We can't stop them translate Turkish
85 parallel translation
We can't ever stop them.
Ama asla onları durduramayız.
And Miggleori, if we happen to run across any Burmese dancing girls... we can't stop and talk to them.
Miggleori, eğer karşımıza Burmalı dansçı kızlar çıkarsa... durup onlarla konuşmayacağız.
We can't stop them with our fists! Enough, damn it!
Onları yumruklarımızla durduramayız!
If there aren't too many, we can stop them here,
Eğer çok kalabalık değilseler, onları burada durdurabiliriz.
They don't think we can stop them.
Onları durdurabileceğimize inanmıyorlar.
Is it possible, at moments we can't imagine, a horse can add its sufferings together... the non-stop jerks and jabs that are its daily life... and tum them... into grief?
Bir atın, bizim hayal edemediğimiz bazı anlarda, kendi çektiği acıları ve... gündelik yaşamındaki itilip kakılmaları hesab ederek... tüm bunlardan kederlenmesi mümkün müdür?
They stop at no evil. We've spent over half a year's time, but still can't find anything about them.
Durum gittikçe kötüleşiyor 6 aydır arıyoruz ama... onlar hakkında hiç bir şey bulamadık!
We can't stop them.
Onları durduramayız.
We can't hurry things... any more than we can stop them.
Acele edemeyiz... onları durdurmadan.
If we can get security to tape the lab through their surveillance cameras, we could get the proof that we need. We could stop them.
Gözetleme kameralarının çektiği laboratuar güvenlik kasetlerini alırsak bunu durdurmamız için gereken kanıtı elde etmiş oluruz.
If the rebs come up that hill any stronger, we can't stop them.
Düşmanlar tepeden gelmeye başladılarsa onları durdurmak zor olacak.
We can't stop now, what about them after us?
Şimdi duramayız, peşimizdekiler ne olacak?
If we can't stop them, they'll blow that place up.
Orayı tamamen havaya uçuracaklar.
Why don't we just tell them all to stop, and they can just take a picture or something.
Neden onlara söylemiyoruz, şöyle bir durup, kendilerine baksınlar ne yapıyoruz diye.
We can't stop them from killing the hostages if things go wrong.
Bir terslik çıkması halinde rehineleri öldürmelerini engelleyemeyiz.
- We can't stop them.
- Onları durduramıyoruz.
If you shut this programme down, we can't stop them before they get here.
Eğer bu programı kapatırsanız, onları buraya gelmeden durduramayız.
And if we can't stop them while the athenians are moving up...,... then Athens is going to fall.
Ve Atinalılar ilerlerken eğer onları durduramazsak... o zaman Atina düşecektir.
We can't stop them!
Onları durduramayız
If we can't find a way to stop them they'll tear the ship apart.
Eğer bunu durdurmanın bir yolunu bulamazsak gemi parçalanacak.
- Can't we stop them from multiplying?
- Çogalmalarini durduramaz miyiz?
If we can't stop them the tragedy of losing the war and the atomic bomb will be repeated
Eger onları durduramaz isek savaşı kaybetme felaketi ve. Atom bombası tekerrür edecek.
Jesus Christ, can't we stop them?
Yüce Tanrım, bunu engelleyemez miyiz?
Can't we stop them?
Onları durduramaz mıyız?
We can't stop the Avatars, but we might be able to stop The Charmed Ones before they join forces with them.
Biz Görseller durduramaz. Biz onlarla güç birliği önce Charmed Ones durdurmak mümkün olabilir.
We can't possibly get close enough to broadcast the message in time to stop them dialing.
Onların tuşlamasını durduracak mesajı yollamak için yeterince yaklaşmamız mümkün değil.
And his son will marry Abba so that i can teach them how to fly, except that i can't and.. we have to stop the wedding!
Ve onun oğlu, Abba ile evlenecek! Yani onlara uçmayı öğretebilmeliyim - ki ben bunu yapamam - Ve... bu düğünü durdurmalıyız!
We can't stop them.
Onları durduramıyoruz!
We can't stop them.
- Onları durduramıyoruz.
If you tell them that we can't stop it, they're gonna try and stop it.
Eğer bizim onu durduramadığımızı onlara söylersen onu durdurmayı deneyecekler.
We can't stop them without this.
Bu sonik ruj olmadan onları durduramayız.
Without the sonic thing we can't stop them!
