We've got to do something translate Turkish
313 parallel translation
Damn, Willis, we've got to do something.
Kahretsin Willis, bir şey yapmalıyız.
But we've got to do something about it at once.
Ama hemen bir şeyler yapmamız gerekiyor.
We've got to do something.
Bir şeyler yapmalıyız.
We've got to do something before the public...
Bir şeyler yapmalıyız, halk...
Right now we've got to do something to stop the whipping of that poor devil.
Şimdi, o zavallının kırbaçlanmasını durduracak bir şeyler yapmalıyız.
- We've got to do something.
- Bir şeyler yapmalıyız.
We've got to do something for Stanley.
Stanley için bir şeyler yapmalıyız.
We've got to do something immediately.
Hemen bir şey yapmamız lazım.
The three of us, unless we've got something better to do.
Üçümüz birlikte.
- We've got to do something.
- Bir şeyler yapmak zorundayız.
FRANK, WE'VE GOT TO DO SOMETHING!
Frank, birşeyler yapmak zorundayız.
We've got to do something to muzzle Dugan or he'll raise the biggest stink this town's ever seen.
Dugan'ı susturmak için bir şey yapmak lazım. Yoksa bütün kenti ayağa kaldıracak.
Pop, we've got to do something.
Pop, bir şeyler yapmalıyız.
- We've got to do something.
- Birşeyler yapmalıyız.
But with you bringing in the big herd, we've got to do something about our few.
birkaçımız hakkında bir şeyler yapmamız gerekiyor.
We've got to do something about him!
Ona bir şeyler yapmalıyız!
We've got to do something quickly!
Hemen bir şeyler yapmalıyız!
Now, we've got to do something about it.
Şimdi, bu konuda bir şey yapmamız gerek.
With Buck helpless, we've got to do something.
Acilen birşey yapmamız gerekiyor.
Now that Hastings has bungled the job, we've got to do something.
Artık sıkıldım, onun için biran önce birşeyler yapmalıyız.
We've got to do something about that.
Bu konuda bir şeyler yapmalıyız.
We've got to do something about all this tension.
Bu duruma bir çare bulmalıyız.
Alright, but we've got to do something about it!
Pekala, ama bunun için birşeyler yapmalıyız.
We've got to do something.
Birşey yapmak zorundayız.
We've got to do something.
Yapabileceğimiz bir şeyler olmalı.
All right! I agree - we've got to do something.
Katılıyorum - birşeyler yapmak zorundayız.
We've got to do something about this little Lot.
Bu küçük konusunda bir şey yapmalıyız.
It's just that we got to do something... and then if I can, I'll come back.
Sadece yapmak zorunda olduğumuz bir şey var. Ve sonra, eğer yapabilirsem, geri geleceğim.
We've got to do something about Basini.
Basini hakkında bir şeyler yapmamız gerekiyor.
- We've got to do something!
- Bir şeyler yapmamız lazım!
We've got to do something.
- - Birşey yapmalıyız!
Captain, we've got to do something.
- Kaptan, bir şeyler yapmalıyız
We've got to do something, and fast.
Hemen bir şeyler yapmalıyız, anlıyor musun?
If this society broke down as a result of the Horizon's influence, then the Federation is responsible, and we've got to do something to straighten this mess out.
Eğer bu toplum Horizon'un etkisiyle bozulduysa, bundan Federasyon sorumlu ve biz bunu çözmeliyiz.
Phyllis, we've got to do something about Stan.
- Phyllis Stan konusunda bir şeyler yapmalıyız.
All right, but we've got to do something.
Pekala, ama bir şeyler yapmamız gerekiyor.
Well, we've got to do something.
Ama bir şey yapmamız gerekiyor.
Well, we've got to do something. - You can watch...
- bir şeyler yapmak gerekir.
We've got to do something...
bir şeyler yapmamız lazım...
We've got to do something!
Bir şeyler yapmamız gerekiyor!
We've got something we've got to do.
Yapmamız gereken şeyler var.
We've got to do something.
Birşeyler yapmalıyız.
We've got to do something at once!
Bir an önce bir şeyler yapmalıyız!
We've got to protect our phoney-baloney jobs, gentlemen. We must do something about this immediately, immediately, immediately!
Kendi "düzen" imizi korumak için, beyler... bu konuda derhal bir şeyler yapmalıyız.
All we've got to do now is just find something for me to do.
Şimdi tek işimiz bana yapacak bir şey bulmamız.
She's gone too far this time, and we've got to do something about it.
Bu sefer haddini iyice aştı, artık bu konuda bir şey yapmalıyız.
- We've got to do something about it.
- Onlar için bir şeyler yapmalıyız.
We've got to do something! - Calm down.
Gel benimle!
We've got to do something!
Bir şeyler yapmalıyız.
We can't just leave Apollo out there, we've got to do something.
Sahi mi?
Right, and that's why we've got to do something about it.
Evet ve bu yüzden de bu konuda bir şey yapmamız gerekiyor.