We don't do that translate Turkish
1,979 parallel translation
You do understand that if you don't help us save this ship, we will all die.
Bu gemiyi kurtarmamıza izin vermezseniz hepimizin öleceğini anlıyorsun değil mi?
We're arguing over the fact that we don't ever do anything together anymore.
Artık birlikte bir şey yapmıyor olmadığımız gerçeği yüzünden tartışıyoruz.
If there's a chance that we can do this Without anyone getting hurt, don't we have to try?
Eğer hiç kimse yaralanmandan bunu yapabilme şansımız varsa neden denemeyelim?
Wait... Don't we need to replace it before we do that?
Önce yerine bir şey koymamız falan gerekmez mi?
-... so I don't obsess over being so stupid? - Yeah, I think we could do that.
Böylece aptallığıma yanmam.
Come on, we don't know that this is anything to do with that.
Yapma, bununla alâkalı olup olmadığını bilmiyoruz daha.
For future reference, you might want to inform your bosses that we don't do half-truth here.
İleride patronlarınıza vereceğiniz bilgiler için konuşuyorum burada yarım doğrularla çalışmayız.
We don't do it that often, huh?
Bunu pek yapmayız, değil mi?
We don't do that.
Bu mümkün değil.
I don't care if we have to wake up at 5 : 00 in the morning in order to get there by 7 : 45, then that's what we will do.
Sabahın 5'inde kalkmak zorundaymışız oraya 7 : 45 de varmalıymışız, umrumda değil, o zaman bunu yapacağız.
You can take a peek, but you have to do it in the bedroom because I think your face will give away the sex of the baby and I don't even want there to be a chance that we'll figure it out.
Ucundan bakabilirsin ama tuvalette baksan iyi olur çünkü yüzündeki ifade yüzünden herkesin bebeğin cinsiyetini öğreneceği fikrini bile beni deli ediyor.
Don't mind that, what should we do now?
Onları boşver. Şimdi ne yapacağız?
I'm sorry. It's not that we don't want to know you, we do.
Üzgünüm.Seni tanımak istemediğimizden değil, istiyoruz.
We don't do that.
Bunu yapamayız.
Don't you worry that we do the same stuff we did when we were best friends?
- Arkadaşken de aynı şeyleri yapıyor olmamız seni rahatsız etmiyor mu?
We don't know why things happen the way that they do... but they have a tendency to work themselves out.
Olayların neden öyle olduklarını bilemeyiz ama hepsinin belirli bir gerçekleşme eğilimleri vardır.
I don't know what your deal is. We don't do that here.
Derdin ne bilmiyorum ama, biz burada böyle çalışmayız.
Do you have kids that we don't know about?
Varlığını bilmediğimiz çocukların mı var?
You keep saying we don't need anybody's help, we're fine, but I don't have the peace of mind that you do, Kevin.
Kimsenin yardımına ihtiyacımız olmadığını ve kendi yağımızda kavrulduğumuzu söylüyorsun ama sendeki iç huzur bende yok, Kevin.
We don't do that anymore.
Artık bunları yapmıyoruz.
But I do know that if I leave, we don't stand a chance.
Ama biliyorum ki eğer gidersem, bu fırsatı kaçırırız.
Don't do that, we have a system set up.
Her şeyin kuralı var.
What do you know that we don't?
Bilmediğimiz ne biliyorsun?
We don't do that style gag much.
Bizim söylememiz gerekmiyordu.
We're done here. You don't have to do that.
Burada işimiz bitti, bunu yapmak zorunda değilsin.
Now that we know what to do with the Stone, we don't need Rahl anymore.
Taş'la ne yapacağımızı öğrendiğimize göre, Rahl'a ihtiyacımız yok.
I don't know that what William and I want is right, u... unless we do this... the right way. I... Get the proper approvals, make sure.
Yeşil ışığa minnettar olsam da doğru şekilde yapmadığımız takdirde William ile istediğimiz şeyin doğru olduğundan emin değilim.
Whoa, whoa, I don't like Ollie any more than you do, but we are a 21st-century family, and I will not have that kind of talk here.
