We've got this translate Turkish
3,254 parallel translation
Look, this character we brought in last night, he's got no ID, he's not telling us his name.
Bak dün gece yakaladığımız adamın kimliği yoktu ve bize adını söylemiyor.
We looking'for open windows, to be honest with you, see this guy sittin'up against the wall, got a bicycle next to him and a sawed-off shotgun.
Dürüst olayım, açık pencere var mı diye kolaçan ediyorduk o sırada duvarın orada oturan o adamı gördük. Yanında bisikleti ve pompalı bir tüfek vardı.
- Mm-hm. Snyder, if you're withholding evidence from this investigation we've got a serious problem.
Müdür Snyder bu davayla ilgili bir delili saklıyorsanız çok ciddi bir sorunumuz var demektir.
It's more just a trial, cause the money finished and finally this painting is all we got.
Daha çok deneme denebilir çünkü para bitti ve elimizde tek bu resim kaldı.
Now that it appears that this attack was not directed at any specific individual, we've got a new assignment from the FBI.
şimdi bu saldırının, özel birini hedef almadığı düşünülürse, FBI'dan yeni bir görevimiz var.
" We've got this giant spaceship called planet Earth, and we better take care of it.
Dünya gezegeni denilen bu devasa uzay gemimiz var, ve ona dikkat etsek iyi olur.
So, we've got a chopper coming right down this line dropping incendiaries all the way along here.
Ve bu, o zamanlar otların ateşten nasıl yararlandıklarını görmem için kusursuz bir fırsat.
We just got back from Seaworld yesterday, and I know this is hard for you to hear...
Daha dün deniz dünyasında döndük ve bunu duymanın senin için zor olduğunu biliyorum...
No having to explain to the local sheriff why we killed a man, or why we've got this babbling idiot in cuffs.
Şerife neden bir adam öldürdüğümüzü ya da bu gevezeye kelepçe taktığımızı açıklamadan.
No, we've got to stop this now...
Olmaz, bunu şimdi durdurmalıyız...
We've got to do this.
Bunu bizim halletmemiz gerek.
Agreed, which is why we've got to get ahead of this story fast.
Katılıyorum. Bu da bu işin çaresine bir an önce bakmalıyız demek.
Now, I know we've got this history between us.
Bir geçmişimizin olduğunun farkındayım.
I'm asking myself how we're even in this mess when you've got a man like Damien Scott on your team?
Emrinde Damien Scott gibi bir adam varken böyle bir görevi nasıl başaramadığını bir türlü anlayamadım.
We've got this covered! Back down!
Biz hallediyoruz, geri çekilin!
Since the first day MacKenzie got here, we've been practicing this once a month.
Mackenzie buraya geldiğinden beri her ay bunu prova ederiz.
We've got to regroup here and rethink this whole thing.
Tekrar baştan düşünmemiz gerek tüm bunları!
I've been driving around cutting down phone lines and knocking down cell towers. We got this guy tied up in a barn.
Ben de etraftaki hatları falan kesiyorum.. adam da ahırda bağlı
I don't know what this is about. If you want money, we've got money.
Para istiyorsanız veririz.
And we got this guy on our hands.
Ve bizim yanımızda da bu eleman var. Kim?
Okay, the Fishmans are heading up the North Face, but I've been studying this map and I think we've got a better chance of beating them if we go up the South Face.
Fishmanlar kuzey tarafından tırmanıyor. Haritaya biraz göz gezdirdim ve sanırım güneyden tırmanırsak onları yenebiliriz.
If this party thinks we're lifting one finger to help that douche get elected, they've got another thing coming.
Bu parti o aşağılık herifin seçilmesine yardım edeceğimizi düşünüyorsa çok büyük hata yapıyor.
We've got to find Dina and get this back.
Dina'yı ve cihazı geri almalıyız.
We've got a former Miss Oklahoma who was second runner-up in the Miss USA Pageant this year.
Bu sene Amerika Güzellik Yarışması'nda ikinci olan eski Oklahoma Güzeli var.
Who's the one that got us out of the house, that packed the blue bag full of tasty chicken, and searched the newspapers for the best park with the best view of the best fireworks, all so we could create one stinking memory of "this"?
