English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / We can't take any chances

We can't take any chances translate Turkish

96 parallel translation
We can't take any chances.
Ben de efendim. Ama hiçbir şeyi şansa bırakamayız.
I don't think we can take any chances.
Düşük bir ihtimali bile göze alamayız.
I'm going to telephone Judge Gaffney. We can't take any chances.
Yargıç Gaffney'ye telefon edeyim.
We can't afford to take any chances!
- Bunu göze alamayız.
Well, we can't afford to take any chances.
Hiçbir şeyi şansa bırakamayız.
We can't take any chances and lose everything. It's got to be an accident.
- Her şeyi yitirme riskini göze alamayız!
No, we can't take any more chances.
Daha fazla risk almamalıyız.
Right. So we can't take any chances.
Tamam, bu durumda işi şansa bırakamayız.
We can't take any chances with our star, you know?
- Yıldızımızı riske atamayız.
However, we can't afford to take any chances.
Ama yine de dikkatli olmalı.
- We can't afford to take any chances.
Bu işi şansa bırakamayız.
- We can't afford to take any chances.
- İşi şansa bırakamayız.
We can't take any chances.
Hiçbir şeyi şansa bırakamayız.
We can't take any more chances.
Başka bir fırsatımız olmayabilir.
But we can't take any chances.
Fakat riske giremeyiz.
We can't take no chances they'll find any evidence.
Herhangi bir kanıt bulmaları riskini göze alamayız.
- We can't take any chances!
- İşi şansa bırakamayız.
But we can't take any chances.
Ama risk alamayız.
Better still, we can't afford to take any chances.
İyisi mi, riske girmeyelim.
Good idea, we can't afford to take any chances.
İyi fikir. Risk almaya gerek yok.
On second thought, we can't take any chances.
Bir daha düşündüm de, işimizi şansa bırakmayalım.
We can't take any chances, you know that.
Şansımız yok, bunu biliyorsun.
We can't take any chances.
Gözümüz arkada kalmamalı. Ben Şilov'a karşıyım.
We can't take any chances with the Queller Drive.
Queller Motoruyla işi şansa bırakamayız.
We can't take any chances.
İşimizi şansa bırakamayız.
We can't afford to take any chances, Minister.
- İşi şansa bırakamazdık.
We can't take any more chances.
Daha fazla risk alamayız.
For now, he's not getting any worse, but we can't afford to take chances.
Şimdilik durumu kötüye gitmiyor ama daha fazlasını yapma şansımız yok.
Sorry, Crosby... we can't take any more chances.
Üzgünüm, Crosby... daha fazla risk alamayız.
After what happened to your parents, we can't take any chances.
Ailenize olanlardan sonra, işi şansa bırakamayız.
We can ´ t take any chances.
İşi şansa bırakmamalıyız.
- We can't take any chances.
- Hiçbir olasılığı göze alamayız.
Yeah, we can't take any chances, that's for sure.
Evet, hiçbir şansımız yok bu kesin
We can't afford to take any chances.
Riske girmeyi göze alamayız.
We can't take any chances.
Şansa bırakamayız.
We can't take any chances.
Herhangi bir risk alamayız.
WE CAN'T TAKE ANY CHANCES, IT HAS TO LOOK REAL.
İşimizi şansa bırakmamalıyız, gerçekçi olmalı.
- We can't afford to take any chances here.
İşi şansa bırakamayız.
We just can't take any chances.
Hiçbir şeyi riske atamayız.
Are You crazy? We can't take any chances now.
Tehlikeli olur şimdi.
Now we've seen what Godzilla can do and we can't take any chances.
Artık, Godzilla'nın neler yapabileceğini gördük ve hiç bir riske giremeyiz.
We can't take any more chances.
Dinle Mike, daha [br] fazla risk alamayız.
The likelihood is it contains nothing relevant... but we can't take any chances.
Muhtemelen alakasız şeyler. Ama işi şansa bırakamayız.
I'm sorry. In our present situation we can't afford to take any chances.
Üzgünüm, bizim durumumuzda hiçbir şansı göze alamayız.
We can't take any chances.
İşi şansa bırakamayız.
We can't take any chances.
Pekala, işimizi şansa bırakamayız.
* We gave it our best shot.. ... but it's obviously effecting his brain and we can't take any chances.
* Yapabilceğimizin en iyisini yaptık.... *... ama beynindeki sorun yüzünden... *... elimizden hiçbirşey gelmiyor.
Well, we can't take any chances.
Şansa bırakamayız.
Hey, we can't take any chances.
Hey, hiç tehlikeye girmemeliyiz.
They might as well be from everything you've told me, which means we can't take any chances.
Bana söylediğiniz kadarıyla olabilirler bile bu da demektir ki işi şansa bırakamayız.
We can't take any chances on this one.
Bu sefer işi şansa bırakamayız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]