Ollie'ye ben de fazla sevmem ama biz modern bir aileyiz ve bu laflar hiç yakışmıyor.
But I don't think any of us want that now, do we?
Ama hiçbirimiz bunun olmasını istemiyoruz, değil mi?
We don't have to condone what these rich famous people do, but we can at least admit that given the same temptations and opportunities that somebody like Tiger Woods has, a lot of guys might do something similar.
Zengin ve ünlü kişilerin bunu yapmalarına gözü yummalıyız ama en azından benzer durumlarda yani bir Tiger Woods'un fırsatları bizde olsa, onun yaptıklarını yapacağımızı bilmeliyiz.
We don't do that.
Biz bunu yapmıyoruz.
- It's a PR stunt. - We don't do that.
Biz böyle şeyler yapmayız.
Why don't you put another dime in the machine - and pull again? - Do you really think we didn't try that?
Neden makineye bir bozukluk daha atıp tekrar denemediniz?
So why don't we do that?
Pekâlâ, neden olmasın?
And I don't know what this means or what we are but I do know that you're the only person I want to be in this car with right now.
Bunun ne demek olduğunu ya da bizim ne olduğumuzu bilmiyorum ama şu an bu arabada birlikte olmak istediğim kişi sensin.
- He's well aware. - We know this is horrible to ask after all that Kayla's been through, but... Please don't do this.
Kayla'nın yaşadıklarından sonra bunu istemek korkunç bir şey ama lütfen bunu yapma.
What do you do that we don't?
Bizim yapmadığımız neyi yapıyordun?
Why is that something we have to do? We don't.
Ne gerek var şimdi?
We don't have to do that. It's...
Gerek yok.
You really want to go down this road of things we used to do before marriage that we don't do after?
Gerçekten evlenmeden önce, evlendikten sona muhabbetine girmek istiyor musun?
But we do know that they don't have it.
Ama onlarında henüz bulamadıklarını biliyoruz.
I don't know what's gonna happen with Emma and I, but I do ask is that you back off until we figure it out.
Emma ile ilişkiniz nasıl gelişecek bilmiyorum ama çözene kadar üstüne gelmemeni rica ediyorum.
Oh. Don't get asked that question much, do we?
Bu soru size çok sorulmuyor, değil mi?
♪ No, we don't do that ♪
Hayır, öyle yapmıyoruz.
But we have to grow up, and we have, like, three weeks in which to do that, because I don't think our baby is going to find any of this funny.
Ama artık yetişkin gibi davranmamızın zamanı geldi ve üç hafta sonra bebek doğmuş olacak ve bunların hiçbirini eğlenceli bulacağını sanmıyorum.
I'm, like, thinking to myself, like, I don't know how we're going to do that.
Ben kendimi düşündüm ve bunu nasıl yapacağımızı bilmiyorum sanki.
I don't think we're going to do that.
Öyle bir şey yapacağımızı sanmıyorum.
We don't do that here.
Ama onu burada uygulamıyoruz.
And-and I'm sorry that we don't have a white picket fence, you know, and I don't know how to make a turkey or-or do any of the mom things that moms are supposed to do.
Ve- - Ve beyaz çitli evimiz olmadığı için üzgünüm, biliyorsun, ve ben hindi nasıl yapılır bilmiyorum annelerin yapması gereken bir şey.
Bridgette... do you know something that we don't know?
Bridgette... Bilmediğimiz bir şey mi biliyorsun?
How do we get him a worm hat? I don't know what that is.
Solucanlı şapkayı nasıl bulacağız çünkü onun ne olduğunu bilmiyorum.
we don't know each other 51
we don't have much time 440
we don't have one 55
we don't have 70
we don't have any 57
we don't 1406
we don't have anything 45
we don't have time for that 61
we don't care 92
we don't know 1067
we don't have much time 440
we don't have one 55
we don't have 70
we don't have any 57
we don't 1406
we don't have anything 45
we don't have time for that 61
we don't care 92
we don't know 1067