We're not lost translate Turkish
155 parallel translation
- We're not lost.
- Kaybolmadık.
We're not lost.
- Kaybolmadık.
- And we're not lost either!
- Biz de kaybetmedik!
You're not depressed because we lost the last race?
Yarışı kaybettik diye üzülmüyorsun ya?
We're not lost. We're not going to be.
Kaybolmadık!
- We're not lost.
- Hayır, kaybetmedik!
We're not on a bomb range and we're not Goddamn lost!
Atış alanında değiliz, kaybolmadık...
Fouquier, if we retreat we're all lost I am a judge, I'm not your...
Fouquier bir adım bile geri atarsak hepimiz kaybederiz. Ben bir yargıcım.
We're not lost!
Laybolmadık!
We're not lost, we're going to Delhi.
Kaybolmadık, Delhi'ye gidiyoruz.
we're not lost.
Kaybolmadık.
We're not lost.
Kaybolmadık.
- Now we're lost. - We are not lost!
- Hayır kaybolmadık!
Oh. Ratty. We're not lost.
Fare, kaybolmadık, değil mi?
And for your information, we're not lost.
Bilgin olsun diye söylüyorum, kaybolmadık.
We're not only lost, we're flying in circles.
Sadece kaybolmadık, bir de çemberin içerisinde dönüp dolaşıyoruz.
No, we're not lost.
Hayır, kaybolmadık.
We're not responsible for lost items... so please make sure you pick up your wings and your antlers.
Kaybolan eşyalardan sorumlu değiliz lütfen kanatlarınızı ve boynuzlarınızı unutmayın.
If we're lost, admit that first, because... We're not...
Eğer kaybolduysak kabul et, çünkü...
I know we're not lost.
Kaybolmadığımızı biliyorum.
Not about us getting lost. We're making a documentary about a witch.
Kayboluşumuz hakkında değil, cadı hakkında çekiyoruz!
If we're not careful we'll get lost too.
Dikkat etmezsek biz de kaybolacağız.
If my team has lost control of the Stargate, we're not going anywhere.
Yüzbaşı, takımın Yıldız Geçidinin kontrolünü kaybettiyse hiçbir yere gidemeyiz.
Go on, get lost... Stop fibbing... we're not scared
Yürü git, sen bizi korkutamazsın.
- We're not lost.
- Hayır, kaybolmadık...
We're not lost, private.
Biz kaybolmadık, er.
We're not prostitutes, we just got lost.
Biz fahişe değiliz, sadece kaybolduk.
- Make sure we're not lost.
- Kaybolmadığımızdan emin misin?
We've lost Novakovich and we're apparently not alone.
Novakovich'i kaybettik ve görünüşe göre yalnız değiliz.
Captain or not, now we're just two assholes lost in the woods.
Kaptan da olsan, şu anda ormanda kaybolan iki salağız.
Look, we're not lost.
Bak, kaybolmadık.
We're not lost.
- Kaybolmadık ki.
We're not lost, Jewgar of Jewlingrad. We just don't know where we are.
Kaybolmadık, Julfingradin Yahudi'si, nerede olduğumuzu bilmiyoruz
We're not lost, you looking at it backwards.
Kaybolmadık, ters bakıyorsun.
We're not living on the edge, we're getting lost.
Hayır, heyecan yaşamıyoruz. Kayboluyoruz!
Are you sure we're not gonna get lost?
- Kaybolmadığımızdan emin misin?
No, Boone, we're not lost.
Hayır Bone, kaybolmadık.
Dr Cox, I lost a band member, so we're not going to be able to perform at your son's party.
Dr. Cox. Grubum bir üyesini kaybetti. Bu durumda oğlunuzun partisinde çalamayacağız.
With all respect, we're not the ones who lost the Stargate.
Tüm saygımla, yıldız geçidini kaybedenler bizler değiliz.
I know it's not the Lost City of Atlantis we're looking for here, but whatever it is, could be worth finding.
Aradığımız Atlantis'in Kayp Şehir'i değil, biliyorum ama her neyse bulmamıza değebilir.
We're not lost, we're just on some creepy island penal colony.
Kaybolmadık. Sadece ürpertici bir ceza kolonisi adasındayız.
We're not fucking lost! The river's behind those trees.
- Kaybolmadık, nehir aşağıda, onu izler buluruz
They could be wounded. We're not seeing any movement down there... and we've lost all radio contact with Bravo.
Hiç hareket yok bağlantı da kesildi.
I told you, honey, we're not lost.
Sana kaybolmadığımızı söylemiştim, tatlım.
We lost the vessel. We're not gonna get another one back.
Taşıyıcıyı kaptırdık ve yenisini bulamayız.
We're not lost. We're just taking a shortcut.
Kaybolmadık, kestirmeden gidiyoruz sadece.
- We're not lost.
Kaybolmadık.
It's time to admit you're lost. We're not lost.
Kaybolduğunu kabul et artık.
We're not lost.
Kaybetmedik.
Hey, well, at least we're not lost anymore, right?
En azından artık kayıp değiliz, tamam mı?
We're not lost, we're pioneers... blazing a trail through the new frontier.
Kaybolmadık, biz yeni ufuklara yelken açan öncüleriz.
we're not friends anymore 25
we're not gonna make it 79
we're not together anymore 25
we're not married 104
we're not ready 48
we're not sure 186
we're not going 77
we're not friends 137
we're not dating 51
we're not there yet 98
we're not gonna make it 79
we're not together anymore 25
we're not married 104
we're not ready 48
we're not sure 186
we're not going 77
we're not friends 137
we're not dating 51
we're not there yet 98