We've got a problem translate Turkish
888 parallel translation
We've got a problem. I don't know how the TV station got ahold of it... but that poltergeist picture is being broadcasted on their news today.
Yayın kuruluşlarının ne zaman haberi oldu bilmiyorum ama o doğaüstü fotoğraf olayı televizyona çıkacak.
We saw you pass the library arch, and we kind of got a little problem on our hands.
Kütüphanenin önünden geçtiğinizi gördük ve küçük bir sorunla karşı karşıyayız da.
We've got a problem, Mr Wheaton.
Bir sorunumuz var. - Biliyorum.
You know we've got a feeding problem.
Yiyecek sıkıntımızın olduğunu biliyorsunuz.
Pat, we've got a problem.
Pat, bir sorunumuz var.
We got a slippery, dangerous problem here.
Yani burada son derece hassas ve tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız.
Looks to me like we've got a problem here.
Bir sorunumuz var.
We've got a small problem with the microphone.
Mikrofonda bir sorun var.
Marshall, we've got a little problem.
Marshall, küçük bir sorunumuz var.
Listen, Ada, we've got a problem here.
Dinle, Ada, bir sorunumuz var.
We've got a big problem.
Teknik problem var.
Excuse me. We've got a problem.
Bir şeyler ters gidiyor.
- We've got a problem, Mr Patroni.
- Bir sorun var, bay Patroni.
We've got a problem.
Bir sorunumuz var.
We've got a problem.
Bir problem var.
Good. We've got another small problem. If it's a little problem, you handle it.
Ola ki, Komiser, hizmetçi muhtemelen odayı temizlemeyi unuttu.
We've got a serious unemployment problem on our hands now.
Şu elimizde ciddi bir işsizlik sorunu var.
I've got a real problem. Will you listen for half a minute? We have no buffet for the marina tonight.
Şovanist domuz şatafatlı bir parti verecek diye üç ay boyunca eğilip bükülen fakat, kellesini kurtarsın diye karısına üç saat veren kocaya denir.
We've got a problem, you and me.
Bir sorunumuz var, senin ve benim.
David, we've got a problem with the microwave transmission from Pittsburgh.
David, Pittsburgh'tan gelen mikrodalga radyo yayınıyla ilgili bir sorunumuz var.
We've got a real problem.
Gerçek bir sorunumuz var.
We've got a problem.
- Gel Rahip, bir sorunumuz var.
We've got a little problem in Detroit
Detroit'te küçük bir sorunumuz var.
- We've got a little problem.
- Bir problemimiz var.
Herman, we've got a serious problem.
Herman, ciddi bir sorunumuz var.
We've got a problem.
Bir sorun çıktı.
Listen, w-we've got, we've got a time problem here right now.
Dinleyin. Zamanımız azalıyor.
So it isn't as if new granada is some kind of a freak, But we are right on the firing line, And we've got to meet this problem head-On.
Bu nedenle, New Granada korkulacak bir yer değil ama bizler direk ateş hattındayız ve ilk önce sorunlarla yüzleşmeliyiz.
Tom, I don't know whether John here told you... but we've got a hell of a range problem here.
Tom, John sana anlattı mı bilmiyorum... ama otlaklarda büyük sorunlar yaşıyoruz.
Jason, we've got a problem upstairs.
- Jason! Yukarıda bir sorun var...
We've got a problem with the bloodstain.
Kan lekesi ile ilgili bir sorunumuz var.
- We've got a problem.
- Bir sorunumuz var.
We've got a little problem right now.
Şu an biraz problemimiz var.
Vic, we've got a problem.
Vic, ufak bir sorunum var.
Devon, Michael, we've got a problem.
Devon, Michael, bir sorunumuz var.
We've got a little problem here.
Dostum Sonny kimse incinmesin demişti ama burada bir sorunumuz var.
- We've got a problem with the pants.
yoksa ben bir şeytan mıyım?
You got 30, 40 screaming babies jumping from one bed to another switching tags, so now we do have a real problem.
Böylece elimizde, bir yataktan diğerine atlayıp, isim bileziklerini değiştiren 30, 40 kadar ağlayan bebeğimiz oldu ve tabii bu büyük bir sorun.
We've got a bigger problem.
Daha büyük bir sıkıntımız var.
John, we've got a problem.
John, bir sorunumuz var.
They're claiming we've got a synchronization problem.
Bir uyum sorunumuz olduğunu söylüyorlar.
We've got a problem, George.
Bir sorunumuz var, George.
We've got a problem, Hannibal.
Bir sorunumuz var Hannibal.
Yes, we've got a problem.
Evet, bir sorunumuz var.
Ice, we've got a problem.
Ice, sorunumuz var.
Okay, we've got a problem.
- Deneme atışı yapamayacağız.
I think we've got a problem.
Sanırım bir sorunumuz var.
In fact, generally, I think we've got a bit of a length problem.
Aslında, genel olarak, galiba biraz uzunluk sorunumuz var.
Hey, Buzzo, we've got a problem here.
Bir sorunumuz var. İnek!
Get them both wrong... we've got a problem.
İkisini de yanlış yanıtladınız... Bir problemimiz var.
We're blood. If you've got a problem, maybe I can help.
Bir sorunun varsa yardımcı olabilirim.
we've got your back 24
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85