We don't have time for this translate Turkish
627 parallel translation
We don't have time for this.
Bunun için vaktimiz yok.
We don't have any time for this playing around.
Oyun oynayacak zamanımız yok.
But we don't have time to get up for this test. We just take it. It doesn't count.
Fakat yeterli zamanımız yok... sınava gireceğiz ama sayılmayacak.
- We don't have time for this.
Bunun için vaktimiz yok.
We don't have time for this.
Buna zamanımız yok.
We don't have time for this!
Bunun için zaman yok!
We don't have time for this.
Buna vaktimiz yok.
Nico, we don't have time for this.
Nico, şimdi buna zamanımız yok.
We don't have time for this.
Buna vaktimiz yok!
We don't have time for this.
Güç. Bunun için zamanım yok.
Honey, we don't have time for this now.
Tatlım bunun sırası değil.
I don't have time for this nonsense. Well, we obviously got the bastards worried now.
Diğer ekiplerle telsiz aracılığıyla konuşan ikinci gözcü, bütün alanı görüyordu.
Doctor, we don't have any more time for any of this now.
Doctor, şimdi bunun için vaktimiz yok.
We don't have time for this.
Bunun için zamanımız yok.
Look, we don't have no time for this shit. Come on.
Bu saçmalığa ayıracak vaktimiz yok.
Marcie, we don't have time for this now.
Marcie, bunun için vaktimiz yok şu an.
People, come on. We don't have time for this shit.
Bunun için vaktimiz yok.
Christ, we don't have time for this.
Tanrı aşkına, bunu tartışacak zamanımız yok.
This is the Justice Department. We don't have time for that.
- Burası adalet bakanlığı...
We don't have time for this.
Bunlara vaktimiz yok.
Listen, we don't have time for this.
Dinle, bunun için vaktimiz yok. Bizim, hemen gitmemiz gerekiyor.
Come on, Mike, we don't have time for this.
Hadi, Mike.
We don't have time for this, Captain.
Bunun için vakit yok, Yüzbaşı.
- Data, we don't have time for this.
- Buna zamanımız yok.
We don't have time for this.
Bunun için vaktimiz yok!
We don't have time for this now.
Bunun için vaktimiz yok.
- We don't have time for this.
- Bunun için zamanımız yok.
- We don't have time for this, okay?
- Bunun için zamanımız yok?
- We don't have time for this.
- Hayır, hayır, hayır. - Bunu tartışacak zamanımız yok adamım.
We don't have time for this!
Buna vaktimiz yok.
I could spend days taking this thing apart to learn how it works but we don't have time for that right now.
Bu şeyin nasıl çalıştığını öğrenmek için günlerimi verebilirim ama şu anda bunun için vaktimiz yok.
My condolences, Major, but we don't have time for this.
Taziyelerimi bildiririm binbaşı, ama buna vaktimiz yok.
We don't have enough money to pay for another fight This time, we should pay the over time charge!
paramız yeterli degil başka dövüşler için ödemeye şu an, ödemeliyiz zamanında şarz etmeliyiz!
- We don't have time for this.
- Kaybedecek vaktimiz yok.
We don't have time for this.
- Bunun için zamanımız yok.
- We don't have time for this.
- Buna zamanımız yok.
My people may be more technically advanced than yours... but even we don't have the technology for controlling a time field as unstable as this.
Halkımın teknolojisi sizinkinden ileri olabilir ama bizim bile bu kadar dengesiz bir zaman alanını kontrol edecek teknolojimiz yok.
- We don't have time for this.
Buna vaktimiz yek.
I know this is a difficult adjustment for you to make but we don't have a lot of time.
Bu ayarlamaları yapmanın senin için zor olduğunu biliyorum ama fazla zamanımız yok.
- We don't have time for this.
Bunun için vaktimiz yok ama.
We don't have time for this.
- Buna hiç zamanımız yok.
We don't have the time or energy for this.
Bunu yapacak ne vaktimiz, ne de enerjimiz var.
We don't have time for this shit.
Kavga etmenin tam zamanı!
We don't have time for this.
Buna harcayacak vaktimiz yok!
For now, why don't we have our lunch and talk about this another time?
Şimdilik, niçin yemeğimizi yiyip bunu daha sonra konuşmuyoruz?
We don't have time for this, Callisto.
- Bunun için zamanımız yok, Callisto.
We don't have time for this schoolgirl act.
Okul kızını oynamak için fazla zamanımız kalmadı.
We don't have time for this shit.
Bu bok için bizim zamanımız yok.
- We don't have time for this.
Bununla bütün sapı kesebilirsiniz!
We don't have time for this near-missing.
Yanlış kaynaklara bakarak kaybedecek zamanımız yok.
Daniel, we don't have time for this.
Daniel, bunun için zamanımız yok.