We don't have translate Turkish
28,612 parallel translation
We don't have much time before the captain realizes that we've escaped.
Kaptan kaçtığımızı farketmeden önce çok zamanımız yok.
We don't have time to explain.
Açıklama için zamanımız yok.
Boy, we have got some eager beavers here, don't we?
Vay anasını, sınıfımızdaki öğrenciler epey istekliymiş, değil mi?
We don't have grooming money.
Bizim süslenmeye paramız yok.
I mean, we don't have "screw you" money yet, but we have enough to be mildly unpleasant.
Yani elimizde hala "siktir et" parası yok ama sakince memnuniyetsiz olacak kadar paramız var.
Ugh, I can't wait till we don't have to come here anymore.
Artık buraya gelmek zorunda olmamamız için sabırsızlanıyorum.
We don't have to come here anymore.
Artık buraya gelmek zorunda değiliz.
Sophie, I want you to see that we don't have to be the sexy couple anymore.
Sophie, artık seksi olan çift olmak zorunda olmadığımızı görmeni istemiştim.
We don't have a day to spare!
Harcayacak bir günümüz bile yok!
We don't have video.
Yayın yapamıyoruz.
We don't have to rescue Anthony Bruhl anymore.
Artık Anthony Bruhl'u kurtarmamıza gerek yok.
I mean, even if we cut corners, we still don't have enough.
Köşeleri kessek bile yeterince yok.
If we try to untie them, we could get caught and I don't have a gun.
Onları çözmeye çalışırsak yakalanabiliriz ve elimde silah yok.
But since they have guns and we don't, I'm not sure when that will be.
Ama onlarda silah olup bizde olmadığı sürece ne zaman olacağından emin değilim.
We don't have time to play cowboy.
Kovboyculuk oynayacak zamanımız yok.
Besides, we don't even have the current schematics on that section because of the renovations.
Ayrıca restorasyondan ötürü güncel şeması bile elimizde yok.
Don't know... I'll ask him when we have him brought in.
Bilmem... tutukladığımızda sorarım.
I mean, we don't have to talk about water.
Ya da farklı şeyler, ya da... yani su hakkında konuşmasak da olur.
Besides, we don't even know if Paige and Tim have been intimate yet.
Ayrıca, Paige ile Tim'in ilişkisi olup olmadığını bile bilmiyoruz.
Frankly, we would prefer to have Scorpion at full strength, but we don't have time to negotiate Mr. O'Brien's inclusion.
Açıkçası, Scorpion'dan tam güçte yararlanmak isterdik ama Bay O'Brien'in dâhil olmasıyla ilgili pazarlık yapacak vaktimiz yok.
We don't have long.
Fazla zamanımız kalmadı.
David, we don't have much time.
David, zamanımız kalmadı.
We don't have the sapling, but we don't need it.
Fidan yok ama ona ihtiyacımız da yok.
Can we just start over and you can be you and I can be me, and I can do my thing, and you don't have to have anything to do with it?
Sen kendin ol, ben kendim olayim. Kendini benim yaptiklarimi yapmak zorunda hissetme, olur mu?
We don't have any fuckin'money, man.
Ama paramiz yok.
But we don't have to be romantically involved, maybe.
Ama duygusal iliskimiz olmasina gerek olmayabilir.
Well, I write graphic novels, but we don't have to talk about that right now,'cause I feel like you're expecting something else.
Grafik roman yaziyorum ama simdi bundan bahsetmemize gerek yok çünkü baska bir sey beklediginizi hissediyorum.
The chemicals are as addictive as heroin that we don't have four stomachs like a baby calf it is in everything.
Kimyasal maddeler eroin kadar bağımlılık yapıcıdır. Bir buzağı gibi dört midemiz yok ve maalesef her şeyin içinde bunlardan var.
we serve plant-based foods we don't have any animal products here but when my 10 year old daughter goes to a birthday party you know and birthday cake and all of that
Bizim evde hep bitkisel gıdalar yenir. Burada hiçbir hayvansal ürünümüz yoktur ama on yaşındaki kızım bir doğum günü partisine gittiğinde etrafta Chicken McNugget'lar, doğum günü pastası, vesaire oluyor.
But we have to humble ourselves and recognize we need these creatures and if we don't see that then our chances of survival are quite slim.
Ama tevazu göstererek bu çeşitliliğe, bu canlılara ihtiyacımız olduğunu kabul etmeliyiz. Bu karşılıklı bağlantıya ihtiyacımız var ve eğer bunu göremezsek hayatta kalma şansımız epey düşük.
Cruz, we don't have enough time.
Cruz, yeterli zamanımız yok.
We don't have a raven.
Bizim kuzgumuz yok.
So, we don't have any money?
Yani hiç paramız yok mu?
No, we don't have time.
Ve zamanımız yok.
- We don't have time. We need to find another state to land this plane in now.
Uçağı başka bir eyalete indirmeliyiz.
We really don't have time for this!
Bunun için gerçekten vaktimiz yok!
We don't have long.
Çok vaktimiz yok.
We don't have a choice, Ezra!
Başka şansımız yok Ezra!
We don't have the firepower to take on walkers.
Yürüyenleri yok edecek ateş gücümüz yok.
But we don't want to have a heart attack now, do we?
Ama bir kalp krizi daha geçirmeni istemeyiz, değil mi?
We don't have magic here.
Burada sihir yapamıyoruz.
We don't have magic, but The Dragon does.
Biz sihir yapamıyoruz ama Ejderha yapabiliyor.
We don't have a kid, and I refuse to take cooking classes.
Bir çocuğumuz yok ve yemek pişirme dersleri almayı reddediyorum. Bilmiyorum.
Now what we're doing here, very cleverly, is we're going round the back of the plane because planes don't have rear windows or door mirrors, so they won't see us sneaking up.
Burada çok akıllıca yaptığımız şey uçağın arkasından dolaşmak. Çünkü uçakların arka camları... veya aynaları yoktur, bu sayede yaklaştığımızı göremeyecekler.
This week, we don't just have one star, we have several.
Bu hafta sadece bir ünlü değil birkaç ünlü konuğumuz var.
Using science, we have now established if you've got a Volvo, don't have a Double Decker.
Bilimi kullanarak bulduk ki eğer bir Volvo'nuz varsa Double Decker yemeyin.
We don't have to stray miles from it.
Onlardan kilometrelerce uzak durmamız gerekmiyor.
Thank you, but we don't have time.
Teşekkür ederim fakat zamanımız yok.
If you don't have some courage, you wouldn't continue doing what we do.
Cesaretiniz yoksa, bizim yaptığımız şeyi yapamazsınız.
Look, we don't have time to debate this.
Dinle, bunu tartışacak zaman yok.
We don't even have a full SIM card I.D. number.
ID numarası için bütün bir SIM kart olmalı.
we don't have much time 440
we don't have one 55
we don't have any 57
we don't have anything 45
we don't have time for that 61
we don't have time 329
we don't have a lot of time 158
we don't have it 66
we don't have to 166
we don't have any time 22
we don't have one 55
we don't have any 57
we don't have anything 45
we don't have time for that 61
we don't have time 329
we don't have a lot of time 158
we don't have it 66
we don't have to 166
we don't have any time 22