We can't be sure translate Turkish
341 parallel translation
But we still can't be sure that they're a threat to humanity.
Hala insanlık için bir tehlike olup olmadıklarından emin değiliz.
- We can't be sure of that.
- Bundan emin olamayız.
We can't be sure until morning.
Sabaha dek emin olmalıyız.
- We can't be sure.
- Emin olamayız.
It's the same here. We can't be sure there's a key...
Böyle bir anahtar varsa bile...
We can't be too sure of that, Kincade's a killer.
Bulabileceğini sanmam, Kincade bir katil.
I can't be sure we won't dig other graves.
Diğerlerinin mezarlarını kazmayacağıma da söz veremiyorum.
There isn't any way we can tell, for sure, what it's going to be, is there?
Onun ne olacağını bilmemiz mümkün değil, öyle değil mi?
But in disturbances of this sort, we can't always be sure.
Fakat bu türden rahatsızlıklarda, her zaman emin olamayız.
Of course, we can't be sure.
Tabii emin olamıyoruz.
Until we get a specimen of it, we can't be sure.
Elimize bir numune geçene kadar, emin olamayız.
Pike, I suppose it's occurred to you that... if any of the three remaining men is still living... we can't be sure that he isn't responsible...
Pike, sanırım senin de aklına gelmiştir kalan üç kişiden herhangi biri hâlâ yaşıyorsa diğerlerinin ortadan kaldırılmasından sorumlu olmadığından emin olamayız. - Elbette.
So we can't be sure... the suspect is in medicine.
Bu yüzden şüphelinin... ilaç işiyle ilgilendiğinden emin olamayız.
We can't be sure... but it looks like he killed them.
Emin olamayız ama... görünüşe göre onları alıkoyucu öldürmüş.
- We can't be sure of that, Grandfather.
- Bundan emin olamayız büyükbaba.
- We can't be sure it's aimed at us.
- Bizi hedeflediğinden emin olamayız.
We can't even be sure about tomorrow's weather.
Yarın havanın nasıl olacağından bile emin olamıyoruz.
The illusory power is so great, we can't be sure of anything we do, or anything we see.
Bu hayali güç son derece güçlü, ne yaptığımızdan, ne de gördüklerimizden emin değiliz.
We can't be sure, but, uh, we think maybe he stole some of your wife's jewelry and some other things
Emin olamayız, ama karınızın bazı takılarını ve başka şeyleri çaldığını düşünüyoruz.
But we can't be sure.
- Ama emin değiliz.
We can't be sure that the complex itself hasn't been bugged.
Kompleksin dinlenmediğinden emin olamayız.
And now for the first item this evening on the Menu, the team have chosen as a little hors d'oeuvres an item and I think we can be sure it won't be an ordinary item in fact the team told me just before the show that anything could happen, and probably would
Şimdi de ekibin menüden ordövr olarak seçtiği ilk parçaya geçelim... Bunun sıradan bir parça olmayacağı kesin. Ekibin yayından önce dediğine bakılırsa her şey olabilirmiş.
You can be sure they won't give us nice girls. We'd be better off getting Zatoichi.
Bize güzel kızlar vermeyeceğinden emin olabilirsiniz En iyisi Zatoichi'yi yakalayalım.
Can't be sure of that. Yeah, I think we can.
Sanırım buna inanmalıyız.
We can't surrender him or he'll be killed for sure
Onu teslim edemeyiz eğer edersek onu öldürürler.
- We can't be sure though.
- Pek emin olma.
Well, we can't be sure, damn it!
- Emin olamayız kahretsin!
I said that pool might be oil. We can't be sure...
Petrol olabilir, ama emin olmadan evvel...
We can't be sure who anyone is anymore.
Kimin kim olduğundan emin olamayız.
We can't be sure of that, Suzanne.
Buna emin olamayız Suzanne.
And can we really be sure they don't hate us, like most people hate what that don't understand
Fakat ne kadar sürer? Ve şundan emin olabiliriz ki bizden gerçekten nefret etmiyorlar.
Unless we hospitalise those people quickly, I can't be sure of saving their lives.
Bu insanları hemen hastaneye yatıramazsak hayatlarını kurtarabileceğimize garanti veremem.
- We can't be sure for certain.
- Kesin olarak bilemiyoruz.
Now make sure you take those. Otherwise... we can't be responsible for the consequences.
Bunlardan içtiğinize emin olun, yoksa sonuçlarından biz mesul değiliz.
We can't be sure the sodium hydroxide flooding is going to be enough.
Sodyum hidroksit doldurmanın yeterli olacağından emin olamıyoruz.
Holmes, can we be quite sure the mastiff isn't loose?
Holmes, bekçi köpeğinin serbest olmadığından emin miyiz?
We can't be sure it's him.
O olduğundan emin olamayız.
Cos we sure as hell can't be born again.
Çünkü tekrar doğamayacağımızdan eminiz.
Their power of illusion is so great, we can't be sure of anything we do or anything we see.
Yanılsama güçleri o kadar yüksek ki, ne yaptığımızdan emin olabiliriz, ne de gördüklerimizden.
We can't be sure.
Bundan emin olamayız.
Are you sure that while we're out there lookin'at the Statue of Liberty... you won't be in there voting'so that Italian fella can strip-mine Jupiter Hollow?
- Tabii ki edeceğim. - Emin misin? Biz Özgürlük Heykeli'ne bakarken sen bizi kazı çalışması için o İtalyan'a satarsan?
No, Johan, we can't be sure.
Hayır Johan, emin olamayız.
Well now, we can't be sure of that, can we?
Bundan emin olamayız, değil mi?
How can we be sure you won't kill him anyway?
Onu öldürmeyeceğinden nasıl emin olacağız?
How can we be sure it wasn't falsified?
Onların tahrif edilmediğinden nasıl emin olabiliriz?
It's probably Romulan, but we can't be sure.
- Deniyoruz. Romulan olduğuna emin olamayız.
That way we can be sure that I don't leave the ship.
Bu sayede gemiden ayrılmadığıma emin olabiliriz.
We can't be sure they had pinhole camera eyes but it seems quite likely.
İğne gözü kamera şeklinde gözleri olduğuna emin olamayız, ama bu oldukça muhtemel görünüyor.
We can't be sure if we can escape this time
Bu sefer kaçabilir miyiz emin değilim!
Of that we can't be sure.
Bundan emin olamayız.
How can you be sure he won't turn you over to the Dominion as soon as we leave?
Biz ayrılır ayrılmaz seni Dominyon'a teslim etmeyeceğini nereden biliyorsun?
we can't 1514
we can't leave 63
we can't afford it 60
we can't give up 27
we can't do it 50
we can't do anything 50
we can't wait 112
we can't stop 49
we can't get out 36
we can't have that 76
we can't leave 63
we can't afford it 60
we can't give up 27
we can't do it 50
we can't do anything 50
we can't wait 112
we can't stop 49
we can't get out 36
we can't have that 76