We've got translate Turkish
46,670 parallel translation
That's where we got our Salt-N-Pepa salt and pepper shakers.
Biz de oradan Tuz-Biber'in tuzluk ve biberliğini almıştık.
Oh, we got a sword and a plant ; our apartment's really shaping up.
Bir kılıcımız ve bitkimiz oldu, dairemiz gerçekten şekilleniyor.
So, the more we talked about it, the more upset we got, and next thing I know, we're at the courthouse in this really long line.
Daha çok konuştukça, daha çok üzüldük ve sonrasında kendimizi adliyedeki uzun sırada bulduk.
And it was around then I started to have second thoughts, but if we got out of line, we'd lose our place, and everyone else in line was so happy for us,'cause we're really young and hot, and they're all so old.
Sonra kafamda karışmaya başladı ama sıradan çıkarsak yerimizi kaybedecektik ve oradaki herkes bizim adımıza çok mutluydu çünkü gerçekten çok genç ve tutkuluyduk ve oradaki herkes çok yaşlıydı.
We've got tracking equipment.
Bizim takip cihazlarımız var.
We've got to turn this thing around.
Bunu geri döndürmeliyiz.
We've all got our quirks.
Herkesin garip yönleri var.
Oh, no! We've got to get you someplace that's not out here!
- Göz önünde olmayan bir yere gitmeliyiz!
Real subtle. " We've got to start small.
Çok sinsice. " Küçük şeylerle başlayalım.
- Um... I mean, we all have stuff we've got to go through.
Hepimizin sorunları vardır.
We've got to work together, wingman, to kill the cyber ninjas.
Siber ninjaları öldürmek için beraber çalışmamız gerek Eküri.
Seriously, we've got a Defcon One situation in Trollmarket.
Trol Meydanı'nda Savunma Seviyesi Bir durumu var.
We've got trouble!
Başımız dertte!
We've got an Antramonstrum!
Burada bir Antramonstrum var!
Now, we've only got one chance to get the ring off Strickler!
Şimdi yüzüğü Strickler'dan almak için sadece tek şansımız var!
And here, we just got to know each other.
Ve burada birbirimizi tanıma şansımız oldu.
We were just talking, and suddenly, she felt bad for me and cried. So I got excited.
Hayır, yalnızca ondan bundan konuşurken ağladı ve acınası olduğumu söyledi bu yüzden ben de umutlandım.
Your farther and I have huge scars we got from Joon Jae.
Baban ve ben Joon Jae'den yüzünden büyük badireler atlattık.
I've been meaning to tell you, but every time we met, we got into an argument.
Bunu söyleyip durmak istedim ama son günlerde birbirimizi her gördüğümüzde kavga ettiğimizden...
What a nice little scene we've got here.
Ne hoş manzara.
- Well, as long as the music doesn't stop, we've got nothing to worry about.
- Evet. - Müzik devam ettiği müddetçe hiçbir şey için endişelenmezdik.
We've got to take him all the way down.
Onu gömebildiğimiz kadar derine gömmeliyiz.
Since we've got here, i realize that
Buraya gelince fark ettim.
We're expanding the net to a ten-state radius, we got APBs out to every government agency, and we got checkpoints on every major highway in every direction for 300 miles.
Çemberi on eyalet çapına genişletiyoruz. Her devlet kurumuna arama bülteni gönderdik ve her yöndeki her ana otoyolda 500 km boyunca kontrol noktalarımız var.
Listen, we got a dead body in a county that doesn't get dead bodies and a cop with a bullet hole in his arm. This is a big deal.
Dinle, cesetlerle işi olmayan bir bölgede bir cesedimiz ve kolunda kurşun deliği olan bir polisimiz var.
Chris, we need every brain cell you've got left in your head tonight, okay?
Chris, bu gece kafanda kalan tüm beyin hücrelerine ihtiyacımız var, tamam mı?
Yes, we got another one and now everything is gone to shit!
Evet, bir tane daha aldık ve şimdi her şey boka sardı!
But the good news for you is that this year, we've got three open spots.
Ama senin için iyi haber Bu yılki, üç açık nokta var.
And now we got a dead body in our bay.
Ve şimdi körfezde ceset var.
Leeds got rid of him and we're probably next.
Leeds ondan kurtuldu ve muhtemelen sıradaki olacağız.
We got you. Got her. We've got you.
- Tuttuk seni, kadını aldık.
We've got you.
- Yakaladık.
We've got you. We've got you.
Bulduk seni.
And we got our fingers in a whole lot of pies.
Ve bizim pek çok pastada payımız var.
Because we've got a police-issued bullet at the crime scene, and because Downs comes here and shoves a ton of coccaine into the bathroom ceiling?
Olay yerinde polis silahından çıkan kovanlar var ve Downs buraya gelip, tuvalet tavanına bir ton kokain saklıyor diye mi?
So you got to stay close, and we gonna get out of this.
O yüzden yakınımda kalmalısın ve bu işten sıyrılacağız.
We've got a dirty cop in the middle of a deal between Rubino and Novak, and they're associating in public, which means they are not afraid.
Rubino ve Novak arasındaki anlaşmanın ortasında yozlaşmış bir polis var ve herkesin gözü önünde iş yapıyorlar, yani korkmuyorlar.
We've got a 187. Parking garage at the Luxus casino.
Luxus Gazinosu'nun garajında 187 durumu var.
We've got a problem.
Bir sorunumuz var.
Well, we are close to my place, and I got a guest room.
Benim evime yakınız ve bir misafir odam var.
We got him on tape, and I don't know how you get into this storytelling thing but he's gonna say that's what he was doing there and that creates plausible deniability.
İtirafı kasette var ama bu hikâye anlatma işine nasıl girdiyseniz yaptığının o olduğunu söyleyecek ve bu da inandırıcı yadsınabilirlik yaratacak.
We've got access to fresh water.
Taze suya kolay erişimimiz olur.
We've got reports coming in that puts them about 50 miles outside of Bogota.
İçeri giren raporlar var onları koyuyor Bogota'nın yaklaşık 50 mil dışında.
It's a hard road we've got to travel.
Gitmemiz gereken yol zorlu.
We've got reports of boogeys inbound.
Düsmanin yaklastiği haberini aldik.
We've got to get out of here.
Hemen gitmemiz lazım.
All right, that's all we've got time for.
- Tamam, hepsi bu kadar bunun için zamanımız var.
We've got a problem.
Bir sorunun var.
We've got fuckin'backup.
Destek geldi.
Uh, we've got a wia on the roof.
Çatıda bir yaralımız var.
- We got spaghetti and meat...
- Bizde spagetti ve et...
we've got your back 24
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85
we've gotta go 80
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85
we've gotta go 80