We don't have any choice translate Turkish
125 parallel translation
We don't have any choice.
Başka şansımız yok.
Sure, we can trust Krako, but we don't have any choice.
Elbette. Krako'ya güvenebiliriz ama başka şansımız yok.
I don't think we're gonna have any choice.
Sanırım başka bir seçeneğimiz olmayacak.
We don't have any choice now.
Genel bir çözüm.
We don't have any other choice.
Başka çaremiz yok.
But we don't have any choice,
Ama başka seçeneğimiz de yok.
I don't think we have any choice now. Do we?
Artık başka seçeneğimiz olduğunu sanmıyorum, öyle değil mi?
- We don't have any choice.
Artık başka seçeneğimiz olduğunu sanmıyorum.
I don't see that we have any choice.
Başka seçeneğimiz olduğunu sanmıyorum.
Troy, I don't think we have any choice.
Troy, sanırım başka çaremiz yok.
We don't have any choice.
Başka seçeneğimiz yok.
We don't have any choice.
Başka çaremiz yok.
- At this point, we don't have any choice.
o halde, iş başa düştü. Ha?
I know, but we don't have any choice.
Biliyorum, ama başka çaresi yok.
- l don't see that we have any choice.
- Başka şansımız yok.
I don't think we have any choice.
Seçeneğimiz olduğunu sanmıyorum.
We don't have any choice.
Pek seçeneğimiz yok.
Frank, I really don't think we have any choice.
Frank, seçeneğimiz olduğunu zannetmiyorum.
I know, Bester will try to stop us so we don't have any choice.
Bester'ın bizi durdurmaya çalışacağını biliyorum. Başka şansımız yok.
I don't think we have any choice.
Başka bir seçeneğimiz olduğunu düşünmüyorum.
We don't have any other choice.
Başka seçeneğimiz yok.
- We don't really have any choice, do we?
- gerçekten hiç seçeneğimiz yok, değil mi?
We don't have any choice.
Denemek zorundayız, Thorny.
Look, we don't have any choice!
Başka seçeneğimiz yok!
We don't have any other choice.
Başka seçenek yok.
Mark, given the implications I don't think we have any choice but to handle this internally.
Mark bunu kendi içimizde halletmek dışında bir seçeneğimiz yok bence.
He got caught dealing drugs and he refuses to talk... so we don't have any choice but to keep him in the hole.
Uyuşturucu satarken yakalandı ve konuşmayı reddediyor... bu yüzden onu delikte tutmaktan başka seçeneğimiz yok.
Our souls... We don't have any choice.
- Başka seçeneğimiz yok.
I don't know if we have any choice.
Seçeneğimiz var mı bilemiyorum.
I don't know that we have any other choice.
Bunu yapacak mıyız yapmayacak mıyız? Başka seçeneğimiz var mı bilmiyorum. Başka seçeneğimiz var mı bilmiyorum.
We don't have any choice, Rygel.
Başka seçeneğimiz yok, Rygel.
Everything's predestined? We don't have any choice at all?
- Hiç seçeneğimiz yok mu?
Max, you'll botch this. We don't have any choice.
Max, devam edeceksin, başka çaremiz yok.
We don't have any choice!
Başka seçeneğimiz yok!
We don't have any choice.
Hiç seçeneğimiz yok.
We don't have any other choice.
Başka seçeneğimiz yok!
But we don't have any choice.
Ama sanırım başka çaremiz yok.
- We don't have any choice.
- Başka şansımız yok.
We don't have any choice.
Başka seçeneğimiz yok
We don't have any choice, Trip.
Başka seçeneğimiz yok, Trip.
I don't see that we have any choice.
Başka bir şansımızın olduğunu düşünmüyorum.
But we don't have any choice.
Ama başka seçenek yok.
Sometimes we don't have any other choice.
Bazen insana başka seçim şansı bırakmıyor bu hayat.
- Then we don't have any choice. Neville...
- O zaman başka çare kalmadı Neville...
We don't have any other choice.
Başka şansımız yok.
Well, I don't see any choice now! We have to go to Wall * Mart!
Başka seçenek göremiyorum, Wall * Mart'a gitmek zorundayız.
If that's what Kanbe-sama says, then we don't have any choice.
Öyleyse, ben de dahil, yedi kişi lazım.
We don't have any choice.
Başka bir seçeneğimiz yok.
We don't have any other choice, do we?
Başka bir seçeneğimiz yok, değil mi?
We don't have any other choice.
Başka bir seçeneğimiz yok.
We don't have any choice, Leon.
Başka seçeneğimiz yok Leon.