Kim sizi bu akşam dışarı çıkarıp bir çanta dolusu leziz tavuk hazırladı ve en iyi havai fişekleri, en iyi parkın en iyi manzarasını seçmek için gazeteleri araştırdı böylece "şöyle" bir kokuşmuş anı yarattı?
So as you can see, we've got this all under control.
Gördüğün gibi, herşey kontrol altında.
Yes, we do! We've got the woman from this morning.
Sabahki kadın var.
Now we've got that settled, I hope we can put this stalker nonsense behind us and concentrate on catching the real killer.
Bunu da çözdüğümüze göre, umarım bu sapık safsatasını bir kenara bırakıp, katili bulmaya yoğunlaşabiliriz.
We've got this now.
Neredeyse kazandık!
We've got this big benefit coming up and Merc's going to be honoured as our Man of the Year.
- Önemli bir yardım gecemiz yaklaşıyor ve Merc Yılın Adamı ödülünü alacak.
Well, I know that, Oliver, but we've got to get prepared for this.
- Biliyorum, Oliver. Buna hazırlanmalıyız.
We've got to find a way to open this. Okay
- Onu açmanın bir yolunu bulmalıyız.
Yeah, listen, I've got about a half an hour before I need to be at the Hawks convention, so can we just talk about this debacle tomorrow?
Evet, dinle, Hawks buluşmasından önce yarım saatim var... bu yüzden, bu meseleyi yarın konuşabilir miyiz?
But at least we've got this place to remember her, right? Jake...
Ama onu hatırlamak için en azından burası var, öyle değil mi?
Jules, we... we've got your back on this.
Jules, bu konuda arkandayız.
We arrived this morning and it was raining and then the sun came out and then there was a squall, and now the sun's come out again and we've got this really strong wind.
Daha bu sabah geldik ve yağmur başladı Güneş açtı sonra sağanak başladı şimdi yine Güneş var fakat bu sefer de rüzgar çok sert esiyor.
We've got three days. We gonna do this or not?
- Yapacak mıyız yapmayacak mıyız?
This is idiotic. We've got a show to do it and...
Yapmamız gereken bir şov var ve...
I've got it all planned we'll just go back to the woods this weekend and get an even better picture!
Herşeyi planladım. - Bu haftasonu araziye tekrar gideceğiz... ve daha iyi bir fotoğraf yakalayacağız.
We've got witnesses who say a man matching your description and your plates was seen fleeing the scene of a crime this afternoon.
Bugün, suç mahallinden sizin tarifinize uyan bir kişinin kaçtığına dair görgü tanıkları var.
But first, we've got to clean this thing up.
Alfredo, kıza mı yazıyorsun?
We got a new system and everything, and this is the first time this has ever happened, so...
Sistemi yeni kurdurduk, ve bu ilk defa başımıza geldi, yani...
But then we get up there, she's got all this equipment, and she wants to fly over Jersey.
Ama gökyüzüne çıktığımızda yanında bir sürü ekipman vardı ve Jersey'nin üzerinde uçmak istiyordu.
We've got to get this.
Bunu kaydetmemiz gerek.
We've got minutes till this whole place falls.
Bu yerin düşmesine dakikalar var.
Oh, Dalia's sleeping outside of Versace for their annual sale, so we've got this big old place all to ourselves.
Dalia, Versace'ın senelik indirimleri için mağazanın dışında uyuyor, yani bu koca yer tamamen bize ait.
We've got this classic detox line.
Bildiğimiz detox var, değil mi?
This is all we've got.
Elimizde bir tek burası var.
- I made a commitment to Bernadette and to your family and I've got a hell of a lot of nerve coming in here and demanding that we postpone this thing.
Hem Bernadette'e hem de ailenize bir söz verdim ve şimdi karşınıza çıkıp sizden düğünü ertelemenizi isteyerek de haddimi aşıyorum.
We've got one day to plan this wedding.
Bu düğünü planlamak için bir günümüz var.
Yeah, the best part is this whole "no strings" thing we've got going on.
Evet, en iyi tarafı, yaşadığımız bütün bu "bağlanmak yok" olayı.
we've got your back 24
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85
we've gotta go 80
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85
we've gotta go 80