We are running out of time translate Turkish
140 parallel translation
We are running out of time, old buddy.
Zamanımız tükeniyor yaşlı dostum.
We are running out of time.
Zamanımız tükeniyor.
We are running out of time.
Vakit kaybediyoruz.
We are running out of time.
Zamanımız kalmıyor.
We are running out of time.
Zamanımız azalıyor.
- Well, since we are running out of time, please turn around, panel, and meet international personality...
- Zamanımız azalıyor. öyleyse paneli açalım ve bu uluslararası kişilikle tanışalım.
- We are running out of time here.
- Burada zaman kaybediyoruz.
It seems... we are running out of time.
Görünüyor ki... vakit kaybediyoruz.
- You know, we are running out of time.
- Biliyorsun, zamanımız azalıyor.
Her baby might still be alive, but we are running out of time.
Bebeği hâlâ hayatta olabilir... -... ama vaktimiz azalıyor.
the airy search for sharks turns out nothing and we are running out of time but there is one last place to look to Puta Pass here the current just screams
Köpek balıkları için alan araştırması hiçbir fayda etmedi ve zamanımız daraldı. Başka bakacak son bir yer var Tiputa Geçidi.
Houston, we are running out of time here.
- Houston, zamanımız kalmıyor.
We are running out of time.
Zamanımız daralıyor.
We are running out of time here, Agent Reyes.
Zamanla yarışıyoruz Ajan Reyes.
- But we are running out of time.
- Ama zamanımız azalıyor.
Well, we are running out of time.
Zamanımız tükeniyor.
Mr President, we are running out of time.
Sayın Başkan, zamanımız azalıyor.
Kim, we are running out of time if we're gonna, you know, get busy.
Kim, zamanımız tükeniyor, tabii eğer "şey" yapacaksak.
But we are running out of time.
Ama zaman tükeniyor.
- We are running out of time!
- Zamanımız tükeniyor!
Whatever you decide, we are running out of time.
Ne karar verirsen ver, zaman tükeniyor.
We are running out of time, and we have no idea what we're up against.
Zamanımız tükeniyor, Biz Magic School geri gidemez beri bizim için güvenli değil çünkü, ben tüm iyi büyülü yaratıklar burada küçük bir liste derlenmiş bize yardımcı olduğunu geçmiş. Ve biz karşı ne hiçbir fikrim yok.
And we are running out of time.
Ve zaman tükeniyor
Time, Dominic, we are running out of time.
Zamanımız, Dominic zamanımız tükeniyor.
We are running out of time, Sheriff, We gotta move now!
- Zamanımız kalmadı.
We are running out of time.
Vakit daraldı.
We are running out of time!
Zamanımız azalıyor.
We are running out of time.
Hadi, Chloe. Zamanımız azalıyor.
I have offended you, but we are running out of time.
Sizi rahatsız ettim biliyorum ama zamanımız tükeniyor.
- We are running out of time.
- Zaman kaybediyoruz.
We are running out of time to get the ambassador to the negotiations, so dig faster.
Elçi'yi müzakereye yetiştirmek için zamanımız azalıyor,... o yüzden hızlı eşeleyin.
I have to do this and we are running out of time!
Bunu yapmak zorundayım ben çok az zamanımız kaldı!
We are running out of time, Paul.
Zamanın daralıyor Paul.
We are running out of time!
Zamanımız tükeniyor!
But for whatever reason, we couldn't establish hers and we are running out of time.
Fakat her nedense, onunkini bulamadık ve zamanımız tükenmekte.
We are running out of time, Raymondo.
Zamanımız tükeniyor, Raymando.
Come on you guys, we are running out of time!
Haydi ama çocuklar, zamanımız tükeniyor.
We're running out of time and our power-packs are nearly finished.
Zamanımız azalıyor, yakında güçümüz biter.
You- - or should I say "we"? - - are running out of time.
Zamanın azalıyor ya da daha doğrusu zamanımız azalıyor.
We are all running out of time.
Hepimizin vakti azalıyor.
Okay, now we really are running out of time.
Tamam, şimdi biz gerçekten zaman tükeniyor.
If they are getting ready to test their weapon, we're running out of time.
Silahlarını test etmeye hazırlarsa, zamanımız azalıyor.
Come on, we are running out of time.
Zamanımız daralıyor.
We don't have much time, those guys are running out of air.
Fazla vaktimiz kalmadı, çocukların oksijeni bitmek üzere.
How are the smug levels? ! They're dropping, slowly, but... but we're running out of time!
Yavaşça düşüyor fakat zamanımız kalmadı!
We are running out of time.
Vaktimiz çok az kaldı.
We're running out of time. you are very, impulsive. Do you have something to show us?
Bize gösterecek bir şeyin var mı?
Mr. President, we are quickly running out of time.
Sayın Başkan, gittikçe zamanımız azalıyor.
Now that my men are here and we're running out of time, I'll brief you on the plan.
Şimdi adamlarım burada ve zamanımız azalıyorken plan hakkında sizi bilgilendireyim.
- We are running out of time.
Vaktimiz azalıyor
Time's running out, we must take the initiative so I want to know what the Tazbek delegation are saying outside of the negotiations.
Zaman tükeniyor, inisiyatif almak zorundayız. Bu yüzden Tazbek delegasyonunun görüşmeler dışında neler söylediklerini bilmek istiyorum.