We're not here for you translate Turkish
111 parallel translation
We're not here for you.
Buraya senin için gelmedik.
I want to look after you... not only while we're here, but, uh... for the rest of our lives.
Size bakmak istiyorum.. .. sadece burdayken değil, .. hayatımızın sonuna kadar.
He's saying you took us up here for reasons that are not to do with what we're after.
Demek istediği, sen bizi buraya getirirken ne ile karşılaşacağımızı biliyordun.
- We're here for you, not the dress.
Seni kutlamaya geldik, elbiseni değil.
We're not here for you. We're here for him.
Seni değil, onu enselemeye geldik.
We both know you're not here for the pleasure of my company.
İkimizde, buraya benim arkadaşlığım için gelmediğini biliyoruz.
We're not here to fight your wars for you.
Buraya sizin savaşınızı savaşmaya gelmedik.
This is what we're gonna do. If bill beats me in a fair fight right here, right now, not only can bill be boss... I'll give you the business for free.
Eğer Bill, hemen şimdi, adil bir dövüşte beni yenerse sadece patron olmakla kalmaz, işi size bedavaya veririm.
I hope you know we're playing for our parts of the ransom, not for these tails here.
Umarım bu yengeç bacaklarına değil fidye parasındaki payımıza oynadığımızı biliyorsunuzdur.
But we're not here for you to put on your resume so you can get the Smythe-Bates job.
Biz senin özgeçmişin için burada toplanmadık. O yüzden kes sırıtmayı.
I mean, I'm here for you, but we're not together.
Yani, ben senin için buradayım, ama birlikte değiliz.
Come on. focus! We're not here for you. we're here for the homeless.
Hadi ama odaklan, senin için burda değiliz, evsizler için burdayız.
Perhaps I'm not intelligent enough for you... But we're not running an intelligence contest here.
Belki sizin için yeterince zeki olmayabilirim ama burada bir zeka yarışması yapmıyoruz.
I'm sure you're used to better surroundings, but here in the not-for-profit world, we tend to beg instead of choose.
Eminim siz çok daha iyi bir ortama alışıksınız ama kar amacı gütmeyen bir kuruluş olarak, gönlümüzden geçeni seçmek yerine el açıp dilenmeye yatkınız.
If you can see a future for yourself without me and that doesn't, like, break your heart... then we're not doing what I thought we were doing here.
Eğer kendine ben olmayan bir gelecek görebiliyorsan, yani kalbin kırılmayacaksa o zaman burada yaptığımızı sandığım şeyi yapmıyoruz demektir.
If you're not there for us we're not here for you.
Bizim için burada değilsen biz de senin için burada değiliz.
Believe it or not, we're not here for you two to work things out.
İster inanın ister inanmayın, sizinle daha çok vakit geçirmek isterdim.
So we're not here to jam you up for that.
Yani amacımız seni sıkıştırıp konuşturmak değil.
- Now we know what you're not here for.
- Neden gelmediğinizi şimdi biliyoruz.
But we did come here for spring break... and I'm just wondering if we're not spring-breaking... the way you're supposed to spring-break.
Ama buraya bahar tatili için geldik. Acaba bahar tatilini olması gerektiği gibi geçirmiyor muyuz?
Great! Hope you're not here for beer,'cause I think we're buying it all up.
Umarım bira için gelmedin çünkü galiba hepsini alıyoruz.
We're not gonna stand for you comin'around here and dictating'to us with your nigger worshipping'.
Buraya gelip bize zenci köle tapınmalarını zorla kabul ettirmene izin vermeyeceğiz!
Look, Jesse, we appreciate you coming down here voluntarily, but if you clam up, we're gonna have to file an obstruction of justice charge, and that's not good... for you.
Bak, Jesse, buraya kendi isteğinle gelmeni takdir ediyorum, ama eğer bilerek konuşmuyorsan, adaleti yanıltmak suçundan hakkında dava açmamız gerekecek, ve buda senin için iyi olmaz.
I'm sorry to interrupt, but if you've brought us here to try to convert us, I think it's fair to tell you that we're really not in the market for new gods.
Kestiğim için özür dilerim, ama eğer bizi döndürmek için buraya getirdiyseniz, size dürüstçe söylemeliyim ki yeni tanrılar pazarında arayışta değiliz.
We're not here for you.
- Buraya senin için gelmedik.
but happy birthday Timothy we just have to last until midnight... you're gonna be OK Timmy... don't open the door... shit... here you've gotta kill me... swear it to me... swear it to me Rachel you have no choice... it's not for another hour..
