We're not going back translate Turkish
265 parallel translation
Well then, tell him not to come back too late, because we're going out.
Fazla geç kalmamasını söyle, akşam dışarı çıkacağız.
We're not going to wait for them to come back.
Geri dönmelerini beklemeyeceğiz.
We're not going back. We're going to Rochester.
Dönmeyeceğiz, Rochester'a gideceğiz.
And we're not going back to Butch's for a drink either.
Bir şeyler içmeye Butch'a da gitmiyoruz.
Well, we didn't turn back, and we're not going to.
Ama dönmedik ve dönmeyeceğiz de.
Nakagimi! Not again. We're going back!
Nakagimi, yine kaçmayı mı düşündün?
We're not going to double back.
Biz çift dikiş gitmiyoruz.
We're not going back to La Grange.
La Grange'e dönmüyoruz.
- We're not going back north.
- Kuzeye gitmeyeceğiz.
Because we're not going back to Karaolos, not ever.
Çünkü Caraolos'a dönmeyeceğiz. Asla.
Well, we're not going back to find out.
Evet, anlamak için dönmeyeceğiz.
Oh, we're not going back to that... why not?
oraya geri gitmeyeceğiz deği mi... neden olmasın?
We're not going back.
Geri dönmeyeceğiz.
We're going and we're not gonna look back.
Haydi, Susan. Arkamıza bile bakmadan buradan gidiyoruz.
I'm not sure. But if they're going to catch us up we've got to find something to fight back with, hmm?
Ama eğer bizi yakalayacaklarsa onlara karşı savunma yapmak için bir şeyler bulmamız gerek.
We've established that you're not going back for patriotic reasons, what else would interest you?
Pekala, geri dönmek istemeyiş nedeninin vatanseverlik olmadığını artık biliyoruz. Başka ne ilgini çeker?
Go back and tell your pa we're going to do whatever we can, but it's up to him whether he gives up or not.
Geri dön ve babana söyle, elimizden geleni yapacağız ama pes edip, etmemek ona kalmış.
Mowgli, this time we're not going back.
Mowgli, bu sefer eve dönmeyeceğiz.
Now we've still got a three-hour drive back. We're not going to be home until after midnight.
Geri dönüş en az üç saatimizi alır, gece yarısından önce evde olamayız.
We're not going back.
Geri gitmiyoruz.
If you're not back here in 15 minutes, we're going the other way.
O sürede gelmezsen, öteki tarafa gideriz.
Anyway, we're not going back. I have an idea
Her neyse, geri falan dönmüyoruz.
We're not going to just put that door back and take that one out.
Şu kapıyı geri takıp, diğerini çıkarmakla kalmayacağız.
We're not going back to the old days.
Eski günlere dönmeyeceğiz.
I am not going back to school! Then we're not getting married.
- O zaman evlenemeyiz de.
We're not going to the Hall. Let's head back.
Gitmeyelim salona hadi çekilelim
We have to find my mom and dad. Well, we're not going back alone.
Yalnız gidemeyiz David.
We're going out the back. Not one word from you.
Arkaya gidiyoruz, bir kelime bile duymak istemiyorum.
We're not going back.
Cincinnati'ye dönmeyeceğiz.
- 400 Oak Street. - We're not going back.
- Geri dönmeyeceğiz.
Doc, we're not going back now. Yep.
- Doktor, hemen şimdi geri gidemeyiz.
We're not going back!
Oraya geri gidemeyiz.
That's right, we're not going back.
Doğru, dönmeyeceğiz.
We're not going back.
Geri dönemeyiz.
If you step in something, we're not going back.
Eğer bir şeye basacak olursan geri dönemeyiz.
Not going to have time to enjoy it, we're coming back tonight.
Gezecek vaktimiz olmayacak. Yarın gece dönüyoruz.
Anyway, we're not going back there.
Neyse. Geri dönmekten bahsetmiyorum zaten.
I'll tell you one thing... we're not going back into that stuck-up hash house.
Bir tek şey söyleyeceğim. O züppe, adi yere dönmeyiz.
We're not going back.
Geri dönmüyoruz.
- We're not going back! - No!
Hayır istediklerimizi yapmak zorundasınız!
But we're not going back.
Ama biz geri dönmüyoruz.
- We're not going back.
- Şimdilik buradayız!
You're not going back! If she's alive, we've got him.
Eğer kız hayatta ise onu yakaladık demektir.
We're not going back to ice station Zebra again.
Kutup istasyonuna geri dönecek değiliz.
We're not going back to London.
Londra'ya geri dönmüyoruz. Evet.
We're going on holidays and we're not sure when we'll be back.
Tatile çıkıyoruz ve ne zaman döneceğimiz belli değil.
Now, we're agreed, you're going to put the comb and the scissors and the little towel... back in your army trunk and we're not going to talk about them again.
Ordu kamyonunun arkasına tarak, makas ve havlu koyduğun konusunu bir daha konuşmama konusunda anlaştık.
Oh, you're going back through the gate but not before we settle a few things.
Kapıya doğru geri gideceksin. Ama biz birkaç şeyi halletmeden önce değil.
- We're not going back there again.
- Bir daha oraya gitmiyoruz.
We'll talk about it back home. - We're not going anywhere, until I figure out, where the voices are coming from.
- Bu seslerin nereden geldiğini çözene kadar hiçbir yere gitmiyorum.
- Not knowing where we're going... when we'll be back.
- Arabada kiminle yalnız? - Nereye gittiğimizi bilmemek... Ne zaman geri döneceğimizi bilmemek.
we're not friends anymore 25
we're not gonna make it 79
we're not together anymore 25
we're not married 104
we're not lost 34
we're not ready 48
we're not sure 186
we're not going 77
we're not friends 137
we're not dating 51
we're not gonna make it 79
we're not together anymore 25
we're not married 104
we're not lost 34
we're not ready 48
we're not sure 186
we're not going 77
we're not friends 137
we're not dating 51
we're not there yet 98
we're not together 85
we're not going to make it 34
we're not finished 45
we're not doing anything 43
we're not fighting 41
we're not 1349
we're not done yet 77
we're not gonna hurt you 59
we're not going there 20
we're not together 85
we're not going to make it 34
we're not finished 45
we're not doing anything 43
we're not fighting 41
we're not 1349
we're not done yet 77
we're not gonna hurt you 59
we're not going there 20