We don't have much time translate Turkish
1,228 parallel translation
We don't have much time. So, follow us, I'll explain you.
Fazla vaktimiz yok, bizi izleyin, yolda anlatırım.
We don't have much time, let's split up.
fazla zamanımız yok, hamle yapmalıyız!
We don't have much time.
Fazla zamanımız yok.
- We don't have much time...
- Çok fazla zamanımız- -
Listen, we don't have much time.
Dinle, pek vaktimiz yok.
Well, since we don't have much time...
Madem çok vaktimiz yok...
We don't have much time.
Çok fazla zamanımız yok.
They're holding, but we don't have much time.
Kapılar dayanır, ama fazla vaktimiz yok.
We don't have much time left
Fazla zamanımız kalmadı.
Here's the story. We don't have much time.
Çok fazla zamanımız yok, o yüzden olayı anlatıyorum.
But I know we don't have much time together.
Ama beraber fazla vaktimizin olmadığını biliyorum.
We don't have much time.
Fazla vaktimiz yok.
We don't have much time.
Çok zamanımız kalmadı.
We don't have much time before Radiant Thunder.
Radiant Thunder gelmek üzere.
We don't have that much time!
O kadar vaktimiz yok!
We don't have much time!
Fazla vaktimiz yok!
Go on, get dressed. We don't have much time.
Haydi, giyin, çok zamanımız yok.
We don't have much time.
Senatör, pek vaktimiz yok.
We don't have much time.
Fazla vaktimiz kalmadı.
I don't know how much time we have.
Ne kadar vaktimiz var bilemiyorum.
Somthing big. We don't have much time.
Fazla zamanımız yok.
Look, Anya, we don't have much time.
Anya, zamanımız yok.
Then listen to me carefully. We don't have much time.
beni dikkatle dinle fazla zamanımız yok.
Hurry, we don't have much time DRD
Acele et, çok fazla vaktimiz yok DRD
- We don't have much time.
- Fazla zamanımız yok.
We don't have much time!
Çok vaktimiz yok!
I'm Carla, your girlfriend, and as much as I usually love it, I really don't have time to pretend we never met, OK?
Ben Carla, kız arkadaşın, çok seviyor olsam da, daha önce tanışmamışız oyununu oynayacak zamanım yok, tamam mı?
The problem is, Jonas, we don't know how much time we have.
Sorun şu ki, Jonas, ne kadar zamanımız olduğunu bilmiyoruz.
We don't have much time.
- Çok vaktimiz yok.
We don't have that much time.
Hadi gel, fazla vaktimiz yok.
We don't have much time left.
Fazla zamanımız kalmadı.
We don't have much time left.
Geriye fazla zamanımız kalmadı.
We don't have much time here.
Çok fazla vaktimiz yok.
We don't have much time then.
Öyleyse pek vaktimiz kalmadı.
" We don't have much time,
" Fazla zamanımız kalmadı,
This is hardly the time, but I don't know how much time we have, so... I just wanted you to know that if you wanted to go out sometime...
Pek zamanı değil, ama ne kadar zamanımız var bilmiyorum, yani... çıkmak istersen, bilmeni istedim ki...
- Please, Kate, we don't have much time.
- Lütfen Kate, fazla vaktimiz yok.
GUNN : Pick up your tranq gun. I don't know how much time we have.
Uyuşturucu silahını al, ne kadar vaktimiz var bilmiyorum.
The process looks reversible, but we don't have much time.
İşlem geri döndürülebilir gözüküyor. Fazla vaktimiz yok.
We don't have much time, they're gonna follow us.
Biz, onlar bizi takip edeceksin fazla zaman yok.
We usually don't have much time for cooking.
Genellikle yemek pişirmek için çok vaktimiz yoktur.
- but we don't have much time.
- Ama az vaktimiz kalmış.
I know we don't have much time. - Sorry.
- Fazla vaktimiz olmadığını biliyorum.
That's going to take time, and we don't have much.
Bu bayağı zaman alacak ve bizim fazla vaktimiz yok.
Well, then... we don't have much time.
O zaman... fazla vaktimiz yok.
We don't have much time and I need you to identify someone for me.
Fazla zamanımız yok ve senin birinin kimliğini belirlemeni istiyorum.
We've got a lot of work to do, and we don't have much time...
Yapacak çok işimiz var ama fazla zamanımız yok.
- We don't have much time.
- Çok zamanımız yok.
Look, we don't have much time.
Bak, fazla zamanımız yok.
We don't have much time, so drink it.
Çok vaktimiz yok. O yüzden iç.
We don't have much time.
Vaktimiz dar.