Ve başka seçeneğin kalmaz.
Even if we're not related, I think I would like for you to work here.
Herhangi bir akrabalığımız olmasa da, sanırım burada çalışmanı çok isterim.
We're not criminals, like you... and it wont be easy for you here.
Şerefinizden başka bir şeyiniz kalmamışsa... Burada geçireceğiniz zaman çok meşakkatli olacak.
You better explain to Bobby here why we're not bringin'painkillers and medicine back for his brother.
O zaman belki de neden kardeşi için ağrıkesici ve ilaç getirmediğimizi Bobby'e açıklamak istersiniz.
JJ, when you get Garcia on the phone, Tell her we're not looking for other homicides here.
JJ, Garcia'yla konuştuğunda ona burada başka cinayet aramadığımızı söyle.
Thank you for all your hard work. We're not done here, I'm afraid.
Çalışmalarınız için teşekkür ederim.
I don't mean to be complaining'cause we're not complainers, but I was curious... what exactly do you need Add here for?
Şikayet ettiğimden değil, çünkü biz şikayet eden tipler değiliz ama merak ediyordum da Add'e tam olarak neden burada ihtiyacınız var?
We're not here for you, fellows.
Sizin için gelmedik, millet.
- We're not gonna be for much longer, if you don't stop yapping and get us out of here!
Gevezeliği kesip buradan uzamazsak biz de fazla yaşamayacağız zaten!
We're not here for you. We're here for her.
Sizin için değil, onun için buradayız.
I could tell you that we're in final negotiations to create exclusive content for America's jails. But I'm not the one being judged here.
Size Amerikan hapishaneleri hakkında özel bir içerik yapmak için müzakerelerin son aşamasında olduğumuzu söyleyebilirim.
You're not alone in this. We're all here for you.
Yalnız değilsin.
I'm not sure we have much to talk about. Not unless you're here to apologize for the way your office treated my husband.
Konuşacak bir şey olduğunu düşünmüyorum, ofisinizdekilerin kocama davranışından dolayı özür dilemeniz dışında.
- We're not here for you.
Sizin için gelmedik.
I'm not here to snap you back or piss you off, but if we're going to be on this ship for any length of time, we need to be on the same page.
Amacım seni geri plana atmak veya kızdırmak değil, ama bu gemide, ne kadar sürerse sürsün, beraber olacaksak, aynı dilden konuşmalıyız.
We're not here for you. We're here for her.
Sizin için değil, onun için geldik.
I don't think you're in the position to negotiate, and besides, we're not here for Megan and Shade.
Pazarlık yapacak pozisyonda olduğunu hiç sanmıyorum, ayrıca, Megan ve Shade için burada değiliz.
Now, I know some of you probably aren't real excited to be here, but I guarantee you it's going to be a great day, because not only are we Fun for All, why, we're all for fun.
Biliyorum, bazılarını burada olduğu için çok da heyecanlı değil ama sizi temin ederim ki harika bir gün olacak çünkü sadece eğlence için burada değiliz eğlence bizleriz.
It's not the first place you'd think of to do physics, but, on the other hand, we're down here for a reason.
Fizikle ilgili aklınıza gelecek ilk yer değil ama, öte yandan buraya bir neden için indik.
We're not here for you.
- Sizin için gelmedik.
We're not here for you.
Senin için gelmedik.
By saying "we're gonna be here for a long time" you're implying that we're not allowed to leave which would only be the case if we were under arrest. Are we under arrest? No.
Epey bir süre burada kalacağımızı söylediniz bir nevi gidemeyeceğimizi ima ettiniz keza sadece tutuklu olduğumuzu varsayarsak bu geçerli olabilir.
We're here for Nikki, not for you.
Nikki için buradayız, senin için değil.
You can question all the things that I've done as an agent, but my life is not why we're here today, because I have tried to make amends for the things that I've done, taken responsibility.
Ajan olarak yaptığım her şey için beni sorgulayabilirsiniz. Bugün burada olmamızın sebebi hayatımımın sorgulanması değildir. Çünkü ben yaptığım şeyleri telafi etmeye çalıştım.
We're not here for you, Mr. Voss.
Josephine Besson?
You said yourself that we're probably not going to walk out of here, and all I was trying to do is express something that I have been sitting on for a long, long time.
Buradan büyük ihtimalle çıkamayacağımızı kendin söyledin. Tek yaptığım çok uzun süredir içimde olan bir şeyi açıklamaktı.