Ama şu sonik şey olmazsa onları durduramayız!
'Cause you just freed them. We can't stop them now.
Artık durduramayız.
If we can use that meeting as evidence, and capture the seven of them, won't the murders of criminals stop?
Beraberlik olarak bırakalım. Doğru.
But, if you can't say that he's definitely among the seven... there's still a chance that the murders will stop if we arrest them.
Yedili arasında Kira'nın bulunduğundan emin değiliz. Sadece bağlantıları varsa, Yedisini de Kira bir kerede öldürebilir.
Karan is saying that we can't stop them to make a mall here, correct!
Karan da buranın yılılmasını isteyenlerden alışveriş merkezi yapılmalıymış Doğru!
We can't stop them - not you,
Onları durduramayız.
Legally, we can't stop them from parking here. Believe me. We checked.
İnanın denedik ama onların buraya park Etmelerini durdurmak için yasal yoldan bişey yapamadık.
Now everyone's going to want in, and we can't stop them.
Şimdi herkes girmek isteyecek ve onları durduramayız.
We can't stop them. Neither of us.
Onları hiçbirimiz durduramayız.
Sure we can leave a guard outside, but that won't stop them.
Bir koruma tayin ettik ama bu onları durdurmaya yetmez.
We stare at them to stop them getting closer, we don't even blink, and that is exactly what they want, cos as long as our eyes are open, they can climb inside.
Yaklasmalarini önlemek için onlara bakiyoruz,... gözlerimizi bile kirpmiyoruz. istedikleri de bu zaten, çünkü gözlerin açiksa içeri tirmanabilirler.
We can't stop the government from targeting us, but we can show them we're not gonna take it.
Hükümetin bizi hedef almasını engelleyemeyiz ama onlara buna boyun eğmeyeceğimizi gösterebiliriz.
If we can't stop them, I'm afraid what it'll mean for my people.
Onları durduramazsak bunun halkım için ne anlama geleceği konusunda endişeliyim.
I mean, we can't stop them from drinking... if that's what they're gonna do.
Eğer içeceklerse içmelerini engelleyemeyiz.
We can't let them stop this train.
- Treni durdurmalarına izin veremeyiz.
Because I haven't seen any of our friends since we broke up, and I'm too ashamed to face them, and can you stop with the tambourine, please?
Çünkü ayrıldığımızdan beri hiçbir... arkadaşımızla görüşmedim... ve onlarla görüşmeye utanıyorum, ve tef çalmayı keser misin lütfen?
I know we have very strict rules against romantic entanglements with our corpohumanoids, but at this point in time, we can't stop them from having hearts.
Biliyorum diğer insan formlarıyla kurulan, romantik ilişkilere karşı çok sıkı kurallarımız var, ama şu durumda, onlara kalp verip, onları durduramayız.
We can't stop them!
Onları durduramıyoruz!
If a kid wants to leave, legally we can't stop them, so we put someone at the gate to try and talk them out of it.
Bir çocuk gitmek isterse onu yasal olarak durdurma hakkımız yok. Biz de kapıya birini koyuyoruz ve çocukları ikna etme çalışıyoruz.
Third - without Roger, we can't stop the bloody train in the first place, so it doesn't matter if there's four or four dozen of us, that train's going to go speeding past, whizzing all them notes out of reach.
Üçüncüsü, Roger'sız lanet treni ilk aşamada durduramayız yani bizden dört düzine de olsa bir anlam ifade etmez tren ulaşamayacağımız paralar pırpır ederek geçip gidecek.
we can't 1514
we can't leave 63
we can't afford it 60
we can't give up 27
we can't do anything 50
we can't do it 50
we can't wait 112
we can't stop 49
we can't get out 36
we can't have that 76
we can't leave 63
we can't afford it 60
we can't give up 27
we can't do anything 50
we can't do it 50
we can't wait 112
we can't stop 49
we can't get out 36
we can't have that 76
we can't go back 57
we can't go 48
we can't keep doing this 32
we can't do this anymore 31
we can't help you 33
we can't just 40
we can't let that happen 60
we can't go home 32
we can't stay here 175
we can't risk it 42
we can't go 48
we can't keep doing this 32
we can't do this anymore 31
we can't help you 33
we can't just 40
we can't let that happen 60
we can't go home 32
we can't stay here 175
we can't risk it 42