
Then the fifth time he visited and all should've been clear already... the guy said : "Now, David Lee, we're going to sauna", and since they were drunk... they agreed, but Dave couldn't get his tie open at first so the guy went ahead... and David Lee went afterwards and complete silence fell when the guy saw what his son-in-law was like.
Beşinci kez gittiğinde, her şey ortaya çıktı. Herif, "Şimdi David, saunaya gidiyoruz" dedi, ve ikisi de içkili olduğundan... hemfikir oldular. Ama Dave kravatını çözemedi ve önce herif girdi... arkasından da David Lee.
We've got an all-clear anyway, so we're gonna start returning people to their homes.
Bir doların var mı? Uh, sakızımız var.
We're all clear.
Evet, her şey hazırlandı, hepimiz temiziz.
- We're all clear.
- Etraf temiz.
All right, we're clear.
- Pekala, kurtulduk.
We're all clear in the Tribune.
Tribune'de de bir şey yazmıyor.
Mr. Kim, transmit a continuous message on all frequencies identifying who we are, where we're from and make it clear our intentions are peaceful.
Bay Kim, bütün frekanslarda kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve barış sever insanlar olduğumuzu anlatan bir mesajı, devamlı olarak gönderin.
From now on, we're all part of one machine, is that clear?
Şu andan itibaren hepimiz bir makinenin parçalarıyız. Öyle değil mi?
We're all clear.
Etraf sakin.
When we're clear, surface and run all full.
Uzaklaşınca, satıh ve tam yol ileri.
All right, Reggie, we're clear on this. You got it?
Pekala Reggie her şeyi anladın mı?
All right, so we're clear.
Pekala, anlaştık.
- All right, we're clear.
Tamam, şimdi güvendeyiz.
We're flying at 26,000 feet, moving up to 30,000 feet... and we got clear skies all the way to Las Vegas.
8000 metre yükseklikteyiz ve 9000 metreye yükseliyoruz. Las Vegas'a kadar hava açık olacak.
We're all clear.
Biz temiziz.
Just so we're all clear here.
Yani bu konuda mutabıkız.
All right, just so we're clear.
Birbirimizi anlayalım diyeydi.
All right, we're all clear.
Tamamız.
We're all clear.
Ortalık temiz.
So we're all clear on the rules, then?
Kuralları anladık değil mi?
Just so we're clear, all my remarks refer to human relationships.
Ben insan ilişkilerinden söz ediyorum.
We're all clear.
Hepimiz temiziz.
Just so we're all clear, Miss Maggie does not do windows.
Baştan söyleyeyim, Bayan Maggie cam silmez. Tamam mı?
We're all clear.
Şimdilik güvendeyiz.
We're all clear on the fact that Harmony's a vampire, right?
Tüm gerçeği ortaya serelim, Harmony bir vampir, doğru mu?
We're all clear to go in, but here's what we've got.
Artık içeri girebiliriz ama durumu özetleyeyim.
- All right, just so we're clear,
- Pekala, sadece çok yakınız,
All right, Roz, now, this is a very different kind of show we're gonna be doing, so are you clear on the procedure?
Bu, çok farklı bir program olacak. Neler yapacağımızı iyi anladın değil mi?
We're all clear, sir.
Tamamız, efendim.
I think we're all clear.
Sanırım hepimiz iyiyiz.
We're all clear, Captain!
Yol açık kaptan!
We're all clear.
Güvendeyiz.
- We're all clear ahead.
- Önümüz temiz.
So we're all clear on what we need to do here, right?
Evet. Burada ne yapmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz.
- [Static On Headset] - We're all clear here, Counselor.
- Her şey yolunda, Sayın Danışman.
Then we tell my mom we're gonna go eat at the park... where Henry's gonna call on the payphone at 2 : 00 for the all's clear sign.
Sonra anneme parkta yiyeceğimizi söyleyeceğiz. Henry, saat 2'de telefon kulübesinden arayacak.
We're all clear.
Burası temiz.
All right, we're clear.
Tamam, güvendeyiz.
we're all in this together 77
we're all alone 36
we're all gonna die 172
we're all screwed 17
we're all in the same boat 16
we're all set 157
we're all good 109
we're all good here 16
we're all fine 28
we're all going to die 63
we're all alone 36
we're all gonna die 172
we're all screwed 17
we're all in the same boat 16
we're all set 157
we're all good 109
we're all good here 16
we're all fine 28
we're all going to die 63